Tarihin en eski şifa kaynağı: Bal

NİL ŞAHİN GÜRHAN
nil@nildiyet.com

Birçok medeniyetin yazıtlarında karşımıza çıkan bal, geçmişten günümüze güç ve enerji veren değerli bir yiyecek olarak tanımlanmıştır. Balın tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Yapılan çalışmalar balın, bileşiminde insan sağlığı için önemli besin maddelerinin bulunduğunu göstermiştir. Bal, iyi bir karbonhidrat kaynağıdır. Kan şekerini yükseltme ve düşürme hızı yüksektir. Balda  yüzde 82 oranında karbonhidrat bulunur. Baldaki karbonhidratlar; glukoz ve fruktoz gibi temel monosakkaritlerin yanı sıra panoz, melezitoz, rafinoz gibi 25 farklı oligosakkaritlerdir.

Balda ayrıca yüzde 17.1 su, yüzde 5 protein, amino asit, bazı B grubu vitaminleri, C vitamini ve çeşitli mineraller bulunur. 100 gram bal 325 kalori içerir. 

Bal, soğuğa ve soğuk algınlığına karşı, ağız, boğaz, ve bronşlardaki rahatsızlıklarda ve enfeksiyonlarda doğal bir ilaçtır. Enzimler yönünden de zengin bir besin maddesidir. Balın yapısında bulunan hidrojen peroksit, flavonoidler ve fenolik bileşikler mikroplara karşı vücudumuzu koruyucu özelliktedir. Bal antimikrobial bir besin maddesidir. Vücudun bağışıklık sisteminde aktif etki gösterir. İçerdiği bazı maddelerden dolayı antioksidatif özellik gösterir. Bu etki sayesinde zellikle kansere karşı koruduğu bildirilmektedir. Bala uygulanan ısı ve ışık antioksidatif ve antikanserojen etkilerin azalmasına neden olabilmektedir. Bal, kronik sindirim sistemi hastalıklarından özellikle peptik ülser ve hazımsızlığa, duodenal ülsere, çocuklarda ise bakteriyel gastroenterite karşı etkili bir şekilde tedavi amacıyla kullanılabilir. Ağız, diş ve boğaz enfeksiyonlarına karşı iyi geldiği tespit edilmiştir. Balın sadece bakterilere değil aynı zamanda virüs, mantar ve parazitlere karşı olan inhibe edici özelliklerini bildiren çalışmalar mevcuttur. Koyu renkli balların mineral madde oranları yüksektir. Antioksidan ve antibakteriyel özellikleri daha fazladır. Ancak bu balların tadı daha ağır, yemesi daha zordur. Bebeklere 1 yaşına kadar bal vermeyin. Balda bulunması muhtemel Clostridium botulinum bakteri sporları, bal içerisindeyken canlılığını sürdürebilmekte ancak toksin oluşturamamaktadır. Ancak 0-1 yaş arasında ki bebeklerin barsak floraları, botulinum kolonizasyonuna duyarlı olduğu için, bebekte balla birlikte alınan bakteri sporu barsakta toksin oluşturabilir. Bu nedenle 0-1 yaşta bal tüketilmemelidir. Halk arasında donan, katılaşan bal iyidir derler. Kristalizasyon yani donma bal muhafazasında doğal bir süreçtir. Elde edildiği nektara göre farklılık göstermekle birlikte, her bal kristalize olur. Bal, oda ısısında (20- 22°C), güneş ışınlarına maruz bırakılmadan ve metal olmayan kapalı kaplarda, hava almayacak şekilde  saklanmalıdır. Bal hidroskopik olduğu için hava aldığı zaman, antimikrobial ve 

antioksidatif özelliği bozulur.