GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Klasik Türk müziğinin üstadlarından Alaeddin Yavaşca 96. Doğum gününde Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen konserle anıldı. Geçen Aralık ayında vefat eden klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar Prof. Yavaşca anısına gerçekleştirilen anma programında hocanın öğrencileri ve ondan feyz alan sanatçılar sahne aldı. Programda Kilis'teki Alaeddin Yavaşca Evi'nin açılışı da Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Yavaşca'nın eşi Ayten Yavaşca tarafından telekonferans yöntemiyle gerçekleştirildi.
Yavaşca'nın çeşitli dallarda aldığı 300'e yakın ödülün yanı sıra en büyük ödülünü ise Türk milletinin gönlünde edindiği sevgi ile kazandığını belirten Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, "Birbirinden güzel besteleriyle klasik Türk müzik tarihine ismini altın harflerle yazdıran, merhum Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca'yı saygı ve rahmetle bir kez daha anıyorum." dedi.
Alaeddin Yavaşca'nın hatırasını yaşatmak için çocukluğunun geçtiği Kilis'teki baba evinin müze olarak açılışını yaptıklarını aktaran Bakan Ersoy, "Müzeyi gezen herkes Yavaşca'nın müzik konusundaki engin birikimine ve yaşantısından kesitlere şahit olacak." şeklinde konuştu. Alaeddin Yavaşca'nın eşi Ayten hanım ise "Onunla 61 yıllık birlikteliğimizde ilk kez doğum gününü yalnız kutluyorum. Benim için çok hüzünlü bu gece. Her şartta kutlamıştık ama bu gece ne yazık ki yalnızım, sizler benim dostum oldunuz." dedi. Konuşmasının ardından Yavaşça'ya PTT tarafından hazırlanan, tıp dünyası ve Türk musikisine katkılarından dolayı "Alaeddin Yavaşca" konulu anma pulu takdim edildi. Konserde Yavaşca'nın sevilen eserleri Adnan Çoban, Adnan Mungan, Ahmet Özhan, Atakan Akdaş, Aylin Şengün Taşçı, Aytaç Ergen, Bekir Ünlüataer, Çiğdem Yarkın, Demet Gürsoy, Dilek Türkan, Ezgi Köker, Güler Basu Şen, Güzin Değişmez, İbrahim Suat Erbay, Melihat Gülses ve Münip Utandı tarafından seslendirildi. Program, TRT Müzik ekranlarından da canlı yayınlandı.
AHMET ÖZHAN: "GERÇEK SANAT GÜNEŞİ ALAEDDİN YAVAŞCA'DIR
Algısıyla, hissedişiyle ve onu müzikal bir şekilde ortaya koyuşuyla Türk milletinin gerçek bir sanatçısıydı. Ülkesine musiki ve tıp açısından büyük hizmetleri olmuştur. Milletimizin hem fizik yapısına hem de ruh yapısına hizmetleri olmuş bir insan. Onunla klasik Türk Musikisi'nin orta direği çökmüştür. Bir Alaeddin Yavaşca bir daha gelmez. 95 yıl yaşadı ama 20'li yaşlarda bir insanın psikolojisi, sevgisi, iştahı ve cömertliği vardı. Hiçbir şeyini esirgemezdi. Kütüphanesi açıktı, gönlü açıktı. Gerçek Sanat Güneşi Alaeddin Yavaşca'dır ve şimdi battı.
ONUN YANINDA BULUNMAK BİR LÜTUFTU
SİNAN SİPAHİ / MANEVİ OĞLU
Yavaşça hocamızın hem manevi oğlu hem yardımcısıyım. Son 20 yıldır çok çalışmalar yaptık kendisiyle. 2010 yılında hocamız mal varlığını Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlamıştı. Vasiyetinde her 1 Mart'ta doğum günü yapılacak şeklinde bir madde vardı. Bu yıl da Kültür ve Turizm Bakanlığımız doğum gününü biz yapalım şeklinde bir teklifte bulundu. Her yıl öğrencileri, ondan feyz alanlar, onun yolunda yürüyen arkadaşlarla bu organizasyonu ona yaraşır bir icra biçimiyle yapmaya çalıştık. Devamı olacak her yıl.
Hocamızın Kilis'teki baba evi müzeye dönüştürüldü. Bu yıl doğumgünü konseri ile eş zamanlı olarak açılışı yapılıyor. Kilis evleri konak şeklindedir. Yaklaşık dokuz on odası var ve her odada çocukluğundan başlayıp ömrü boyunca geçirdiği bütün safhalar kişisel eşyaları, görüntüleri, fotoğrafları sergilenecek. Hayatı ile ilgili verilen bilgilerin yanında hocamızın arşivinin çok büyük bir kısmını oraya aktardım. İnsanlar gidip bir tuşa bastıkları zaman hocamızın sesinden eserlerini dinleyebilecekler.
Müze dışında hocamızla ilgili İstanbul Araştırmaları Enstitüsü danışmanlığını yaptığım bir proje devam ediyor. Arşivinde akademik çalışmalar için gençlerimizin yüksek lisans doktora tezlerinde faydalanabileceği ve değişik projeler üretilebilecek çok zengin malzeme var.
RUH BİRLİĞİMİZ VARDI
Baba dostluğundan başlayan çok eski yıllardan gelen bir ilişkimiz var hocamla. 1987 yılında da nikah şahidim oldu. Müzikle alakalı profesyonel anlamda çalışmamız 1999'dan itibaren oldu. Sonra gerek İstanbul Teknik Üniversitesi'nde gerekse görev yaptığı Haliç Üniversitesi'nde derslere birlikte gitme şeklinde yolculuğumuz devam etti. Her anlamda hocamızın işlerini kolaylaştırmaya çalıştım. Arşivini bana açtı. Kültür ve Turizm Bakanlığına hocamız hakkında bir kitap yapma şansı elde ettim. O kitapla birlikte bir DVD hazırlayıp hocamızın bütün külliyatını bir araya topladık. Bestelerine notaları ile birlikte 1000 civarında fotoğraf eşliğinde yer verdik o kitapta. Çeşitli röportajlar ve kendisi ile bir nehir söyleşi de vardı kitapta. O kitabın sunuş yazısında da adeta ruh birliği içerisinde olduğum insan diye bahsetmiştim hocadan.
DÜNYA ÇAPINDA BİR SANATÇI
Hocamız sadece Türkiye'de değil 20. yüzyılın ikinci yarısı ve 21. yüzyılın ilk çeyreğine ismini yazdırmış dünya çapında bir sanatçıdır. O kadar örnek alınacak bir karaktere sahipti ki. Sözgelimi1957 yılında ne söylemişse bugün de aynı şeyi söyleyen bir insandı. Sağlam karakterliydi. "Ben içkili gazinoda şarkı söylemem" demiş elinin tersi ile önüne serilen serveti bir kenara itmiş. Sonrasında da aynı şeyi söylemiş. Telifle alakalı şeyler olur asla para almamıştır Hoca. Bu insanın yanında bulunmak bir lütuf.
GÜÇLÜ BİR GÖNÜL BAĞIMIZ VARDI
AYLİN ŞENGÜN TAŞÇI / ÖĞRENCİSİ
Alaaddin Hoca hayatımda çok önemli bir dönüm noktasında karşıma çıktı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı İstanbul Devlet Türk Müziği topluluğunda resmi olarak görev alma noktasına geldiğimde topluluğun kurucusu olan hocam Necdet Yaşar beni dinledikten sonra "Bu konuda son kararı Alaaddin Yavaşça hocamızın onayı ile vereceğim" diyerek beni onun yanına gönderdi. Onun başhekim olduğu hastaneye ilk gidişim ve onunla ilk karşılaşma anım bu vesileyle oldu. Bu tanışma hayatımda hiç unutmadığım bir andır. Hocanın o yumuşacık, insana cesaret veren, insanı o sevgi ile kucaklayan yaklaşımı beni çok rahatlatmıştı. Tanıştıktan sonra benden bir eser istedi. Hiç unutmuyorum o zaman hisarbuselik makamında Bir Hadise var Can ile Canan Arasında bir de Bir Nev Civansın Şuhi Cihansın eserlerini okumuştum. İkisini de çok beğendi ve "Memnuniyetle kabul ediyorum" diye yanımda Necdet Yaşar aradı. Böylece başlayan yakınlığımız, dostluğumuz onun bana hoca-öğrenci ilişkisi çerçevesinde yaklaşımı, bizim Kültür Bakanlığındaki topluluğumuza verdiği derslerde ondan aldığımız feyzlerle ilerledi. Ben evlendikten sonra eşimin onun gibi bir hekim olması itibarıyla ailece görüşme şeklinde dostluğumuz da gelişti. Ayten abla ve onunla dönem dönem çok sıklaşan, ara ara azalan ama hiçbir zaman çözülmeyen bir gönül bağımız, yakınlığımız oldu. Yaşamının son dönemlerinde, henüz hastaneye yatmadan önce kendisinin ve Ayten ablanın arzusu ile bir solo long play yaptım. Adını da Vefa koyduk. Alaattin Yavaşça eserlerinden oluşan bir çalışma yapmıştık. İyi ki onun sağlığında bunu yapmışım diyorum şimdi. Çünkü bir insanı yaşarken bu duygu ile hatırlamak çok daha önemli. Alaaddin Hoca hayatımızda her zaman çok değerli oldu. Eşim de meslek açısından onunla aynı atmosferde olması itibarıyla onu fazlasıyla özel bir yere konumlandırmıştır.
VEFA KONSERLERİ DEVAM EDECEK
ÖMER FARUK BELVİRANLI / KÜLTÜR BAKANLIĞI GÜZEL SANATLAR GENEL MÜDÜRÜ
Rahmetli hocamızın Türk musikisine çok güzel dokunuşları oldu. Kendisini rahmetle, muhabbetle yâd ediyoruz. Alaeddin Yavaşca hocamızın doğum günü münasebetiyle bu programı gerçekleştirdik. Bundan sonra da doğum ve vefat yıldönümlerinde hocamızı yad edeceğiz. Bu tür programlar hocamızla da sınırlı kalmayacak. Hz. Mevlana'nın ifadesi ile "Geçmişe vefa, kula vefa Rabbimize vefadır". Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü olarak anma ve vefa konserleri adıyla bir seriyi başlattık. 10 Mart'ta Ankara'da Ahmet Hatipoğlu Vefa konserleri ile devam edecek. Münir Nurettin Selçuk ve Safiye Ayla konserleri için hazırlıklarımızı yaptık. Bu aydan itibaren ayda bir vefa konserlerimizde sanat dünyamızın eskimeyen seslerini, bestekâr ve güftekârlarını eserleri ile anacağız.