Sular altından doğan kültür cenneti!

YELİZ COŞKUN

yeliz.coskun@aksam.com.tr

Tarihi 12 bin yıl önceye giden, birçok istilayı atlatan Hasankeyf, çok yakında Ilısu Baraj Gölü’nün altında kalacak. Doğa harikası 6 bine yakın mağarayı barındıran Hasankeyf’te veda havası hâkim! Tarihin en kıymetli kültür envanterleri bir bir 3 kilometre uzaklıkta kurulan yeni Hasankeyf’e taşınıyor. Türkiye’nin gözde ilçelerinden biri olması hedeflenen ve yeşil alan miktarının arttığı yeni Hasankeyf; tekne turlarının yapıldığı, arkeoparkı, müzesiyle dünyanın kültür cenneti haline gelecek. Gelin bir yandan eski Hasankeyf’in kulaklarını çınlatırken, diğer yandan da yeni Hasankeyf’i tanıyalım…

Mezopotamya’nın stratejik kalesi Hasankeyf’te ilk yaşayanların kimler olduğu bilinmiyor. Bazı tarihçiler tarafından antik kentin tarihi günümüzden 12 bin yıl öncesine kadar dayandırılıyor. Hasankeyf çevresindeki 6 bine yakın mağara, insanın ilk yaşadığı yerlerden biri olduğunu gösteriyor. Bu mağaraların dışında, insan eliyle yapılmış eserlerin her biri bir dönemin kültürü, yaşamı ve mimarisine ışık tutuyor. Hasankeyf 20 farklı kültürün izini barındıran ve 10 bin yıllık tarihiyle, UNESCO’nun 10 dünya mirası kriterinden, dokuzunu karşılayan bir yer. Hasankeyf’in bu güne kadar orada yaşamış onlarca kavmin ortak mirası olmasının sebebi ise doğal yollardan oluşan yerler ve insanelinden çıkan eserlerin birbirleriyle olan eşsiz uyumu… Çünkü bu şehre gelen her medeniyet, bir öncekinin eserini yıkmadan üzerine ekleyerek insanlığa miras beslemiş.

1260’DA KÜLE DÖNMÜŞTÜ

Müslümanlar Hasankeyf’i Hz. Ömer döneminde M. 638 yılında ele geçirdiler. Sonrasında ise Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler, Mervaniler, Artuklular, Eyyubiler ve Osmanlılar bölge medeniyetine katkı sağladı. M.S. 1101 yılında Artuklular’a başkentlik yapan Hasankeyf, ticari açıdan da Ortaçağ’ın en önemli şehirlerinden biri oldu. 1260’ta Moğol istilasıyla küle dönen şehri Eyyubiler 14. yüzyılın başlarından itibaren yeniden inşa etmeye başladılar. Hasankeyf’te kime ait olduğu bilinmeyen tarihi kaya mezarlar, kaya evler, Ortaçağ’a ait 3 üniversitenin kalıntıları, kiliseler, gizli geçitler, kale ve kentin genelinin su ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan suyolları, yörede yakın zamana kadar tüm bölge buğdayının öğütüldüğü 30’u aşkın kayaya oyulmuş değirmen, eyvanlar ve kaleden Dicle’ye inmek için kullanılan ve kayaların yontulmasıyla oluşturulmuş 200 basamaklı merdiven bulunuyor.

İLK İSLAMİ ESERLER BURADA

Hasankeyf, hem Hristiyanlık hem de İslamiyet açısından önemli bir merkez. Camiler İslami dönemde Yukarı Mezopotamya’da inşa edilen ilk İslami eser olma özelliğini taşıyor. 2 bin yıllık geçmişi olan eserlerin dünyada benzer örnekleri ise yok. Bilimsel kaynaklara göre ilk aletli tarımın yapıldığı yer olan Dicle kenarında bulunan ve aynı zamanda baraj sularıyla kaplanacak olan alanda gizli olan 100’e yakın höyük, Kalkolitik Çağ’a, Tunç Çağı’na ve en önemlisi Neolitik Çağ’a ait birçok bulguya ulaşılabilmesi açısından önemli.

160 m²’lik modern konutlar yapıldı

Yeşil alan miktarının arttığı yerleşim yerinde kaymakamlık, ilçe emniyet müdürlüğü, Batman Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu, Hasankeyf Devlet Hastanesi’nin de arasında yer aldığı çok sayıda kamu binası hizmete açıldı. 98 işyerinden oluşan Ticaret Merkezi ile 710 konut yapıldı. 160 m²’lik yeni konutlar, çevre düzenlenmesinin ardından Hasankeyflilere teslim edilecek.

2018’İN SONUNA KADAR TAŞINMASI PLANLANAN YAPILAR

Er-Rızk Camii

Eyyubi meliki Ebu’l Mefâhir Süleyman tarafından 1409 yılında yaptırıldı. Günümüze ulaşabilen taç kapı ve minare, yapının anıtsal öğeleridir. Silindirik gövdeli minare, renkli taşlar ve kakma tekniğiyle düzenlenmiş ince geometrik örgülerle donatılmış.

Süleyman Han Camii

Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde Hz. Davut zamanında yapıldığını rivayet ettiği ve 95 yıl aradan sonra restore edilerek yeniden ibadete açılan cami, Osmanlı’nın yöreye hâkimiyetinin bir sembolü olarak 1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından yenilendi.

İmam Abdullah Türbesi

Batman karayolu başlangıcında, tepelik bir alan üzerinde yer alan türbe, Hz. Muhammed’in soyundan geldiğine inanılan ve yöre halkı tarafından büyük saygı gösterilen İmam Abdullah’a ait türbe ve türbenin etrafında zamanla gelişen bir külliye konumundadır.

Koç Camii

Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Uzmanların görüşleri doğrultusunda eserin 13.yüzyıla ait olduğu düşünülüyor. Camide İran geleneğinin kubbe-eyvan ikilisini bir araya getiren sentez de görülmektedir. 

Eyyubi (Kızlar) Camii

Eyyübiler döneminde yapıldığı tahmin edilen camii Koç Camii’nin doğusunda yer alıyor. Dört köşesinde birer anıt mezar olduğundan yapının bir anıt mezar olduğu bilinmektedir. Sadece kuzeydoğu köşesindeki mezar günümüze ulaşmıştır.

Artuklu Hamamı da yeni yerine getirildi

Taşınabilir eserler DSİ’nin projeleri kapsamında yeni yerlerine taşınırken, yerinde korunmasına karar verilen eserler için güçlendirme çalışması devam ediyor. 540 yıllık olması itibarıyla dünya ölçeğinde bütüncül olarak taşınan en eski tarihi yapı sayılan Zeynel Bey Türbesi 12 Mayıs 2017’de yeni yerine başarıyla nakledildi. Bin 500 ton ağırlığındaki Artuklu Hamamı da 6 Ağustos’ta 3 kilometre uzaklıkta Arkeopark’taki yeni yerine nakledildi. 12. yüzyılın ortalarında, Artuklular döneminde inşa edilen eserin taşıma işlemini Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) gerçekleştirdi. Bin 500 ton ağırlığındaki hamam, 256 tekerlekli “SPMT” adı verilen özel bir araçla taşındı. Yılsonuna kadar İmam Abdullah Türbesi, Er-Rızk Camisi minaresi, Orta Kapı, Süleyman Han Camisi, Kızlar ve Koç camileri de taşınacak. 

KÜLLİYE YIKINTILARINDAN İNŞA EDİLECEK

Zeynel Bey Türbesi’nin yanına, eski yerinde yıkıntıları kalan külliye yeniden inşa edilecek. 2004-2005 yıllarındaki arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan, Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerine ait medrese, imaret, han ve hamam gibi yapılardan oluşan külliyenin yüklenici firma tarafından aslına uygun inşa edilmesi için çalışmalar hızla sürüyor.

UĞRAYIP GEÇİLMEYECEK KONAKLANILACAK

3 bin 500 nüfusa sahip Hasankeyf’in tarihi ve kültürel varlıkları, 3 kilometre uzaklıktaki yeni yerleşim alanına taşınmaya başlandı. Çalışmaların sonunda ise Hasankeyf’in uğranılan değil, konaklanılan ilçe haline gelmesi hedefleniyor. Eski Hasankeyf’in yerleşim alanı 500 dekar iken yeni yerleşim yeri 3 bin dekar alana inşa edildi. 

3 KATLI MÜZE YAPILDI

Kültür Parkı olarak ayrılan bölgede 2 bin 500 metrekare kapalı, 5 bin metrekare açık alana sahip Türkiye’nin en modern müzelerinden 3 katlı Hasankeyf Müzesi ile 500 kişi kapasiteli amfi tiyatro inşa edildi. Müzede, Hasankeyf’in geçmişine ışık tutan eserler sergilenecek.

YENİ HASANKEYF’E SU ALTINDAN YÜRÜNECEK

Hasankeyf’te su altında kalacak tarihi eserlerin sudan zarar görmemesi için 180 milyon lira maliyetle güçlendirme çalışması yapıldı. Dicle Kalkınma Ajansı (DİKA) da yeni Hasankeyf’ten eski Hasankeyf’e su altında ‘tüp geçit’ ile ulaşımı sağlamak için proje hazırladı. İlçeye gelecek turistler, tüp geçitle eski Hasankeyf’ten yeni Hasankeyf’e kadar su altından yürüyecek. Ziyaretçiler böylece tarihi Roma Köprüsü ve mağaraları su altında görme imkânına kavuşacak.

MAĞARALAR BUTİK OTEL OLACAK

Ekolojik Köy Projesi ile mağaralar butik otele dönüştürülecek, restoranlarda ise, bu köyde yetiştirilen ürünler pazarlanacak. Şaab Vadisi’nin girişine antik liman yapılacak. Buranın tamamlanmasıyla turistler, yeni Hasankeyf’ten teknelerle limana ulaşarak, açık hava müzesi olan Hasankeyf Kalesi’ni, Küçük Saray’ı gezebilecek ve dev kanyonlarda doğa yürüyüşleri yapabilecek.

YAMAÇ ASANSÖRÜYLE MANZARA ŞÖLENİ

Tarihi eserlerin sergileneceği Kültür Parkı’na ‘Raylı Yamaç Asansörü’ inşa edildi. 2000 yılından bu yana yapılan kurtarma kazılarında binlerce eser gün yüzüne çıkarıldı. Ilısu Baraj Gölü’nden etkilenen köylerde yaşayanlar için alternatif gelir kapıları da oluşturuluyor. Daha önce tarım veya hayvancılık yapan köy sakinleri artık devlet desteğiyle kültür balıkçılığı da yaparak gelir elde edecek. Ilısu Barajı 4 bin kişiye de istihdam sağlayacak.