Türk medeniyetlerinde astronomi ve astroloji

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Uzun süredir çalışmalarını farklı mecralarda sergileyen Astroloji profesörü Dr. Astrolog Şenay Devi, şimdi de “Türk Medeniyetlerinde Astroloji Astronomi ve Müneccimbaşılık” adlı yeni kitabıyla sevenleriyle buluştu. Osmanlı astrolojisini ele aldığı kitabın içeriğiyle ilgili Dr. Astrolog Devi’yle buluştuk hem Osmanlı dönemini hem de günümüz astrolojisini konuştuk. 

Öncelikle “Türk medeniyetlerinde astroloji astronomi ve müneccimbaşılık” kitabınız hayırlı olsun. Osmanlı dönemi bilgilerine nasıl ulaştınız?

Yazma eserlere senelerdir yaptığım titiz çalışmalarla yurt içi ve yurt dışında kütüphaneler başta olmak üzere, Kandilli rasathanesi milli saraylar Boğaziçi üniversitesinde bulunan ve Unesco tarafından dünya belleği kapsamına alınan eserleri tek tek inceleyerek ulaştım. Bilginin peşine düşerseniz mutlaka ulaşırsınız. Bu sayede Türk tarihinde ki resmi belgelerle gerçek astrolojiyi ortaya koyuyor okuyucuyla buluşturuyorum kitabımda. Ülkemizde bir astroloji üniversitesinin bulunmaması Arapça farsça yazma eserlerin bugüne kadar incelenmemesi bu bilgileri tozlu raflar arasında bırakmış durumdaydı maalesef.   

Osmanlı astrolojisiyle günümüz astrolojisi birbirine benzer mi?

Osmanlı’nın astroloji sistemi ve devlet yönetiminde kullandığı maalesef günümüzde pek bilinmemekte… Zaten ülkemizde astrolojinin ne olduğunun da bilinmediği acı bir gerçektir. Sırası gelmişken astrolojinin sadece gelecekle ilgili tahminlerde bulunmak olmadığını üstüne basa basa vurgulamak istiyorum. Bu astrolojinin çok küçük bir kısmıdır. Ancak halkın gelecek merakı, basının reyting kaygısıyla birleşince sanki astroloji sadece gelecek tahmininde bulunan bir sistem olarak kafalarda yer etmiştir. Buna bir de Osmanlı’nın dünya üzerindeki ilk astroloji okulunu kurmuş olmasına rağmen; henüz ülkemizde bir astroloji Okulu olmayışı sebebiyle; eğitimsiz birçok kişinin kendisine astrolog ünvanı bahşederek, ekonomik çıkar peşinde koşmaları ülkemizde astrolojiye çok büyük zararlar vermiştir… Osmanlı hükmettiği topraklarla sınırlı kalmayıp, dünya üzerindeki Batı astrolojisi, Hint astrolojisi Arap Astrolojisi ve Çin astrolojisi gibi astrolojik sistemleri de inceleyip, her birisinin artılarını ve eksilerini belirleyip; Osmanlı Astroloji’si olarak tanımlanan mükemmel bir astroloji sistemi de devlet yönetiminde kullanmıştır. “İlmi Hayat İmi Nucm Riyaziyya” olarak adlandırılan çalışmalardan oluşan bu sistem Devlet yönetiminde resmiyet kazanılarak Müneccimbaşılık birimi, yine resmi bir birim olan silahtar ağaya bağlı hekimbaşılarıyla birlikte çalışmalara başlamıştır. Burada görev alacakların yetiştirildiği bir okul açılmış bu okulada “Mekteb-i Fenni İlmi Nucm” ismi verilmiştir. Eğer astrolojinin bilimsel yönü olmasa; gaybı bilmek olsa; sadece popüler kültürün bir yansıması olan bir safsata olsaydı; İslam Halife’si Cihan İmparatorları insanlığın yazılı tarihinden öncesine dayanan Gök bilimi Osmanlı Padişahları, ne devlet yönetiminde, ne de kendi hayatlarında astrolojiye yer vermezlerdi...

ASTROLOJİ GELECEKTEN HABER VERMEZ

Astroloji gelecekten haber vermez. Benzerlik yasasından faydalanır Astronomik olarak gözlemler yapılır ve Astrolojik olarak tarihlere göre dönemler yorumlanır. Astroloji bir inanç sistemi değildir inanıyorum, inanmıyorum demek gibi bir yorum söz konusu olamaz. Astroloji Fen bilimleri olan Astronomiden faydalanan sosyal bir bilim dalıdır. Doğum haritası ise doğduğumuz yerin enlem boylamlarına göre doğum saati ve zamanımızla gökyüzü konumunu ortaya koyan astronomik hesaplamaların olduğu bir göksel tablodur. İnsanların kimlikleri alkolik’mi katil’mi, sanatçı’mı, bilim insanı mı, siyasetçi mi, hukukçu mu, hekim mi Astrolog mu, görsel zekâsı mı, sayısal zekâsı mı kuvvetli, hatip mi, hırsız mı, intihar eğiliminde mi, eşcinsel mi? Hepsi doğum haritasında gizlidir. 6500 yıldır Carl Gustav Jung’ın “Benzerlikler Yasası” olarak adlandırdığı benzer olgular kayıt altına alınarak, astroloji biliminin temel verileri oluşturulmuştur…

FALCILIK KUTSAL KİTABIMIZDA HARAM KILINMIŞ!

Müneccimle falcılık aaradaki farkı bizler için açıklar mısınız?

Türkiye’deki en büyük sorun Astrolojinin eğitimsiz insanlar tarafından ele alınması yüzünden Fal gibi algılanmasıdır ki! Fal ve Falcılık Kutsal kitabımızda haram kılınmıştır. Yasal olarak da suçtur. Astroloji de gezegenlerin yerleşimleri bir biriyle yaptığı açılar dönemler incelenir yüzyıllardır kişilere toplumlara seçeneklerle yol gösterici bir rehberlik eder. Astroloji de seçimler her zaman kişilere aittir bir dayatma söz konusu dahi değildir. Gözlem ve bilginin peşinden gitmediğimiz sürece bilimin ışığında aydınlanmak mümkün değildir. Ayrıca şunu da söylemem gerekir ki tıp fakültesini okumadan doktor olunabilir mi? Olunuyorsa şayet evde kendi kendinize harita yorumlayıp astrolog da olabilirsiniz anlamına gelir ki bu mümkün değildir. Astroloji de tıp gibi kendi içinde uzmanlık alanlarına ayrılır. Batı, Çin, Hint Astrolojisi Jaimini ve Medikal Astroloji her alanda uzmanlık eğitimi alabileceğiniz gibi tek bir alanda da eğitiminizi tamamlayabilirsiniz…

Müneccimbaşılar kimlere denir ve çalışma sistemleri nasıldı?

Türk ve İslam Devletlerinin Yöneticileri devletlerin önemli kararlarında müneccim başlarının gözlemleri doğrultusunda görüşmeler yapmışlardır. Müneccimbaşılık ve İlminucm, devletin bir kurumu olarak Osmanlı İmparatorluğu’nda resmiyet kazanmıştır. Halife olan padişahlar Astrolojiyi devlet yönetimin bir parçası haline getirmiş ve pek çok konuda gökyüzünün rehberliğinde ilerlemişlerdir. Osmanlıda Müneccimbaşılık ve Görevlerinden bazıları; yıldız ilmini, göksel gezegensel geçişleri, ay ve güneş tutulmalarını, kuyruklu yıldız geçişleri, sabit yıldızlar ve tüm gök hareketleri gözlemleyen… Ve bunların nelerle ilişkili olduğuna dair bütün ilimleri en iyi bilen, ölçümler, hesaplamalar yapabilen, resmi takvim yapan, tüm gezegen etkilerinden yaptıkları gözlemler hesaplamalar ile hüküm çıkarabilen ve diğer bütün yıldız ilimlerine ait işler hakkında donanımı en yüksek memur olan kişidir. Bu kurumun başında olan kişiye de Müneccimbaşı denir. Müneccim, gök günlüklerinden oluşan cetveller hesaplamalar ve gözlemlerle gezegenlerin konumuna göre hüküm çıkarabilen kişidir. Böyle olunca müneccimlik, bugün anlaşıldığı gibi Falcılık değildir. Türk ve İslam devletlerinde her zaman müneccimbaşıları ve müneccimler sarayda yöneticilerin yanında yer almış ve müneccimlere çok saygın davranılmıştır… 

Osmanlı döneminde insanlar astroloji haritalarına göre mi hayatlarına yön veriyordu?

Osmanlı 3 kıtaya hükmeden bir cihan imparatorluğudur. Osmanlı padişahları aynı zamanda 1517 yılından beri İslam halifesidirler. Osmanlı üç kıtaya hükmedebilme başarısını gösterirken elbette bir yönetim şekli uygulamıştır. Bu yönetim şeklini oluştururken tüm dünyadaki yönetim sistemlerini incelemişler ve hepsinin faydalı ve sakıncalı yönlerini ortaya koyarak; o dönemin mükemmel yönetim sistemini belirlemişler ve sürekli zaman içerisinde bu sistemi tecrübelerle yenilemişlerdir. Başta devlet yönetimi olmak üzere; Eski Türklerde olduğu gibi devlet yönetiminin İhtiyaç duyduğu her alanda da (tıp, maliye, astronomi, cebir, astroloji) sistemleri incelemişler ve her sistemi zamanına göre mükemmelleştirerek devlet yönetiminin parçası haline getirip, kullanmışlar.