Sınırsız olan dijital sanat değil; sanatçının hayal gücü

Dijital sanat üreticisi Hakan ve Süleyman Yılmaz kardeşler ile dijital sanatın formu ve üretim pratikleri hakkında konuştuk. Hakan Yılmaz, ''Bir sanat tarihçisi ve dijital sanatçı olarak geçmişteki sanatı araştırmak ve bulduklarımı yeni nesil sanat izleyicisine anlatmak temel vazifem.'' derken Süleyman Yılmaz ise ''Teknolojinin ve dijital dünyanın belirli sınırları var ama sınırsız olan; bu teknolojilere hâkim sanatçıların hayal güçleri.'' şeklinde konuşuyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Dijital sanat, her ne kadar son yıllarda daha çok konuşuluyor olsa da aslında hem ülkemizde hem de dünyada bu işi yıllardır yapan üreticileri var. O üreticilerden ikisi de Süleyman ve Hakan Yılmaz kardeşler. Üstelik bu işi sadece fiziki ya da dijital teknolojiler formatında değil, sahip oldukları bilgi birikimi ve donanım sayesinde işlerinin altını doldurarak ve sanat tarihinden beslenerek yapıyorlar. Peki, nasıl yapıyorlar bunu? İçeriklerini ne oluşturuyor? Dijital sanatın üslubunu, formunu ve kendi üretimlerini nasıl tanımlıyor ve adlandırıyorlar? Son olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen sergide Evimin Yolları adlı işlerini gördüğümüz, şimdilerde ise Birleşmiş Milletler binasında sergileyecekleri yeni koleksiyonlarına hazırlanan sanatçılarla stüdyolarında bir araya geldik ve dijital sanat kavramını enine boyuna konuştuk, buyurun sohbetimize...

Sanatınızı ve sizdeki karşılığını nasıl tanımlıyorsunuz?

Hakan Yılmaz: Bizler, çoğunlukla dijital alanda üretimler yapan sanatçılarız. Dijital olan hemen her şey bizim sanatımızın hammaddesi olabiliyor. Biz iki kardeş, doğa ve iklim konusunda oldukça hassas insanlar olduğumuz için çoğunlukla iklim-doğa ilişkisi üzerine eserler veriyoruz. İklim ve doğa hakkındaki çarpıcı bilimsel verileri, sanatla tercüme etmeye çalışıyoruz.

Süleyman Yılmaz: Görsel, işitsel ve deneyimsel işler üretiyoruz. Tüm işlerimizde dijital dünyanın bize sunduğu, yenilikleri ve teknolojileri kullanıyoruz. Her insan kendini en iyi bildiği dil ile ifade etmek ister, bizim de en iyi bildiğimiz dil, dijital olduğu için kendimizi dijital araç gereçler, yazılımlar ve ekipmanlarla ifade ediyoruz.

SANATIMIZI, ÇAĞDAŞ SANAT OKUMASI İLE SINIFLANDIRAMAYIZ

Bu alana nasıl ve ne zaman yöneldiniz? Bu yönelme esnasında sanatınızı adlandırma veya kategorize etme noktasında soru işaretleriniz olmuş muydu?

Hakan: 14 yaşında babamızın bize Amiga isimli ilkel bilgisayarı alması ile başladı aslında serüven. İkiz kardeşim Süleyman ile oyun oynamaya çalışıyorduk. Aletin içinde bir oyun olmadığını fark edince, iş başa düştü ve kalınca bir kitaptan kodları ekrana yazarak başlamış bulunduk. Yaklaşık 20 yıl boyunca bu oyunu tatlı bir 'rekaberlik (rekabet ve birliktelik)' içinde sürdürüyoruz. Bu sürede birçok farklı disiplin ve kategoride üretimler yaptık. Bizler Abidin Dino'nun bahsettiği 'Disiplinler üstü' sanatçılarız. Sanatımızı, hiçbir çağdaş sanat okuması ile sınıflandıramayız. Biz dijital sanatın sanatta yeni bir dönem olduğuna inanan yeni avangartlarız. Sanatta sessizce bir devrim yapıyor olduğumuzu en başından beri biliyordum; bundan bir an bile şüphe etmedim.

Süleyman: Dijital sanatlar, 70'lerde dünya sahnesinde görülmeye başlamış olsa da Türkiye'de sergi salonlarında karşılaşmamız 2000'li yılların başına denk geliyor. Bunlardan en kapsamlısı ve ilklerinden olan 'Haritasız' sergisi benim için çok ilham verici olmuştu. Hakan'ın bahsettiği gibi 14 yaşından beri yaptığım, ürettiğim, oynadığım şeylerin sanat olabileceği fikri en net olarak orada oturmuştu kafamda. Sanatımızı kategorize etmek gibi bir kaygım hiçbir zaman olmadı. Ürettiğimiz eserlere dijital sanat denmesi bile bana garip ve yersiz geliyor. Bizler dijital araç gereçleri kullanan sanatçılarız. Kendime dijital sanatçı değil, sadece sanatçı demeyi tercih ediyorum.

Peki, birlikte çalışmaya ne zaman ve nasıl başladınız?

Süleyman: Biz tek yumurta ikizi olarak dünyaya geldik, beraber oynadık, beraber okula gittik, birlikte çalışmamız bir karar değil, kadersel bir durumdu. Hep bir oyun arkadaşım vardı. Başta bizim için bu sadece bir oyundu. Beraber oynadığımız bir oyun. Ben İstanbul Bilgi Üniversitesi, Görsel İletişim Tasarımı Bölümü'nde okumaya başlayınca aramızdaki bilgi aktarım hızı artmıştı. Profesyonel hayatta ise birbirimizin hem en büyük destekçisi hem de en acımasız eleştirmeni olduğumuz bir gerçek. Birbirimizden beslenmekten daha çok; birbirimizin mentörlüğünü ve yol göstericiliğini yaptık. Bu bitmeyecek bir ilham kaynağı.

DİJİTAL SANATIN DEĞİL; SANATÇILARIN ÜSLUBU VAR

Dijital sanatın üslubunu, formatını ve geleceğini nasıl görüyorsunuz? Diğer sanat alanlarından daha sınırsız bir zeminde konumlandığı düşüncesine katılıyor musunuz? Yani onlardan daha çağdaş ve daha avantajlı olduğu fikrine...

Süleyman: Bugün, içinde dijital olmayan herhangi bir iş yapış biçimi olduğuna pek inanmıyorum. Muhasebeciler, mimarlar, avukatlar herkes bir veya birçok biçimde dijital araç gereçleri kullanıyor. Tamamen eli ile çalışan insanlar bile en basitinden cep telefonlarını işleri için türlü amaçlarla kullanıyorlar. Tüm iş yapış biçimleri dijital teknolojiler ile harmanlanmışken, sanat gibi bir konu neden dijitalden etkilenmesin? Tabi ki diğer her şey gibi sanat üretim biçimleri de bu gelişmelerden nasibini alıyor. Bana sorarsanız dijital sanatın bir üslubu yok, sanatçıların üslubu var. Yine aynı şekilde teknolojinin ve dijital dünyanın da belirli sınırları var. Sınırsız olan; bu teknolojilere hâkim sanatçıların hayal güçleri. Dijital sanatı diğer sanatlardan ayıran şey, artık ayrılmaz bir parçamız olan teknolojiyi, zanaatın temeline koyuyor oluşu. Dolayısıyla gelecekte teknoloji ne kadar hayatımızda olacak ise dijital sanatta da bir o kadar hayatımızda olacak. Dünyanın en büyük 10 şirketinin 8'inin teknoloji şirketi olduğu bir dünyada dijital sanatın geleceği ile ilgili kaygılanmamıza gerek yok.

ÜRETİMLERİMDE SANAT TARİHİNDEN BİR BAĞLAM ARIYORUM

Daha çok nelerden besleniyorsunuz sanatınızda?

Hakan: Eser üretimleri öncesinde araştırmalarımı sanat tarihi üzerine yapıyorum. Üzerine çalıştığım konu neyse, onunla sanat tarihi arasında bir bağlam arıyorum. Bir sanatçı olarak geçmişteki ustalara pek sık dönüp bakarım.

Süleyman: Beni en çok besleyen şey genelde farklı disiplinlerin kesişim kümeleri oluyor. Hobilerime sıkı sıkıya bağlıyım ve beni çok besliyorlar diyebilirim. Birçok konuda 'amatör' olmak zihnimi açık tutmama yardımcı oluyor. Planlı bir amatörlük diyebilirim buna. Eğer bir konuda her istediğimi yapabilecek bir noktaya geldiysem hemen kendimi bilmediğim sulara atıp, algılarımı tekrar açmaya çalışıyorum. Genelde fikirlerim amatör olduğum alanlardan çıkıyor. Sonra o fikirleri profesyonel olduğum alanlarda üretiyorum.

KİTABİ SANATLARA FONKSİYON KAZANDIRMAYA ÇALIŞIYORUM

Dijital sanatın geleneksel sanatlarla diyaloğu nedir size göre?

Hakan: Bireysel çalışmalarımı incelediğinizde, kaybolmakta olan kıymetli konuları, dijital sanat ile korumaya, arşivlemeye çalıştığımı hemen fark edeceksiniz. Bir sanat tarihçisi ve dijital sanatçı olarak; geçmişteki sanatı araştırmak ve bulduklarımı yeni nesil sanat izleyicisine anlatmak benim temel vazifem. Minyatür, ebru, hat ve çini gibi geleneksel sanatları, yapay zekâ gibi yüksek teknolojiler kullanarak üretmeyi deniyorum. Minyatür, ebru ve hat gibi kitabi sanatlara yeni bir fonksiyon kazandırmaya çalışıyorum; zira artık minyatür ile kitap veya ebru ile kitap kapağı yapan pek kimse kalmadı. Bu kadim sanatlarla hikâye anlatılabileceğine inanıyorum, bunun bir yolunu arıyorum.

Ses, kodlar, görüntü ve daha birçok elementin birleşimiyle ürettiğiniz çalışmalarınızda arayışınız tam olarak nedir?

Süleyman: Nasıl ki bir heykeltıraşın ham maddesi mermer veya kil olabiliyorsa dijital dünyada da sanatçılar kendine bir hammadde seçebiliyorlar. Benim kendime seçtiğim ham madde "veri". Bir veriyi, bir görüntüye dönüştürebilirim veya aynı veriyi sese dönüştürebilirim veya ışığa, harekete, üç boyutlu bir forma. Bu büyülü bir hammadde. Veriyi görmek, duymak ve dokunmaktan öte o veriyi deneyimleyebilmeyi hayal ediyorum. Bugüne kadar 'excel sheet'lerde gördüğümüz o sayfalarca veriyi, sanat aracılığı ile tercüme edip bir deneyime dönüştürmek istiyorum.

Dijital veya teknoloji sanatları özellikle son yıllarda Türkiye'de çok daha değer kazanır veya üzerine konuşulur oldu. Ama siz zaten yıllardır bu alanda üretimdesiniz. Bu ilginin artmaya başladığını fark ettiğiniz noktada ne düşündünüz?

Hakan: 2019 Öncesine kadar üvey evlat muamelesi gören dijital sanat alanı, NFT sonrası hiç görülmemiş bir hareketlilik kazandı. Bu alanda yapılan eserlerden ziyade, alana yapılan yatırımlar hemen herkesin ilgisini çekti. 2019 yılının lafı NFT oldu benim için. Hayatımın en eğlenceli günleriydi diyebilirim. Sanat yapmak için harika bir dönemde yaşadığımı düşünüyorum.

Süleyman: Hakan'ın söylediği gibi 2019 başlarında NFT'ler birçok sanat yatırımcısının ve basının radarına girdi. Dolayısıyla dijital sanat görünür oldu. Bütün dünya bizim küçük köyümüze gelmiş gibi hissetmiştim. Biz zaten oradaydık, sonra basın ve yatırım geldi. Çok mutluluk verici bir deneyim tabi ki, uğraştığınız işlere kıymet verilmesi, yolunu arayan sanatçılar için müthiş bir motivasyon kaynağı ve yol gösterici.

HAYALİMİZ SONSUZ MERAKIMIZI GİDERMEK

Sanatınız ve üretim pratiğiniz hayatı algılayışınızı ve dünyaya bakışınızı etkiliyor veya şekillendiriyor mu?

Hakan: Bence sanatçılık bir davranış biçimi. Giyinirken, kahvemi yaparken, çiçekleri sularken, duvara bir çivi çakarken, bozulan eşyalarımı onarırken, çöpleri dökerken her zaman bu haleti ruhiye içinde kalmaya özen gösteriyorum. Çiçeklere su verirken bile içimdeki sanatçıyı beslemeye gayret ediyorum. İncelmeye, zarifleşmeye olan ilgim hiç eksilmiyor.

Süleyman: Doğrusu sanatçılık, istediğimde düğmesine basıp açtığım, istemediğimde kapatabildiğim bir şey değil. Varoluşunuzun bir parçası, düşünme biçiminize, görme biçiminize sirayet eden bir şey. Hakan'ın söylediği gibi tüm işlerinizde o yaklaşımın bir etkisini görebiliyorsunuz. Bu bazen çok güzel bazen ise yorucu bir deneyim olabiliyor. Her şeyde, her cümlede, her sokakta bu estetik hazzı aramaya başlıyorsunuz. Bu yorucu ve yıpratıcı olabiliyor. Ama bu olmadan bir varoluş düşünemiyorum.

Bundan sonrası için planınız nedir?

Hakan: Planım en başından beri aynıydı aslında; sanat dünyasında sessiz sakin, zarafet içinde bir devrim yapmak. Sonsuz üst layer olduğuna inanıyorum ve keşfetmek için gereken merak ile azime sahibim. Ustalık eserlerimiz diyebileceğimiz yeni bir koleksiyon hazırlığındayız. İlk kez mart ayında Amerika'da, Birleşmiş Milletler binasında sergileyeceğimiz bir koleksiyon üzerinde canla başla çalışmaktayız. Umarım o sergi sonrasında yeniden sohbet etme şansı buluruz.

Süleyman: Aslında bundan öncede plan aynıydı, sonsuz merakımızı gidermek, yeni şeyler denemek bu denemeler sonucunda çıkan kayda değer fikirleri sizlerle paylaşmak, ilham verebilmek.