Sokakları açıkhava müzesine dönüştüren sihirli ressam

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Türkiye, duvarlara çizdiği rengârenk resimlerle Mersin’in Toroslar İlçesi’ni adeta açıkhava müzesine dönüştüren ressamı konuşuyor. Adı Nazife Bilgin Hazar. Picasso’dan Frida Kahlo’ya kadar pek çok ünlü ressamın eseri onun sihirli fırçasıyla binaların duvarlarını süslüyor. Biz de bu sihirli fırçanın sahibini merak ettik ve onu yakından tanımak istedik. İşte size 53 yaşında güzel sanatlar fakültesinden mezun olan Nazife Hanım’ın ilham veren hikâyesi…  

ÖNCE ÇOCUKLARIMI BÜYÜTTÜM

55 yaşındayım. 31 yıllık evliyim ve iki çocuğum var. Çocuklarım sekizinci sınıfa gelene kadar bütün dersleriyle ilgilendim. Okuldan geldiklerinde kapıyı ben açtım, her zaman yemeklerini hazır ettim. Gezmelerimi bile çocuklarıma göre ayarladım. Eşim serbest meslek sahibi olduğu için her şeylerine ben koştum. Resim yapmayı sevdiğim için boş vakitlerimde resim yapardım. Çocuklarım liseye başlayınca üniversiteye girmeye karar verdim. Güzel sanatlar fakültesine girmeyi istiyordum. 

DERSHANEYE YAZILDIM

Dershaneye yazılmam gerekiyordu. Gidip görüştüm. Çünkü belki öğrenciler yaşımdan rahatsız olabilirdi, ben uyum sağlayamayabilirdim. Bir derse girmek için rica ettim. Geometri dersiydi. En arka sıraya geçip oturdum. Kimseyi rahatsız etmeden dersi dinleyecektim. Hoca iki soru sordu, sınıftan çıt çıkmıyor. O iki soruyu da ben bildim. İşte o zaman dershaneye yazılmaya karar verdim. Haftada bir sınav yapılıyordu ve ben o sınavlarda en yüksek notu alıyor, sınıfın birincisi oluyordum. Yeri geliyor öğrencilere geometri öğretiyordum.

EN YÜKSEK NOTU BEN ALIYORDUM

Dershane bittikten sonra çizim kurslarına gittim. Orada da başarılıydım. Sınav zamanı geldi çattı, onu da geçtim. İlk tercihim resimdi ama tekstil bölümüne girdim. Çok sevdim o bölümü. Hocalarım da benden çok memnundu. Fakültede de hep en yüksek puanı ben alıyordum. 4’lük sistemde 3.88 puanla başladım ve en son 4’e kadar çıktım. Okulda namım aldı yürüdü. Düşünsenize 48 yaşında bir öğrenci, sınıfın çalışkanı, en ön sırada oturuyor. Hatta bir gün desen hocamız öğrencilere, “Utanın tekstilde bir öğrenci var, hem çocuk sahibi hem okuyor. Gidin de yaptığı çalışmalara bakın” demiş. Gençlere notlarımı verirdim. Bazı sınavlarda “Arkana oturalım da kopya çekelim” derlerdi. Bir hocamız sınav yapacağı zaman beni herkesten ayırır kendi masasına oturmamı isterdi kopya vermeyeyim diye. Çünkü en yüksek puanı hep ben alırdım. Bir gün desen hocamız, “Sen resim konusunda çok başarılısın, istersen seni resim bölümüne alalım” dedi ve resim bölümünden 100’lük sistemde 98.59 puanla mezun oldum. 

HAYALİM DUVAR RESMİYDİ

Benim en büyük hayalim duvar resmi yapmaktı. Otobüsle yolculuk yaparken evlerin duvarlarına bakıp “Koca koca duvarlara ne güzel resimler yapılır” deyip hayale dalardım. Çünkü duvar resmi daha geniş kitlelere ulaşıyor. İnsanların yolu her gün bir galeriden ya da bir müzeden geçmez ama bir sokaktan geçer. Kocaman duvarlara yaptığınız resimler yüzlerce kişinin dikkatini çeker. Bir gün hocamız hayvan barınağının duvarını boyamamızı istedi, not verecekti. İlk kez duvar boyası yapmış oldum. Yağmur çamur demeden her gün gittim ve bir tablo yaptım. Yine en yüksek puanı ben almıştım. Daha sonra da sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. Kadın sığınma evini, çocuk cezaevinin duvarlarını boyadım. 

PICASSO’DAN VAN GOGH’A

Yaptıklarım Toroslar Belediye Başkanı Hamit Bey’in dikkatini çekmiş. 30 yıllık sıvaları dökülmüş binaları nasıl güzelleştirebiliriz diye sorunca, “Tamam” dedim, “Benim de tam istediğim proje.” Gerçekten binaların görüntüsü çok kötüydü. Binaların önceki halini görmenizi isterdim, berbattı. Pencerelerin biri sağa açılmış, biri sola, hiçbirinde eşitlik yok. Su boruları klimanın hortumu, lavabo boruları dış cepheden geçiyordu. Yerli yabancı iz bırakmış sanatçıların eserlerini resmedelim diye karar verdik. Böylece halkın televizyonda ya da dergilerde gördükleri duvarlarımızda yer alacaktı Çünkü amaçlarımdan biri halkı sanatla tanıştırmak ve bütünleştirmekti. Ayrıca insanlar arasında sevgi köprüsü kurmak...  Sonra çalışmalara başladım. Picasso, Van Gogh, Frida Kahlo gibi sanatçıların eserlerini resmettim. 

HİÇ MOLA VERMEDİM

Sabah 08.00’de çalışmaya başlıyor, 17.00’de de bitiriyordum. Öğle molasında bile yemeğe gitmiyor evden getirdiğim meyveleri yiyordum. Hiç mola vermediğim için bir hafta on gün bir sürede binanın boyaması bitiyordu. Çalışmalara temmuz ayında başladım. Mersin’in sıcağı bir başka olur. Nem de çok fazladır. Sadece bir kere kafamı soğuk suyla yıkamak için mola vermiştim. Tabii bunun bir de bunun yağmuru çamuru olacak ama resimler zarar görmeyecek. Çünkü kullandığımız boyalar çok kaliteli ve su bazlı. Ayrıca hem astar hem de vernik çekiyorum. 

AİLEM GURUR DUYUYOR

Halkın ilgisi muhteşem. Bir gün bir bey yanıma geldi “Hakkınızı helal edin. Sizi Alman zannettim, öyle dediler çünkü. Ben de  el alemin Almanı çalışıyor da hiç mi bizim Türklerden bunları yapan yok dedim” dedi. Herkes gelip “Bizim duvara da resim yapın” diyor.  Eşim ve çocuklarım da o kadar memnun ki. Benimle gurur duyuyorlar. Çocuklar, “Aslan annemiz” diyorlar. 

İNCİ KÜPELİ KIZ’A DİKKATLİ BAKINCA…

Küçükken hep kırmızı panjurlu evimin olmasın isterdim. Şimdi binanın ön tarafına resim yapıyorum, yan tarafa da panjurlar... Mesela hiç penceresi olmayan yerlere de panjur yapıp üzerine de işlediğim dantel perdemin resmini çizeceğim. Her bina için buraya acaba nasıl bir resim uygun olur diye bakıyorum. Bire bir aynısını yapmıyorum, yorum katıyorum. Çünkü öyle bir boyamanız lazım ki o kötü görüntüler kaybolsun. Mesela İnci küpeli Kız, dikkatli bakılınca resmin bir yerinde pencere olduğunu görüyorsunuz. Ama resmin bütünlüğünü bozmadan yapıyorum. Bir de resimleri seçerken vereceği mesaja da dikkat ediyorum.

RESİM DE YAPARIM İÇLİ KÖFTE DE…

Okumanın yaşı yok. Özellikle kadınlar hayatlarında neyi gerçekleştirmek istiyorlarsa ona bir adım atsınlar. Belki bir engelle karşılaşabilirler ama ikinci üçüncü adımı atmaktan çekinmesinler, devam etsinler. Ben ilk önce çocuklarım dedim sonra da hayallerimi gerçekleştirdim. Şimdi o kadar mutluyum ki. Kadınların başaramayacağı hiçbir şey yok. Bunun yolu da çalışmak, çalışmak ve çalışmak… Hem resim yapıyorum hem de ev işlerine vakit ayırıyorum. Pazar günleri içli köftemi de yaparım, dolmamı da sararım. 

MERSİN SOKAKLARI AÇIKHAVA MÜZESİ GİBİ…

Hamit Tuna  Toroslar Belediye Başkanı:

Bu projeye ana cadde ve bulvar üzerinde var olan binaların düzenleme çalışması olarak başladık. Nazife Hanım tanıdığımız biriydi ve biz projeye başladığımızda o daha öğrenciydi. Daha sonra birlikte çalışmaya karar verdik. Nazife Hanım sayesinde bölgemiz açıkhava sergisine dönüştü. Yaptıkları bölgeye çok anlam kattı. İlgi çeken bir yer oldu. Uluslararası basında da yer aldık ve bundan gurur duyuyoruz. Vatandaş sadece boyayı alıyor, personel ve işçilik de bizden. 14 yıldır bu çalışmayı devam ettiriyoruz. Şimdi de çatıdan aydınlatma yapacağız. Böylece duvarlar geceleri de aydınlanacak.