Çağan Irmak’ın çektiği “Issız Adam” filminin epey ses getirdiği günlerdi. Tam o dönemde internette “Kızsız Adam” videoları dolaşmaya başladı. Film kadar popüler olan videonun yaratıcısı Hayrettin Karaoğuz’du... Ünü Türkiye sınırlarını aşıp Los Angeles’a kadar uzanan Hayrettin’le “Amerika’da Türk olmak” konseptli videolarını konuşmak üzere buluştuk.
Hayrettin, “Amerika’da Türk Olmak” konseptli videolar çekip Youtube kanalında yayınlıyor. Mesela Los Angeles’ın göbeğinde ekip arkadaşlarıyla yoldan geçen birini tutup havalara fırlatıyor ve “En büyük asker bizim asker” diye bağırıyorlar... Hollywood ünlülerinin bolca bulunduğu Beverly Hils’e gidip bir limuzinin içinde bekliyor. Ekip arkadaşları arabanın içindekinin Jonny Deepp olduğunu etrafa yayıyor. İşte o dakikadan itibaren arabanın etrafı Jonny Deepp’e bir kez olsun dokunabilmek için halk yığınıyla dolup taşıyor... Hayrettin’le buluştuk adınınin hikâyesi, çocukluğunu ve yeni videolarını konuştuk.
Genç birinde Hayrettin adı komik duruyor, kim koymuş?
Küçücük bir bebekken “Hayrettin oğlum, bidi bidi” diye sevildiği düşününce hakikaten bana da komik geliyor. Babam bir yaşındayken babasını kaybetmiş. Bu yüzden bari adı yaşasın düşüncesiyle adımı Hayrettin koymuş. Okulda haylazlık yaparken Hayrettin sahne ismi gibi duruyordu. Burak olsa aynı etki olmazdı. Bence avantajlı bir isim. Komiklik yapan birinin adının Hayrettin olması ilginç geliyor kulağa.
Nasıl bir çocukmuşsun?
Epey sessiz bir çocukmuşum. Dilsiz olduğumu bile düşünmüşler. Ağzımdan kerpetenle laf alırlarmış. 10 yaşında açılmaya başlayıp lisede tam bir sokak fırlaması olmuştum. Üniversitede reklam ve tiyatro üzerine eğitim alınca sokak fırlamalığı sahneye taşınmış oldu.
Nasıl fırlamalıklar yapıyordun?
Bir yapım şirketiniz var, neler yapıyorsunuz burada?
Hem kendi işlerimizi yürütüyoruz hem de reklam, tanıtım filmi ve klip çekiyoruz. 6 yıldır kendi ekibimiz ve kendi ekipmanlarımızla bu videoları çekiyoruz. “Hayrettin sokağa çıktı, tek başına video çekti” gibi algılanıyor ama öyle değil. 9 kişilik bir ekibimiz var. Aklımıza bir fikir geliyor, ekipmanımızla hemen çekiyoruz. Montajı yapıp yayına hazırlıyoruz. İşimizi mutfağımızda hazırlıyoruz. Beğenen izliyor beğenmeyen başka restorana gidiyor.
Amerika’da çektiğiniz videoları dinleyelim şimdi de...
“Amerika’da Türk olmak” konseptli komik videolar çekip Youtube kanalımızda yayınlıyoruz. Ayda 15 milyon kişi izliyor. Türkiye şartlarına göre iyi bir rakam. Youtube’tan çok para kazanamıyoruz ama bu videolar dolaylı yoldan markaların dikkatini çekiyor. Webrazzi’nin verdiği “En İyi Youtube Kanalı Ödülü”nü de aldık.
Niye Amerika?
Bir buçuk sene Los Angeles’te yaşadık. Haliyle bir çevre edindik. Orada da videolar yapmaya başladık, baktık ki çok beğeniliyor “Devam edelim” dedik. Belli periyodlarda Amerika’ya gidip çekimleri yapıyoruz. İzleyicimizin yüzde 95’i Türkse geri kalanı da Amerikalılar. Videolarımız da altyazılı. Amacımız dünyanın birçok yerinde videolar çekmek. Aslında yaratılmayan bir şey kalmadı ama Amerika’da bir Türk’ün hikâyesi ilgi çekiyor.
Türklerin bulunduğu her yer malzeme değil mi?
Türklerin kendine has davranışları var. Mesela Amerika’ya ilk gittiğimizde bizim de yaptıklarımız komikti. Amerika’ya yaşamaya gidiyorsun ama hiçbir davranış kalıbın oraya uymuyor. Bir bara gittik, kapıda inanılmaz bir kuyruk. Herhalde damsız almıyorlar dedik, meğer kimlik kontrol sırasıymış. Mesela Türkiye’de beğendiğin bir kızı bir saat oturur kesersin sonra da gider konuşursun ya Amerika’da biraz uzun süre bak, hasta ya da sapık olduğunu düşünürler. Çünkü orada birini beğendiysen yanına gidip “Hi” deyip tanışabilirsin. Türkiye’de hemen gidip bir kızla konuşamazsın ama orada kız gelip seninle tanışabiliyor. Türk zihniyetiyle gözünü dikip bakınca rahatsız oluyorlar. Buradaki kız kesme, orada işe yaramıyor anlayacağınız.