Binlerce yıldır verimli topraklarıyla insanlarını besleyen, doğası ve şifalı sularıyla hayat veren, sonu gelmeyen doğal koylarıyla, Toros Dağları’nın eteklerinde kurulmuş, portakal ve limon bahçeleriyle ve yörük kültürüyle önemli bir kentimiz Mersin’den kerebiç tatlısı.
Üç ilahi dine mensup insanların mezarlarının yan yana olduğu başka bir şehir hatırlamıyorum. Bununla birlikte Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci camisi ve Eshab-ı Kehf ile Hristiyan dünyasının önemli merkezlerinin de yer aldığı, barış ve kardeşliğimize örnek bir ilimiz olan Mersin aynı zamanda Çukurova’nın en büyük ikinci şehridir. 1924 yılında Mersin adıyla vilayet olmuş, 1933 yılında merkezi Silifke olan İçel ile birleştirilerek İçel adını almış, 2002 yılında ise tekrar Mersin adını almıştır. Her bölgesinde önemli kültür ve turizm değerleri bulunan Mersin aynı zamanda birçok ulusal ve uluslararası kültür, turizm festivallerine de ev sahipliği yapar. Çukurova’nın verimli toprakları, Torosların, yaylaların havası, suyu Mersin mutfağını oldukça etkilemiştir. Etrafındaki yerleşim yerleri ve tarih boyu devam eden göçlerden etkilenmiştir. Ayrıca sıcak iklim, turizm ve yazlıkçılık kültürü sonucu sokakta yemek kültürü de doğmuştur. Mersin mutfağı genelde acılı, ekşili ve baharatlı yiyeceklerden oluşur. Kahvaltılar ve öğle yemekleri bazlamasız olmaz. Mersin adeta bir tatlı kentidir. Künefesinin Hatay mutfağıyla yarıştığı, nev-i şahsına münhasır kerebici ve cezeryesi ise doyulmaz lezzetleri arasında yer alır. Tadında Türkiye’nin de bu haftaki konuğu olan kerebiç, Mersin’in yerel ve özel tatlılarından. İçli köfte benzeri içi ceviz ya da fıstıkla içi irmikten yapılan geleneksel lezzetlerimizdendir. Kendisi kadar çöven kökünden sürekli kaynatılarak elde edilen köpüğün şekerle çırpılması sonucu oluşturulan beyaz köpüğü de meşhurdur.
Malzemeler: