Akşam Cumartesi
Koşturmacanın ve yoğunluğun içinde bir kahve molası her zaman iyi gelir. Kimi Türk kahvesini tercih eder, kimisi farklı nitelikteki aromalara sahip kahveleri. Kiminin en büyük zevki filtre kahvedir, kimininki ise sütlü kahve. İster hayat koşturmacası olsun, isterse iş koşturmacası herkes gücünü toplamak için gün içinde küçük bir nefes arasına ihtiyaç duyar. İşte bu anlayışla dünyanın ikinci büyük toptancılar çarşısı olan İstoç'ta konuşlanan bir kafe var. Üstelik sadece kafe değil, aynı zamanda üretim de yapan bir mekân: Favorte Coffee. İstoç'ta bir araya geldiğimiz Hasan Fatih Topdemir bize Favorte Coffee'nin hikâyesini anlattı. Gelin önce onu daha yakından tanıyalım: "34 yaşındayım, İstanbul'da büyüdüm ama Adıyaman doğumluyum. Üniversite eğitimimi Amerika'da İşletme Yönetimi üzerine aldım. Yüksek lisans eğitimimi de burada İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi'nde yine işletme üzerine yaptım. Şu anda kurmuş olduğumuz Favorte Kahve'nin yöneticiliğini yapıyorum."
İSMİ İYİLİK VE FAVORİDEN GELİYOR
Topdemir markalarının adının nereden geldiğini, "Favorte ilk türettiğimiz 'favorite' yani İngilizce'de favori anlamını taşıyan kelimeden yola çıktı. Biz i harfini çıkardık, bu sefer de iyilik anlamına gelen 'favor' kelimesi ortaya çıktı. Biz de Favorti'yi hem iyilik hem de favori kelimelerinden türetmiş olduk. İyilik ve favori markamızda bir araya geldi." şeklinde açıklarken kahveciliğe nasıl başladığını ise şu sözlerle anlatıyor: "Kahve hobi olarak yapmış olduğumuz bir şeydi. Amerika'da da biliyorsunuz içecek tercihinde kahve önde geliyor. Türkiye'de de biz kahve üzerine kendimizi geliştiriyorduk. Pandemiye kadar bunu hobi olarak yapıyorduk. Pandemi sonrasında 'biz bunu biraz daha profesyonel hale getirelim' dedik. Kargo ile gönderdiğimiz zaman bozulmayacak, kullanım süresi uzun olacak ve herkesin damak zevkine hitap edecek bir şey yapmamız lâzım dedim ve kahveye karar verdik. Hem Türkiye'deki hem de dünyadaki trendine baktık. Dünyada sudan sonra en çok tüketilen ikinci içecek. Aynı zamanda enerjiden sonra borsası ikinci büyük meta kahve kağıtları. Türkiye'de de popülaritesi inanılmaz bir şekilde artıyor. Bundan dolayı kahve sektörüne girelim dedik. Hem kendi hobimizi hem işin sürdürülebilirliği hem de piyasa analizini yaparak kahve sektörüne üretici olarak girmiş olduk. Sanayimizi geliştireceğiz diye yola çıktık. Bu noktada da pazarda büyük açık olarak Türk kahvesini gördük. Evet, Türk kahvesinde belli markalar var. Çok da kullanılıyor, ama onun dışında çok fazla marka yok. Biz de lokomotif olarak Türk kahvesini tercih ettik. Bu kafede de Türk kahvesi yapıyoruz. Türk kahvelerimizi taş değirmende öğütüyoruz; çok kavurmuyoruz, ortanın bir tık üstü. Böyle olunca tadı çok acı olmuyor. Böylece kahvenin aromasını ve taş değirmende öğüttüğümüz için tam olarak lezzetini alabiliyorsunuz. Bundan dolayı pazara Türk kahvesiyle giriş yaptık. Diğer kahveleri de isterlerse çekirdek halde isterlerse de öğütülmüş olarak sipariş sahiplerine ulaştırıyoruz."
BEŞ BİNE YAKIN DÜKKÂN VAR
Hasan Fatih Topdemir, kafelerinin ilk şubesinin İstoç'ta olması hakkındaki düşüncelerini ise şöyle anlatıyor: "İstoç'ta olmak güzel bir şey. Etrafınızdaki herkes tüccar ve esnaf. Bir şekilde herkes geliyor ve size ticaretle ilgili bir şeyler söylüyor. Bu noktada iyi frekanslar yakalandığı zaman burada güzel bir ortam ve hızlı bir piyasa var. Ciddi anlamda ciddi miktarların döndüğü bir pazar. Yaklaşık 5 bin dükkân var. Depolarla beraber burada aktif olarak olan 3 bin 500 tane de esnaf var. Biz İstoç'a geldiğimiz zaman üretim olarak niyet ettik ama pazar bize 'Öğleden sonra kahve molası verebileceğimiz bir yer yapın' dedi. Biz de bu talebi göz önünde bulundurarak rotamızı buna göre kaydırdık. Ufak bir coffee shop yaptık. 8-10 masalı bir yer. Aynı anda 20 kişiyi ağırlayabileceğimiz bir ortamımız var. Sağ olsun esnaflar da genelde yorgunluk kahvesini içmek için bizi ziyarete geliyorlar. Biz de memnun oluyoruz tabii onları ağırlamaktan. Hem kahvemizi içiyorlar hem de evine giderken kahvelerini alıp gidiyorlar. Gün geçtikte bu sayı artıyor, bu da bizi memnun ediyor."
İSTOÇ'TAN DÜNYAYA YAYILMAK İSTİYORUZ
"Bundan sonraki süreçte tohum olarak İstoç'ta başlayan bu fidanı, biraz daha büyütüp, kökünü bu ülkede; bu diyarda salıp, dallarını da dünyanın her ucuna bir kahve markası olarak ulaştırmak istiyoruz." diyen Topdemir, sözlerine şöyle devam ediyor: "Çünkü ilk kahve Osmanlı topraklarında çıktı, Yemen'e geldi, İstanbul'da tüketildi. Saraydan başlayıp halkın içerisine karışıp, halk tarafından çok fazla benimsenen bir içecek oldu ve dünyaya da buradan yayıldı. Hem coffee shop mantığı hem de çekirdek mantığıyla buradan yayıldı. Biz de tekrardan aynı şeyi yaparak; kahvenin burada üretilmesi ve dünyaya buradan yayılmasını istiyoruz. Coffee shop olarak da kendi konseptimizi kültür harmanımızdan geçirip dünyaya götürebileceğimiz bir değer olarak düşünüyoruz bunu."