Türk kültüründe çocuk eğitimi

Mevlânâ çocuk eğitimi üzerinde durmuş; çocuğun gelişimi boyunca nasıl eğitilmesi gerektiğini, hangi kademelerden geçtiğini çeşitli konularla ele alarak açıklamıştır.

LEYLA ÖZTÜRK / cumartesi@aksam.com.tr

Mevlâna, çocukların henüz bebek olduğu dönemlerde annelerinin sözleriyle kulaklarının dolduğunu ve büyüyünce de bu söz ve üslupla konuştuğunu belirterek annelerin çocukları üzerindeki etkisini önemle vurgular. Mevlânâ'nın söyledikleri tamamen bilimsel verilerle kanıtlanmıştır. İşte bu, Maria Montessori'nin eğitim sisteminde bahsettiği özellikle 0-3 yaş arası çocukların zihinlerinde aktif olan emici zihnin temelini oluşturmaktadır. Mevlâna'ya göre çocuk, okuldaki bilgilerin ne işe yaradığını bilip anladıktan sonra hiçbir zorlama olmadan okula gidecektir. (Mevlânâ'nın burada vurguladığı, çocuklara güvenli bağlanma ve doğru bilgi aktarımı yapılırsa çocukların öz güvenleri gelişecek ve çocuklar okula başlama konusunda sıkıntı yaşamayacaktır. Bugün birçok eğitimci bunu doğrulamaktadır.)

Mevlânâ'ya göre sanat, kültür, bilim, spor ve siyaset alanındaki birçok yenilik kendine güven duygusu ile yetişmiş kişiler tarafından gerçekleştirildiğinde gençlere, eksikliğini hissettikleri kendine güven duygusu kazandırılacaktır. Mevlânâ insanlar arasında olması gereken saygı, sevgi ve kardeşliğin temelinde olması gereken noktayı da göstermiş; çocukların oyunlar vasıtasıyla da olgunlaştığını, farkında olmadan kendilerini geleceğe hazırladıklarını belirtmiştir. Mevlânâ'nın bu fikri şimdilerde "Oyunla Eğitim" diye adlandırılmaktadır.

Yusuf Has Hacip, Türk edebiyatının ilk ve en büyük manzum nasihatnamesi olan Kutadgu Bilig'de çocuk eğitimiyle ilgili görüş, düşünce, öneri ve nasihatleri ile eğitim sisteminin ilk temellerini atmıştır. "Mutluluk veren bilgi" anlamına gelen Kutadgu Bilig'de, çocuk eğitiminin ciddiye alınması gerektiği vurgulanmış; çocuğun bilgi ve erdemle donatılması, küçük yaşlarda eğitilmesi, özel eğitime ihtiyaç duyulan çocukların fark edilmesi gibi hususların irdelendiği görülmüştür.

"Oğul kız sebebi ata ol ana

Kılınç artasa ya itilse yana"

(1486- Çocukların iyi veya kötü olmalarına anne ve babaları sebep olur.) Çocuk eğitiminde hem annenin hem de babanın önemli görev ve sorumlulukları vardır. Anne çocuğun bakımını, hayata hazırlanmasını, gelişimini sağlarken baba ise çocuğun alacağı temel eğitimleri, görgüyü ve bilgiyi temin eder. Bu anlamda, büyük oranda, çocuğun eğitiminden anne, öğretiminden ise baba sorumludur denilebilir.

Çocuk eğitimi, anne baba eğitiminden ayrı düşünülemez. Anne ve babanın çocuk üzerindeki etkisi her çağda aynıdır. Eserde annenin özellikle kültür aktarımı bakımından önemi dile getirilir. "Kutadgu Bilig'de anne kavramı daha çok baba ile çocuk terbiyesinde kendini gösterir. Çocuk eğitiminin temelinde ailenin, özellikle kadının kültürleyicilik rolü vurgulanır.