Teknoloji bizi insanlıktan çıkarıyor!

Bilimsel gelişme olarak genellediğimiz pek çok durum aslında hızla insanlığımızı tüketiyor, yok ediyor. Uzun yıllardır yazdığı kitaplarla bu gidişe dikkat çeken Hayati Sır, yeni kitabı Gökyazılar'da da dijitalleşmenin yol açtığı kimlik bölünmesinden ve teknolojinin bizi varoluş gayemizden nasıl uzaklaştırdığından söz ediyor.

İPEK TANIR / cumartesi@aksam.com.tr

Hayykitap'tan çıkan Gökyazılar okurları zamanın ruhu üzerine derinlikli düşünmeye ve sorular sormaya çağırıyor. "İyiliğin Kılıcı", "Sonsuz Bir Aşk ve Kıyamet Zamanı", "Ruhun Aşk Hali", "Kıyamet Öncesi Alem Bilgisi ve Dijital Virüs" ile "Dijital Ölümsüzlük ve Ruh" adlı kitaplarıyla dikkat çeken gizemli yazar Hayati Sır, bu kitapla manevi bir savaşın içinde olduğumuzu ifade ediyor. Hani çok bayılarak izlediğimiz Hollywood filmlerinin en sevdiği temalardan olan iyi ile kötünün arasında bir savaş bu ona göre.

Gökyazılar'ı okudukça anlıyoruz ki bugün bilimsel gelişme olarak genellediğimiz pek çok durumun bir de manevi, ezoterik anlamı var. Teknoloji iyi hoş, her şeyi hızlandırmak gibi bir özelliği var. Peki bu hız ne kadar iyi? Mesela doğum? Doğal doğumun manevi anlamı ne? Son zamanlarda gıda kıtlığı tehlikesi üzerinden yapay et tartışmaları dönüyor. Bu "çözüm" uzun vadede neye neden olur bilmiyoruz.

Hayati Sır'a göre hepimiz adeta kendi avatarımızı yaratmış durumdayız. Sosyal medya sayesinde bir gerçek kimliğimiz var bir de dünyaya sunduğumuz avatarımız. Peki, bu kimlik bölünmesi kimin işine yarıyor? Ve çözüm ne? Şiirsel bir dile yaslanarak zamanın ruhuna ayna tutan ama aynı zamanda çok güncel, çok gerekli sorulara kapı açan bir kitap Gökyazılar. İşte kitaptan alıntılarda "Dünya nereye gidiyor?" sorusunun yanıtı...

DİJİTAL HAYAT ÇOK ACIMASIZ

Yapay doğumlar insanı nasıl etkiliyor? Bunun dijitallikle ne ilgisi var?

Şu zaman rahimden doğmayan çocukların neslidir. Pek çoğu bu çocukların rahim dışı doğumlar yüzünden hiperaktiftirler. Çünkü doğum ânında annesiyle olan 'bir' âhengi bozulmuştur. Annesinin de kâinatla olan 'bir' âhenginin yerini o normal doğum gerçekleşmeyince! O eş zamanlı ritmin yerini maalesef ki uyumsuzluk almıştır. Ve o çocukların pek çoğu dijital bir hayata hazırdırlar artık... Onların hızını ancak dijital hız karşılar! Ağaçların, kuşların, bulutların, gökyüzünün, yıldızların seyri onlara çok yavaş gelir! Harfler, kelimeler onlara yavaş gelir. Hız isterler. Sayı isterler. Sayıların dijital hızı! 0 ve 1! Ve gittikçe de ne yazık ki kâinatın tüm mânâlarından uzaklaşabilirler. 'Yapay Zekâ'ya bağlanırlar. Her baktıklarını 'sayı' olarak görürler. Onlar için bitkiler de, çiçekler de, anneleri, babaları bile birer sayıdırlar! Dijital hayat maalesef ki çok acımasızdır. Duygusuz, sevgisiz, aşksızdır! Uyanın! Doğal hayatı koruyun. Dışımız ve içimiz. 'bir'dir! Dijital hızdan uzak durun. Asıl virüs! Bu dijital virüstür. Ve ne yazık ki ekran başından o hiç ayrılmayanların pek çoğu da bu virüsü kapmışlardır.

İNSANIN YARATILIŞI GELENEKTENDİR

Dünyada tam olarak ne oluyor?

Elektromanyetik bir kuşatma, GDO'lu gıda, hibrit tohum, yapay et, kuraklık, susuzluk ve şirk-et sıvıları! Yapay genler. İnsan vücudundaki mikro parçacıklar. Hibrit çocuklar! Cinsiyetsiz yeni nesil! Uzayın işgali! Wi-Fi! Starlink uyduları! Neurolink! Nereye kadar gidecek böyle değil mi! Tüm bu olanlara rağmen, nefsi azgın yarı aydınların pek çoğu sürekli aynı sözleri tekrarlayıp duruyorlar. Hele düşünceler, önyargılar, her konuda bilgi eksiklikleri, dinlerini hiç bilmemeleri, kadim kaynaklarımızı ısrarla hiç okumamaları, metafizikle de ilgilenmemeleri gelecek nesiller için çok korkutucu. 'Gelenek' nedir diye bir düşünceleri bile yok! Geleneği, düşünceyi, Cennet'e, o ilk hâle kadar götürebileceğinin farkında bile değiller. Ya da tamamen farkındalar. Geleneği bunun için yadsıyorlar. 'İnsan'ın yaratılışı gelenektendir. Bir Âlem Yaratılışıdır. Vahiydir. İnsanın varlık hâli en büyük 'eser'dir. Kendi bedeni, ruhu üzerine düşünmeyenler yazar, yönetmen, müzisyen, mimar olabiliyor. Daha da ötesini söyleyelim hadi! 'İlâhiyatçı' olabiliyorlar. İlâhiyat fakültelerini bitirip sonra da o üniversitelerde ders verebiliyorlar. Ve o zaman da şirk-et bilimi karşısında söyleyecekleri hiçbir sözleri olmuyor. Hepsi birden ağızları açık olan biteni sadece seyretmekle kalıyorlar... Bu gidişata sessiz kalan her kim varsa suçludur! Bir an önce ideolojik maskelerini çıkarıp da 'temiz' hava almalıdırlar. Yoksa boğulacaklar! Bir nesli tehlikeye attılar.

TÜM ALGORİTMALARDAN KURTULUN!

Peki sizce kurtuluş reçetesi nedir?

Geleceğimizi kurtarabilmek için yüzümüzü önce Kur'ân-ı Kerîm'e, sonra da kendi tabiatımıza, fıtratımıza dönmeliyiz. Şehirleri terk etmeliyiz. Tüm 'ekran'ları kapatmalıyız. Yiyeceklerimizi ata tohumlarımızdan kendimiz yetiştirmeliyiz. Koyunlarımız, keçilerimiz olmalı! Şirk-et ürünlerinin hiçbirini tüketmemeliyiz. Yabancı menşeli şirk-et aşılarını vücudumuza sokmamalıyız. 'Kod'lanmamalıyız. Kaynak sularını içmeliyiz. Az yiyip az tüketmeli, az konuşmalı, az uyumalıyız. Bol oksijen almalıyız. Maddî manevî her türlü maskeden uzak durmalıyız. Vaktimizin tamamını bir iş ve oluş içinde geçirmeliyiz. Bir işi bitirip hemen diğer işe başlamalıyız. Hayrın ve barışın dünyaya yayılabilmesi, yeni bir tebliğ dili için çok emek sarf etmeliyiz. Dünya ne kadar kararırsa kararsın hep ümitli olmalıyız. Negatif düşünceleriniz olmamalı! Asıl virüs, negatif düşüncelerdir.

ZOR ZAMANLARDA UMUTLU OLMALI VE YOLA DEVAM ETMELİ

İçinde olduğumuz süreç, hepimiz için çok zorludur. İmtihandır. Rabbimize teslim olanlar artık arkalarına dönüp bakmasınlar. Geleceğe baksınlar. Karanlıklardan etkilenmeyelim. Kalbimizin nuru yeter bize. Vahye sarılalım. Kur'ân'ın ışığıyla geleceğe bakalım. Yegâne yardım! Hak edebilirsek eğer. Cenâb-ı Allah'tan gelecektir. Bunun için de hiç durmadan hayırlı iş ve oluş içinde olmalıyız. Günlük hayatınızın debelenmeleri içinde kalmayın. Dijital ortamlardan uzak durun. Tüm algoritmalardan, 'kod'lardan kurtulun! Sayı Cehennem'ine sürüklenmeyin. Harflere, kelimelere sıkıca sarılın. Hayatın mânâsına sahip çıkın. Yüzünüzü ey insanlar! O mübarek yüzünüzü Kur'ân'a dönün. Rabbimiz bizi terk etmedi ki! Yeis yok ey müminler. Allah bize yeter.