GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Gazze'de yaşanan korkunç soykırım sayısız insanlık suçunun gözlerimizin önünde işlendiği korkunç bir seyirliğe dönüştü. İsrail'in küresel medyayı kullanarak katliamı meşrulaştırma çabalarına karşılık vicdanî bir sorumlulukla habercilik yapanlar ise Filistin halkına yaşatılanları tüm açıklığıyla kayıt altına almaya devam ediyor. TRT World de Gazze'deki işgal ve katliamı konu alan çok sayıda belgesele imza attı. Ramazan ayı dolayısıyla yapılan özel bir gösterimde seyirci ile buluşan belgeselleri TRT World'te Uluslararası Özel Haberler ve İçerikler departmanı yapımcılarından Aslıhan Eker, Zümrüt Sönmez ve Yönetmen Nawras Abu Saleh ile konuştuk.
KANIT BIRAKMA GAYRETİNDEYİZ
ASLIHAN EKER
Uluslararası Özel Haber ve İçerik Departmanı Yöneticisi, Yapımcı
Ekim ayından bu yana dünya vahşete ve hatta soykırıma tanık oldu. Bir yandan İsrail'in sınırları hiçe saymasını, diğer yandan gazetecilik de dahil olmak üzere dünyanın etik ve ortak değerlerini çöpe atmasını izliyoruz. Bu bağlamda TRT World, egemen medyanın diline karşı hakikati söyleme ve paylaşma misyonuyla önemli bir kanal haline geldi. Bu olaylardan önce de "Uluslararası Özel Haber ve İçerik departmanımız" Filistin meseleleri üzerine çalışıyordu. Şimdi ise birden fazla projeyle daha da sıkı çalışarak olan biteni anlatmaya ve kanıt bırakmaya gayret ediyoruz. Bölüm yöneticisi ve birçok belgeselin yapımcısı olarak ben de bu doğrultuda görevlerimi yerine getiriyorum.
Amacımız, Filistin meselesi hakkında şu anda gördüklerimizin ve yaşadıklarımızın ötesine geçen farklı perspektifleri görmemizi sağlayan olayların ardındaki gerçekleri araştıran derinlikli belgeseller üretmek. TRT Uluslararası Yayınlar olarak, yeni belgesellerimizi ve gelecek belgesellerin fragmanlarını sergilemek için bir "Ramazan ayında Filistin Gecesi" düzenledik. Bu sayede Gazze'yi gündemde tutmaya bir katkı sağladığımıza inanıyoruz.
Bu belgesellerin ilk aşamadaki hedef kitlesi İngilizce içerik tüketen uluslararası izleyici. Bu izleyici kitlesinin içinde tabi Türkler de var. Belgesellerimizi TRT'nin diğer kanallarında ve Tabi platformunda da yayınlamayı, dünyadaki farklı festivallere göndermeyi planlıyoruz.
KUŞATMANIN GİZLİ YÜZÜ: DİJİTAL İŞGAL
Çatışma başlamadan çok önce yapımcılığını üstlendiğim Dijital İşgal üzerinde çalışmaya başlamıştık ve Ekim'de yayına neredeyse hazırdı. Ancak o gün yaşananlar durumu o kadar değiştirdi ki, materyali güncellememiz ve dijital işgalin savaş sonrası boyutuyla ilgili röportajlar eklememiz gerekti. Yönetmenimiz Nawras Abu Saleh, Filistin pasaportuna sahip olduğu için Filistin'e ya da diğer bazı ülkelere seyahat edemiyordu, bu nedenle o bölgelerdeki serbest gazetecilerle çalıştık. Ne yazık ki Gazze'de bize yardımcı olan bazı insanlar kayıp ve hayatta olup olmadıklarını bile bilmiyoruz. Bu belgeselde sosyal medya sansürü de dahil olmak üzere, Filistinlilerin ve Filistin içeriğinin hem İsrail içinde hem de küresel olarak kontrol edilmesi süreçlerini araştırıyoruz. Ayrıca El-Kassam'ın gizli istihbarat servisinin görüntü ve röportajlarını da ilk kez bu belgeselde gösteriyoruz.
Yapımcısı olduğum Siyonizm-Devlet Üretmek adlı 13 dakikalık kısa filmde de din, ideoloji ve İsrail'in Gazze'ye yönelik acımasız saldırıları arasındaki karmaşık ilişkiler ağını araştırıyoruz. Gazze'ye yönelik saldırıların başlaması hem İsrailli yetkilileri hem de Amerikalı politikacıları dini argümanlara başvurmaya sevk etti. Bunun üzerine, bu argümanların Yahudilik ve Hıristiyanlıktaki yerini araştırmak üzere harekete geçtik. Siyonizm karşıtı Yahudi ve Hıristiyan dini liderlerin yanı sıra bir zamanlar Siyonist olan ancak daha sonra bu ideolojinin zehirli olduğunu fark eden yazar ve gazetecilere ulaştık. Belgeselde Siyonizmin kökenlerini, dinin nasıl çarpıtıldığını ve Evanjelizmin soykırıma nasıl katkıda bulunduğunu açıklıyoruz.
KATLİAM ZEVK ALAN YERLEŞİMCİLER
Yakında TRT World'de yayınlanacak olan bir diğer önemli belgeselimiz radikal yasadışı Yahudi yerleşimcilere odaklanan Kutsal İşgal. Bu projeyi 7 Ekim'den önce planlamıştık. Bu toplulukların Filistinlileri nasıl şiddet kullanarak yerlerinden ettiklerini ve Kudüs'teki arazileri nasıl yasadışı olarak işgal ettiklerini gözlemliyorduk. Ancak bunlar son derece radikal ve katı gruplar ve içlerine girip görüntülemek neredeyse imkânsızdı. Ekibimiz bu radikal Yahudilerin arasına karışmayı ve onları filme çekmeyi başardı. Gazze çok ağır bombardıman altındayken ve savaşın seyri konusunda çok da fazla fikir yokken, ekibimiz bu yerleşimcilerin Gazze'yi bölüştükleri bir konferanstaydı. Dünyanın bu konuda hiçbir fikri yoktu. Gazze bombalanırken bu pervasız işgalciler aileleriyle birlikte mutlu bir şekilde teknelere biniyor, şarkılar söyleyip dualar ederek paylarına düşeni almak üzere Gazze kıyılarına doğru ilerliyorlardı. Bu belgesel, bu aşırılık yanlılarının şiddetle iç içe geçmiş tehlikeli inançlarının altını çizen çok önemli bir ifşa olacak.
FİLİSTİN'İN YENİDEN DOĞUŞ HİKÂYESİ: HABİBİ
Gazze çatışmasından ziyade Filistin direnişiyle ilgili çok ilginç bir konuyu gündeme getiren Habibi adlı belgeselimizde insan hikâyeleri ve sinematik anlatımla yol alıyoruz. İsrail birçok Filistinliyi sudan sebeplerle hapse atıyor ve birçoğu ömür boyu hapse mahkum ediliyor. Eşleri kocalarını bir daha asla göremiyor çünkü İsrail uluslararası insan haklarına aykırı olmasına rağmen buna izin vermiyor. İşte Filistin direniş ruhunun hikâyesi burada devreye giriyor ve bu kadınlar çok zor koşullarda kocalarının spermlerini hapishaneden kaçırarak tüp bebek yoluyla hamile kalıyor. Filistin'de bu şekilde doğan ve babaları olmadığı için kimlik bile alamayan 200 çocuk var ve sanki Filistin tekrar tekrar doğuyor. Yönetmenimiz iki yıl boyunca gebe kalmaya çalışan bu inanılmaz güçlü ve etkili kadınları takip etti. Sinemasal bir eser olmasını umuyoruz.
Bir diğer belgeselimiz ise İsrail tarafından öldürüldükten sonra şiirleri dünya çapında tanınan Filistinli şair Refat El Ariri'nin öğrencisi ve yakın dostu şair Musab Abu Taha ve onun merkezinde Filistinli şairler hakkında olan Özgür Kelimeler. Harvard mezunu olan şair Musab Taha Gazze'de İsrail askerleri tarafından ailesiyle birlikte kaçırılarak işkence gördü, iki ay sonra kurtulmayı başarıp Mısır'a kaçtı. Bu belgesel de şiirle birlikte işgalin sert yüzünü konu alıyor.
ZÜMRÜT SÖNMEZ
TRT World Gazeteci/Yapımcı
Savaş tüm şiddetiyle devam ederken bu belgeseli hazırlamak pek çok açıdan zor oldu. Bunlardan en önemlisi güvenlik sorunuydu. Gazze'de görev yapan gazeteci arkadaşlarımız her türlü riske karşı işlerini en iyi şekilde yaparak aylardır bizlere gerçeği anlatmanın yanında bir de cesaret dersi veriyor. Savaşın başından bu yana çok sayıda gazetecinin İsrail tarafından kasten hedef alınmasının nedeni de bu bence. Rafah Son Sığınak belgeselini TRT World Gazze Muhabiri Nizar Sadawi ile birlikte yapmaya karar verdikten sonra savaşın başından sonuna kronolojik bir hikâye anlatmak yerine, merkezine bir gazeteciyi alarak Gazzelilerin savaşa rağmen devam eden günlük yaşamlarına bir pencere açmak istedim. Nizar evini tahliye etmek zorunda kalmış ve en son Aralık ayında Han Yunus'tan Refah'a geçerek yerlerinden edilmiş yüzbinlerce Gazzeli gibi çadırda yaşamaya başlamıştı. Muhabirimiz Nizar'ın Refah'a yolculuğuyla başlayan belgeselimiz onun günlük yaşamından kesitler sunuyor. Nizar bizi Refah'a sığınmış diğer Gazzelilerle, kendi komşularıyla, arkadaşlarıyla tanıştırıyor. Olabildiğince iddiasız, yalın ve ham bir şekilde anlatmaya çalıştık, çünkü bence sözün tükendiği noktadayız. Artık Gazze'deki yıkım ve çaresizliğe dair görmediğimiz bir şey kalmadı. Böyle bir durumda gazeteciler, yönetmenler, yapımcılar olarak eminim hepimiz aynı çaresizlik hissiyle mücadele ediyoruz. Konforlu ofislerimizden yapabildiğimiz en anlamlı şey Gazze'deki insanların ve cesur meslektaşlarımızın sesine ses katabilmek. Umarım başarabiliyoruzdur.
DİJİTAL İŞGAL İLE TEKNOLOJİ ÜRETİYORLAR
TRT World'te Uluslararası Özel Haberler ve İçerikler departmanında belgesel yönetmeni olarak çalışan Filistinli Yönetmen Nawras Abu Saleh de Dijital İşgal adlı belgesele imza attı. İsrail'in işgalinin gözle görünmeyen telefon hatları ve telekomünikasyonla ilgili kuşatmasının ulaştığı boyuta dikkat çeken Saleh bu işgali üç seviyeye ayırıyor. İlk olarak, iletişim ağlarını kontrol etmek ve frekans spektrumunu izlemek olan teknik seviye. İkincisi, dijital alanın işgali; Filistinlileri sosyal medya platformları üzerinden takip etmek, İsrail işgali konusundaki görüşlerini ifade etmelerine izin vermemek, özel dijital verilerine erişerek gizliliği ihlal etmek. Üçüncü seviye ise Filistinlileri yaşadıkları saha ve hayati seviyelerde yoğun gözetim altında gözetleme kameraları (CCTV), işgal tarafından kullanılan yüz tanıma teknolojisi veya günlük davranışları izleme uygulamaları tarafından izlemeyi içeriyor. Bu teknoloji, Filistin'de test edilip incelendikten sonra yurtdışına ihraç ediliyor. Bu gözetlemeler İsrail istihbaratının 8200 adıyla anılan departmanı tarafından geliştirilen aplikasyonlarla yapılıyor. Filmde bütün bu seviyeleri Gazze, Batı Şeria, Amerika, Türkiye ve Tel Aviv'den uzmanlar anlatıyor ayrıca Gazze ve Batı Şeria'dan dijital suçlar dolayısıyla suçlanan ve hapsedilen insan hikâyeleri konu ediliyor.
Ensar Altay'ın yönettiği Şahit adlı belgesel ise İsrail ordusu tarafından katledilen Filistinli çocuklara adanmış. Belgesel, İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıların dehşet verici boyutunu ve Filistin halkının bu acımasız saldırılar karşısındaki çaresizliğini, seyircinin doğrudan bir şekilde yaşananların muhatabı ve şahidi konumuna yerleştirildiği bir tavırla odağına taşıyor. Altay, belgesel hakkında "Canlı bir soykırım izliyoruz, buna karşı bir şey yapmak zorundaydım. Ben de yapabileceğim belki de tek şeyi yapıp Gazzelilerden bir hikâye anlattım. Çok şey değil ama bir şey. Belki yarın, insanlık adını taşıyor olmanın sorumluluğu ile onlardan af dileyebileceğim bir vesilem olur dedim." şeklinde konuşuyor.