GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Termal sular açısından son derece zengin bir coğrafyada yaşıyoruz. Ancak termomineral sulardan olması gerektiği kadar sık istifade etmiyoruz. Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Uzmanı Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle toplum olarak senede bir kaplıcaya, termale gitme alışkanlığımızı artık değiştirmemiz ve termal banyoyu daha sık kullanmamız gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye'de çok sayıda tarihi kaplıca, termal tesis, kür merkezi ve termal hastane bulunduğunu ancak termal banyoyu gündelik hayata dahil edecek yataklı olmayan termal oda sisteminin yaygınlaşmadığını söyleyen Prof. Karagülle, "Kaplıcaların sadece belli bir yaşın üstündekilerin gidebileceği bir yer olduğu algısını da değiştirmek gerekiyor. Termal sular çocuklar ve gençlerde teropatik anlamda kullanılabilir" diyerek özel gereksinimli çocuklarda da mineralli suların faydalı olabileceğini kaydetti.
TERMAL SULAR AĞRIYI AZALTIYOR
Termal suların insan bedeni üzerinde muazzam etkileri bulunduğunu kaydeden Prof. Karagülle, Afyon'da bir termal otelde gerçekleşen söyleşisinde termomineralli suların faydalarını, doğru kullanım biçimlerini ve termallerle ilgili doğru bilinen yanlışları anlattı.
Ülkemizde termalin sadece hastalık sözkonusu olduğunda kullanıldığını söyleyen Prof. Karagülle, "Hasta olmayı beklemeden termomineral sular günlük yaşantıya entegre edilmeli" diyerek termal kürlerin koruyucu sağlık hizmeti olarak görülmesi gerektiğine işaret etti.
Termomineralli suya girenlerin ağrı eşiğinin yükseldiğini hatırlatan Prof. Karagülle, "Yapılan bir araştırma, ağrı kesicilerin ağrıyı yüzde 50 düzeyinde kestiği, kaplıca sularıyla banyo terapilerinin ise ağrıyı yüzde 90 azalttığını ortaya koydu" dedi. Termal sularda bulunan minerallerin sinir sistemi, dolaşım sistemi, metabolizma, bağışıklık sistemi ve cilt fizyolojisini etkilediğinin altını çizen Prof. Karagülle, termomineral suların gençleşmeye etkisi olduğunu da belirten Prof. Dr. Karagülle, "Mesela 'Kleopatra güzel olmasını mineral sulara borçlu' deniyor. Ciltte dört tabaka var. Üstteki ilk iki tabaka arasında bir kalsiyum konsantrasyon farklılığı bulunuyor. Yaşlılıkla bu konsantrasyon farkı azalıyor ve cilteki yaşlı görünümü ortaya çıkıyor. Eğer kalsiyumlu bir suda banyo yapılırsa emilen kalsiyum farkın korunmasına destek olarak cildin yaşlanmasını önlüyor. Termal suların yaşlanmayı yavaşlattığı, geciktirdiği yönünde elde kanıtlar var" dedi.
Termal sular ile en yaygın tedavi edilen hastalık grubunun romatizmal hastalıklar olarak bilindiğini ancak bütün tıp dallarının kaplıca sistemi ile bağlantı kurduğunu anlatan Prof. Karagülle şu an ülkemizde Sağlık Bakanlığı'na bağlı 10 Şehir Hastanesi'nde çamur banyosu ve su banyolarının SGK tarafından karşılandığını hatırlattı.