Tablo şehir Rize

LOKMAN DAĞ
lokmandag@gmail.com

BAŞI dumanlı dağlar…

Dağların tepelerine kurulu yaylalar…

Uçsuz bucaksız yaylalarda yaşayan insanlar, yaylanan hayvanlar…

Mavi ve yeşilin dünyadaki cenneti… Yağmurun çaya dönüştüğü tablo şehir Rize’deyiz.

Güzel bir masal diyarındayız sanki…

O dağların eteklerinde koşturan her kız çocuğu birer Heidi…

Ardeşen’de Fırtına Deresi kenarına yeni yapılan Hanedan Suit Otel’in misafiri olarak geldik Doğu Karadeniz’in incisine… Bir şehir ancak bu kadar yeşil olabilir. Hafif hafif sararmaya, kızarmaya başlamış ağaçların yaprakları. Sonbaharın

tüm özelliklerini yaşatıyor şehir size.

Biz gitmeden pastırma sıcaklarını yaşıyormuş Rize,  uçaktan inerken başladı sağanak… “Bereketimizle geldik.” diyor kameraman Mithat, “Böyle şans mı oluyor? Nereye gitsek rahat bırakmıyor yağmur.” diye cevap veriyor Taha, bense ufuklara dalmışım. Aklımda İstanbul… Gökdelenler, binalar, çarpık kentleşme. Betondan orman ile ağaç ormanlarını

karşılaştırıyorum. Sahi ne kadar kötü duruyor beton ormanları. Cansız, solgun ve alabildiğince gri… 

Ayder Yaylası’nda başladık çekimlere. İşte tam orada aklıma geldi. “Tablo Şehir Rize”  Karadeniz’in en güzel ve en bilindik yaylalarından. Biraz şehirleşmiş. Ama yaylaya hakim noktalardan çok güzel fotoğraflar çekiyorsunuz. Gitmişken, közde çay ve kahve deneyebilirsiniz. Yeni otel ve restoranlar açılmış. Her yer yerli ve yabancı turist dolu. Eski Rize evleri muazzam. Çimlerde şarkı, türkü söyleyenler. “İşte doğa ve doğal budur” diyorum.

Daha sonra Ardeşen’e indik Zıpline bindik, çok eğlenceli. Bir adrenalinin dibine vurduk derken, takla atarak gelenleri görünce hayrete düştük. Ve Fırtına Deresi’nde rafting yapmak başka bir heyecan, yüreği yetenlere tavsiyemdir. 

ZİL KALE BİR EFSANE

Rehberlerimiz Erkan, Ercan ve Mustafa Ağabey, bizi Zil Kale’ye götürüyor. Yol kenarında yerleri eşeleyen teyzeleri ve amcaları görüyoruz. “Ne yapıyorlar” diye sorduğumda kestane topluyorlar diye kahkaha atıyor Erkan Abi… Aliye Teyze’nin yanında durduk, 86 yaşında dünya şekeri bir kadın. Elinde bastonu ile kestane toplamaya çıkmış, herkesin bir bölgesi var. Başka biri onun topladığı yere ayak basamaz. Topladığı kuzu kestanelerden verdi. Nasıl lezzetliler tarif edilemez. Oradan Zil Kale’ye gittik. Tarihi ve doğası ile Rize’nin en güzel kalelerinden… Oradan Zil Vadisi ve Zil Deresi bir başka görünüyor. İpek Yolu üzerinden olduğu için muhtemelen vadi ve derenin güvenliği için yapılmış bir kale. Zil Deresi’nde kocaman alabalıklar çıkıyormuş tabii avlayabilirsen… Kalenin dibinde şirin

bir kafe var. Yağmur bastırınca oraya sığındık. Mutlu insanların çalıştığı güzel bir kafe… Melek karşıladı bizi, Avrupalı sanırsınız, konuştuğunda tam bir Rizeli. Sonra Emine ve Münevver Ablalar geçiyor kuzinenin başına, Kavurma, Lahana Sarması ve Lahana Çorbası yaptılar. Bir de Muhlama efsane bir lezzetti. Melek, ısrarla ‘Muhlama’ diyor şivesiyle “Mıhlama çivi çakmaktur duvara bizde” diyor.  

HAMSİ ZİYAFETİ

Akşam yemeği için otele geldik. Mustafa Abi harika bir ziyafet çekti. Otelin aşçısı döktürmüş. Hamsili Pilav, Hamsili Ekmek, Hamsi Buğulama, Hamsi Tava ne yesek içinden hamsi çıkıyor. Sonra Laz Böreği geldi. “Aman içinde hamsi olmasın” diye bir espri yapayım dedim. Ercan Abi, seslendi hemen “ Zaten börek değil tatlı o” dedi. Karadeniz

burası her olayı biraz daha farklı.

ATMACA BİR SEVDADIR KARADENİZ’DE

Elinde atmaca ile oturan bir düzüne kişinin olduğu kahveye girdik.  Ayak üstüne ayak atmış hafif geriye yaslanmışlar. En iyi atmaca kimde ise o biraz daha gerilmiş otuyor. Atmaca yakalamak için günlerce dağlarda yaşıyorlar. Sonra o atmacayı kış boyunca ellerinde gezdiriyorlar. Bazısı ise onunla bıldırcın avlıyor. Bir hayli ilgi çekici görüntüler çıkıyor ortaya.

Finali Çayeli’nde yol üstünde deniz kenarında Laz müteahhit aklı ile yapılmış Japon mimarisi ile Hanedan Restoran’da yaptık. Harika kebaplar pişiriyorlar. Karadeniz’de yediğim en güzel kuru fasulyeyi ve kebabı orada yedim. Bir de güzel bir lezzet kazandırdım söylemesi ayıptır. Palamut Kebabı… Denedik harika oldu. Eğer siz de giderseniz tadına bakın mükemmel oldu bence… Daha çok yer var yazacak, çok hikaye var anlatılacak daha çok yayla var gezilecek. Yazı,
baharı kışı harikadır Rize’nin, siz de bir fırsatını bulun ve bu tabloya bir göz atın derim.  Yazmadıklarım tabii ki 360 TV’de Lokman Bizim Şehirde programında olacak.

Sağlıcakla kalın…