DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com
Pandeminin başından beri birçok kişi hissettiklerini, geçirdiği aşamaları sosyal medya üzerinden, kişisel hesaplarından paylaşıyor. Hatta bazı sosyal medya hesapları bu dönemi fırsata çevirerek takipçi sayılarını artıracak yeni stratejiler geliştirdi. Belki bu dönemin pozitif olan bir yanı, gerçek uzmanların sesini de sosyal medyada duyar olduk. Çünkü insanlar güvenecekleri kaynaklar aradı. Dünya artık kocaman bir köy haline geldiğinden on bin kilometre ötede ABD’de çalışan benim gibi birçok Türk hekimin sosyal medya hesapları daha işler hale gelip, referans kabul edilmeye başlandı. Gazeteci ve televizyoncu dostlarımız bizleri Skype bağlantısı ile programlarına davet etti, konu ile ilgili gelişmeleri olayların merkezinden dinlediler. Sosyal medyanın çok büyük bir laboratuvar ortamı olduğunu, buradaki bilgileri kullanarak birçok veri elde edilebileceğini en başından beri her fırsatta yazılarımda ve katıldığım programlarda belirtiyorum. Ve bilimin birçok alanında olduğu gibi bu durum insanlığa faydalı ya da kötü amaçlarla kullanılabilir. Güney Karolina Üniversitesi Yapay Zeka Enstitüsünün yaptığı bir araştırmada Mart 2020’nin ortalarından itibaren internet ortamı üzerindeki tüm paylaşımlar tarandı. Twitter üzerinden 700 milyon tivit, Covid-19 ile ilgili 700 bin makale gözden geçirildi. Bunların hepsi yapay zeka tarafından yapıldı. Artık yapay zeka sayesinde veri analizi çok kolay hale geldi. Belirlenen bazı anahtar kelimeler ve cümleler ile pandeminin toplum psikolojisi üzerindeki etkileri araştırıldı. Araştırmanın asıl amacı pandeminin neden olduğu ya da tetiklediği depresyon, anksiyete ve madde bağımlılığı gibi sorunların yaygınlığı, bu sorunlarla insanların nasıl başa çıkmaya çalıştığını anlamaktı. Yapılan ilk analizlerde artan hasta ve ölüm sayısının, okul ve iş yerlerinin kapanmasının psikolojik problemlerin ortaya çıkmasında önemli tetikleyiciler olduğu saptandı. Ayrıca yaş gruplarına ve yaşanılan bölgeye göre veriler farklılık gösteriyordu. Çalışan genç kesim ilk başlarda belirgin negatif reaksiyon göstermelerine rağmen zamanla duruma alışırken, ergenlerde durum biraz daha farklıydı. Ergenler erişkinler gibi belirgin depresyon, anksiyete belirtileri göstermek yerine madde kullanımına daha çok eğilim gösteriyorlardı. Tabi burada ergenlerin tamamen evde kalmalarının erişkinlerden daha farklı özellikleri de var. Erişkinler için arkadaşlıklar daha farklı anlam ifade eder. Oturmuş arkadaşlıkları mevcuttur ve ilişkilerini bir şekilde devam ettirebilirler ve bu onların tek hayata tutunduğu alan değildir. Fakat ergenlerde durum farklıdır. Henüz yeni arkadaşlıklar kurma döneminde olan ve arkadaşlıklarına erişkinlere göre daha fazla anlam yükleyen ergenler için izole kalmak çok daha zordur. Pandemi döneminde ergenlerin madde kullanımı üzerine daha fazla paylaşım yapmaları endişe verici bir durum. Bu araştırma ABD’de yapıldığı için daha farklı yorumlanabilir ama Türkiye’de de ergenlerde madde kullanımı maalesef ki mevcut. Ayrıca bu araştırmada pandemi döneminde ev içi şiddetin daha da arttığı, bu konuda yardıma ulaşmada da büyük güçler yaşandığına dair veriler elde edildi. Nitekim bunun örneklerini haberlerde her gün görüyoruz. Hem ekonomik sıkıntılar hem de ailenin birçok ferdinin evde daha fazla zaman geçirmesi, zaten şiddete eğilimi olan patolojik kişiliklerin bu davranışının aşikar hale gelmesine neden oldu. Özet olarak sosyal medya paylaşımlarından yapılan analizler, pandeminin birçok kişinin psikolojisini negatif etkilediğini destekler nitelikte.