Tarihi ilmek ilmek dokumak: Karatepe Kilimleri

Geçmişi Hititler dönemine dayanan ve geçtiğimiz günlerde coğrafi işaret tescil belgesi alan Karatepe Kilimi, tamamen el emeği ile geleneksel yöntemlere bağlı kalınarak dokunuyor. Ünü yurt dışında ulaşan kilimlerin bugüne gelmesinde emeği olan Karatepe Kilim Kooperatifi'nin başkanı Yüksel Cafri ve dokuyucu kadınlar AKŞAM CUMARTESİ'YE ilmek ilmek işledikleri kilimlerin hikâyesini anlattı.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Kadirli'nin dünyaca ünlü Karatepe Kilimleri, geçtiğimiz günlerde Türk Patent ve Marka Kurumu'ndan coğrafi işaret tescil belgesini aldı. Kök boyalar kullanılarak el yapımı olarak dokunan ve tarihi yüzyıllar öncesine dayanan kilimler, yöredeki marifetli kadınların ellerinden dünyaya açılıyor. Karatepe Kilim Kooperatifi'nin himayesinde dokunan kilimler yurt içi ve dışından oldukça rağbet görüyor. Köyünde çobanlık yaparken farklı alanlarda çalışmak üzere kooperatif kursuna giden ve döndükten sonra o dönemin şartlarında 1972 yılında Karatepe Kilim Kooperatifi'ni kuran Ali Cafri'nin bu işte emeği oldukça büyük. Bugün de Ali Bey'in oğlu Yüksel Cafri tarafından aynı özen ve bilinçle çalışmalarını sürdüren Kooperatif, Karatepe Kilimi geleneğinin sürdürülmesi ve kültürün devamlılığı açısından da önemli bir yerde duruyor.

BU KİLİMLERİN BİR BENZERİ DAHA YOK

Yarım asırdır çalışmalarını sürdüren Kooperatifin ve tarihi Hititler dönemine dayanan Karatepe Kilimi'nin hikâyesini ve bugünün bizler için anlatan Cafri, "Kooperatifi 1972 yılında rahmetli babam Ali Cafri kurdu. Babam çok zekiymiş, ilkokulu 3 yılda bitirmiş ama imkânsızlıklardan dolayı okuyamamış. Askere gidip geldiğinde bir şeyler yapmak istemiş, farklı sektörler denemiş. Daha sonra kooperatif kursuna gitmiş, 6 ay. O dönemlerde kooperatif kurmak önemli. Kurs bitince köyüne dönmüş. Kapı kapı dolaşıp yapmak istediklerini köylülerle paylaşmış. Ancak o yıllarda köylerde ağalık var, iki insan bir araya gelemiyor. Sonra bir şekilde tüm zorluklara rağmen kuruyor. Tabii kooperatifte ne yapılacak arayışa giriyor. Köyde kilim dokunuyor zaten. Bizim orada Hitit Harabeleri var. Hitit yazıtlarının birinde 'elinde kirmen ile dolaşan kadınlar' yazan bir ifadeye denk geliyorlar. Yani o yörede zaten yüzyıllar öncesine dayanan bir kilim hikâyesi var. Babam da Karatepe Kilimleri üzerine çalışmaya başlıyor. Eskiden boyacılar gelirmiş eşekle. Herkes ipini hazır eder o da boyarmış. Ama suni boya olduğu için çıkarmış. Daha sonra babam bu boya işine çare bulmak adına Almanya'dan bir profesör getirtmiş. Yıl 1982 sanırım. Onu köyde altı ay misafir etmiş.Kök boya nasıl yapılır hangi ağaçtan hangi renk çıkartılır bu profesör bir tablo oluşturmuş. Hala da o tablo durur. O günden sonra da saf yün alınarak ipleri de kendimiz boyamaya başladık. Motifler zaten yöreye özgü." şeklinde konuşuyor.

Geleneksel yöntemlerle dokunan kilimlerin asırlık motifleri hakkında bilgi veren Yüksel Bey, sözlerine şöyle devam ediyor: "Dokuyuculara sipariş vermiyoruz. Bir ressam ne hayal eder ise onu çiziyor bizim dokuyucu kadınlarda öyle. Renklere, modele onlar karar veriyor. Genelde 50 yaş üzeri hanımlar natural kilim dediğimiz koyunun kendi yünü olan siyah, beyaz, gri, kahverengi ağırlıklı renkleri tercih ediyor. Ama genç kızlar daha cıvıl cıvıl renkler ile dokuyor kilimini. Bu kilimlerin bir benzeri daha yok, tek. Çünkü el emeği. Birçok geleneksel motif var. Ve hepsinin aslında bir anlamı oluyor. Dokuyucu kendi yorumunu katsana da özüne sadık kalıyor. Kilimlere işlenen zincir motifi çoğalma ve akrabalığı, küpe deseni evlilik çağındaki kadını, eli belinde modeli rahatlığı ve keyiflerin yerinde olduğunu anlatıyor."

STRESİ ALIYOR, TERAPİ GİBİ

Karatepe Kilimi'nin en önemli özelliği kök boya kullanılarak yapılması. Kooperatif bünyesinde bir de boyama atölyesi bulunuyor. "Koyun yünlerinden elde edilen iplerin boyanması da kendimiz yapıyoruz. Oldukça zahmetli bir iş. Kooperatifte çalışan kadınlar ile birlikte hazırlıyoruz ipleri. Kendi köyümüzdeki ağaçlara zarar vermeden mevsimine göre yapraklarını, kabuklarını topluyoruz, kaynatıyoruz. Mesela zakkumdan yeşil, çam kabuğundan kırmızı, papatyadan sarı renk alıyoruz. Yıllar önce o profesörün hazırladığı tablo bizim referansımız." şeklinde konuşan Yüksel Bey sözlerini şöyle sürdürüyor: "Fabrikada bu kilimlerin üretilmesi için çalışmalar yapıldı ancak el emeğinin yerini tutmuyor. Bu işleme şeklini makine yapamıyor. Bizim kilimler tamamen doğal ve yüz de yüz yün. Bu kilimler üzerinde yürüdüğünüzde stresi alır. Ayrıca kilimi dokuyan kişi içinde süreç çok keyifli ve terapi gibi geçiyor. Birçok kadın kilim dokumanın kendisine iyi geldiğini söylüyor."

Kooperatife ait yüz tezgâhlarının olduğundan bahseden Cafri, "İsteyen kadınların evlerine götürüyoruz. Çevre köyde dokuyanlarda var. İplerini de veriyoruz. İsteyenler kooperatifte de dokuyor. Burada atölyemiz ve il dışından gelenler için pansiyonumuz var. Kışın dokunan kilim sayısı daha çok oluyor. Ancak yazın köyde tarla ve hayvan işleri de oluyor o zaman dokuma sayısı azalıyor." diyor ve ekliyor: "Dokunan kilimleri Kooperatif'in sergi salonuna koyuyoruz. Gelen müşteriler oradan bakıp alıyor. Amerika'ya bile gönderiyoruz. Kilim sayısı fazla olduğunda ise fuarlara katılıyoruz."

Coğrafi tescil süreci hakkında da bilgi veren Yüksel Bey, "Aslında daha önce başvuru yapacaktık. Ama kök boya konusunda sıkıntımız vardı. Biz bu boyanın formülünü vermek istemedik. Bu sadece Karatepe Kilimi'ne özgü. Daha sonra bu boya için patent alındı. Elimizdeki belgeler ile Kadirli Ticaret Borsası aracılığıyla başvuru yaptık, 2020 Aralık ayında. Ve 22 Haziran'da başvurumuz onaylandı. Süreç çabuk ilerledi. Çünkü burada yıllardır süren bir çalışma vardı. Hatta geç bile kalınmıştı bu belge için." diyor.

AYŞE HOCA: GELENEKSELE SADIK KALIYORUZ

Karatepe Kalkınma Kooperatifi'nin bir diğer özelliği de açtığı kurslar ile hanımlara kilim dokumayı öğretmesi. Kooperatifte öğretmenlik yapan Ayşe Hoca yörede geleneği sürdürmeye çalıştıklarını dile getirerek şunları aktardı: "Karatepe Kilimi, kökeni Orta Asya'ya yüzyıllar öncesine dayanıyor. Yüzde yüz yün ve doğal kök boyalarından yapılır. Yöredeki koyunlar kırkılır yünler kirmen de ip haline gelir daha sonra da kök boyalar ile boyanır. Hazır olan ipler daha sonra tezgahlarda dokunur. Meşakkatli ve büyük emek isteyen bir iş. Ama çok zevkli. Burada açtığımız kurslarda genç kızları, kadınları eğitiyoruz. Bir haftada öğreniyorlar. Tabii eskisi kadar köyde gençler kalmadı. Herkes okuyor. Bende kilim dokuyorum ve severek yapıyorum."

Fabrikasyon kilimlerin petrol ürünlerinden yapılmış iplerle üretildiğini söyleyen Ayşe Hoca, Karatepe Kilimleri'nin hem daha sağlam hem de organik olduğunu vurguluyor. "Geleneksel yapısına bağlı kalarak yüzyıllar önce nasıl dokunuyorsa öyle yapıyoruz. Yörük, Türkmen ve Avşar desenlerini yapıyoruz. Mesela Yörükler çadırlarda yaşıyor ve kilimleri toprak zemine seriyorlar. Bu yüzden biraz koyu renkler ve büyük göbekli motifler tercih etmişler. Türkmenler yerleşik hayatta ve ev içinde kullandıkları için küçük desen ve açık renkler tercih etmişler. Avşarlarda ise karışık renk ve desenler var. Biz de bu şekilde yapıyoruz tarihimizi yaşatıyoruz. Tabii ki kendimizden de bir şeyler katıyoruz. Bazen model çalışmalarımız oluyor, sipariş üzerine..." diyen Ayşe Hoca ekliyor: "Kök boyaları yapıyoruz burada. Ağaç köklerinden, çiçeklerinden, yapraklarında kaynatarak boyalar elde ediyoruz. Kök boya yaparken ateşler yakılıyor, büyük kazanlarda yapıyoruz. Onu bile yapma tarzımı geleneksel."

HACER TEYZE: TÜRKAN ŞORAY'A DA ÖĞRETTİM

Karatepe Kilimi'nin bugünlere gelmesinde kuşkusuz dokuyucu kadınların emeği çok büyük. Yüz yıllardır süregelen bir geleneği özüne bağlı kalarak yer yer kendi yorumlarını ve yaşadıkları duyguları da işin içine katarak ilmek ilmek dokuyan kadınlar bu sanatın en önemli parçası. 7 yaşından beri kilim dokuyan Hacer Teyze annesinden öğrenmiş bu işi. Kooperatif kurulduğundan beri de Karatepe Kilimi için emek veriyor. Eşini de genç yaşta kaybeden Hacer Teyze burada dokuduğu kilimler ile dört çocuğunu büyütmüş ve evlendirmiş. Modele ihtiyaç olmadan kendi kafasında oluşturduğu deseni ilmeklere döktüğünü anlatan Hacer Teyze şöyle devam etti: "Gözüm kapalı dokurum kilimi. Bu ara biraz rahatsızım dizlerimden yapamıyorum. Ama önceden bir metre kare kilimi dört günde dokurdum. Çok hızlıydım. Karatepe Kilimi'nde zincir, yıldızlı, eli belinde, seymen, baklava gibi hemen hemen her modeli dokurum. Tezgâha oturduğum zaman kendiliğinden akıp gider. Bir modele başladığımızda orasını yapayım burayı da bitireyim derken tezgâhtan kalkamıyorsun. Renkleri yan yana getirir uyumlarına bakar dokumaya başlarım. Çevremdeki herkese öğrettim. Hatta Türkan Şoray Selvi Boylum Al Yazmalım filmi için kilim tezgâhında sahnesi vardı. O zaman ona bile göstermiştim. Ben severek dokuyorum."