Şimdi moda her şey dahil çadır kamplar

İstanbul'dan fazla uzaklaşmadan bir, iki gün doğa tatili yapmak istiyorsunuz. Ama kamp kurmak gözünüzde büyüyor. Hele çocuklarla zor iş diyorsanız artık bunun da çözümü var. Her şey dahil doğa kamplarında izcilik bilmeseniz de keyifli bir hafta sonu tatili geçirebiliyorsunuz.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

"Artık insanlar tabiri caizse işten çıkıp kendilerini doğaya atıyor. İnsanlar pandemiden önce otel konaklamalı tatil planları yaparken pandemiyle birlikte alternatif tatil seçenekleri üzerinde yoğunlaştılar" diyen Mehmet Taşdemir, öğrencilik yıllarında edindiği izcilik tecrübesini Pusula Outdoor ile doğaseverlerle de paylaşıyor. Taşdemir, başta Bolu, Yedigöller, Abant, Aladağlar olmak üzere Düzce Melen çayı, Güzeldere şelalesi, Bursa-Uludağ, Karabük-Şeker Kanyonu, Sakarya-Karagöl'e haftasonları doğa kamplar düzenliyor. Bu kamplarda katılımcıların izcilik bilmesine de gerek yok. Çünkü her şey dahil kamplarda doğada ihtiyaç duyacağınız malzemeler ve eğitim de veriliyor. Çantanızı alıp kendinizi doğaya bırakabiliyorsunuz. Mehmet Taşdemir ile yükselen her şey dahil kamp trendini konuştuk.

Önce hikayenizi dinleyerek başlasak... Bu Pusula Outdoor nasıl bir oluşum? Herkes gezmeyi sever ama işin organizasyon boyutu da gezmek kadar eğlenceli mi?

Pusula Outdoor olarak 2017 Eylül ayında Kamp organizasyonları düzenleme amacı ile kurulmuş bir firmayız. Bu güne kadar 7'den 70'e 3 bin 400 kişiye bire bir eğitim vererek kamp hizmeti sunduk. Haftasonu ağırlı kamplar düzenliyoruz. Kamplarımız ulaşım dahil ve hariç yeme-içme, eğitim, rehberlik hizmeti, eğlenceli kamp etkinlikleri, doğa yürüyüşleri ve gece yürüyüşü faaliyetlerini içerisinde barındırıyor. Etkinlikler alt yapı olarak bir disiplin üzerine profesyonel ekipler tarafından gerçekleştirilse de kampda akşam ateş başında hep birlikte söylenen şarkılar ve gündüz oynanan oyunlarla eğlence kısmı da fazlasıyla memnun ediyor katılımcıları. Böylelikle misafirlerimiz tabiata sıcak bir geçiş yaparak dağlara, taşlara, derelere ve ağaçlara daha da gönülden bağlanıyor.

Tabi her şey göründüğü gibi değil. Arka taraf biraz daha stresli ve çoğunlukla koşturmacayla geçiyor organizasyonlar. Ama bu duruma alıştık ve bu bizim rutinimiz. Bizler temelde doğayı ve gezmeyi seven bir ekip olarak her gittiğimiz kampta farklı bir deneyim ve tecrübe elde ediyoruz. Tabiki yoruluyoruz ama asıl güzel ve eğlenceli kısmı şu; kampı benimseyen katılımcılarımızla içten bir bağ kuruyoruz. Onların bize geri dönüşleri inanılmaz bizi mutlu ediyor. Yıllardır bu işi yaptığımızdan dolayı kampa ilk kez gelen kişilerin yaşadığı heyecan bizlere göre çok yüksek oluyor. Dolayısıyla organizasyonumuzun verimli ve keyifli geçmesi için ekip arkadaşlarımızla birlikte büyük bir gayret gösteriyoruz. Tabi işimiz hizmet sektörü olduğu için psikolojik olarak enerjimizi yüksek tutmak zorundayız. Ki bu konuda da doğa bize fazlasıyla yardımcı oluyor.

Siz ne zamandır kamp yapıyorsunuz? Bugüne kadar nerelere gittiniz? Hobinizi işe dönüştürme fikri nasıl ortaya çıktı?

Kamplara 2002 yılında izcilik kamplarıyla başladım. İzcilik kamplarında hem izci hem de izci lideri olarak bulundum. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde izci ocaklarıyla bir haftalık kamplar yapıyorduk. O kadar keyifli geçiyordu ki üç kere gittiğim yere dördüncü kere de gidiyordum. Böylelikle doğa benim için bir yaşam alanı olmaya başladı.

Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde yüksek lisans yaparken, lise arkadaşım ve Pusula Outdoor kurucularından Enes Uğur ki kendisi de izcilik kökenlidir bana gelip "Mehmet sen doğayı, ağacı, bitkiyi, dağı, taşı iyi biliyorsun ben de işletme mezunuyum. Doğa üzerine bir organizasyon şirketi kursak nasıl olur? Doğayla buluşmak isteyen insanlara belirli hizmetlerin olduğu organizasyonlar düzenleyebiliriz" dedi. Tabi ben kamp organizasyonlarının zor olduğunu izcilik kamplarından bildiğim için iki ay düşündüm. Sonunda yüksek lisansımı yakarak Eylül 2017'de ilk kampımızı yaparak bu işe başladık.

Doğa kampları daha çok gençlerin ilgi alanına giriyor gibi bir algı var. Gerçekten öyle mi? Pandemi kamp ve outdoor tatil tercihlerini nasıl etkiledi? Sizin hedef kitlenizde kimler var?

Doğa kampları pandemiden önce genelde vakti olan insanların özellikle üniversite öğrencilerinin daha fazla rağbet gösterdiği bir olguydu. Ancak pandemiyle birlikte 30 yaş üstü kitle ve özellikle aileler çok fazla ilgi gösteriyor. Artık insanlar tabiri caizse işten çıkıp kendilerini doğaya atıyor.

İnsanlar pandemiden önce otel konaklamalı tatil planları yaparken pandemiyle birlikte alternatif tatil seçenekleri üzerinde yoğunlaştılar ve karşılarına otel yerine çadır konaklamalı kamplar ve karavan tatilleri çıktı. Fakat karavanlar yüksek fiyatlı olunca doğaya çıkmak isteyen bu kitle çadır konaklamalı kamp organizasyonlarını araştırmaya başladı.

Biz 7'den 70'e tüm yaş gruplarından doğa severleri kamplarımızda ağırlamak ve kamp bitiminde mutlu ve huzurlu evlerine yolcu etmek istiyoruz. Dolayısıyla iki yaşındaki minik katılımcılarımız da, gençlerimiz de ve ailecek gelen katılımcılarımız da bizler için kıymetli.

Türkiye'de kamp kültürü var mı? Nerelerde kamp kuruyorsunuz? En çok tercih edilen rotalar nereler?

Türkiye'de kamp kültürü 2000'lerle birlikte gelişip 2010'lar ile hızlansa da patlama noktası kesinlikle 2020-2021 yıllarıdır. Bunun nedeni yaşadığımız pandemidir. Bu olayla birlikte kamp kültürü daha da yaygınlaştı. Biz İstanbul menşeili bir firmayız. Kamplarımızda birçok ilden gelen katılımcılarımız oluyor ancak yüzde 80'i İstanbul'dan katılıyor. Dolayısıyla kamplarımız İstanbul çevresindeki doğal güzelliklere yönelik oluyor. Başta Bolu, Yedigöller, Abant, Aladağlar olmak üzere Düzce Melen çayı, Güzeldere şelalesi, Bursa-Uludağ, Karabük-Şeker Kanyonu, Sakarya-Karagöl'e kamplar düzenliyoruz. Ayrıca Kapadokya'ya da yılın belirli zamanlarında kamp düzenliyoruz. En çok tercih edilen rotalar mevsime göre değişiklik gösteriyor. Mesela sonbahar kamplarında Bolu-Yedigöller aşırı ilgi görüyor. Kış kampları için Bolu-Aladağlar, Bursa-Uludağ tercih edilirken baharda Melen çayı rafting kampları, yazları ise genelde Edirne'de deniz ve dalış kampları tercih ediliyor.

İnsanlar büyükşehirlerden vazgeçmiyor ama ciddi anlamda bir doğaya dönüş de var. Bu anlamda turlarınıza katılanlar nasıl tecrübeler yaşıyor?

Sizin de dediği gibi insanlar konfor alanlarını uzun süreli terk etmek istemiyor. Bunun sebebi şehirdeki alışkanlıklarımız. Pandemiyle birlikte tüm yaşama alışkanlıklarımız değişmeye başladı ve insanlar tabiata yöneldi. Bazıları geri dönmemek üzere doğaya gidip yerleşik hayata geçti. Bazıları ise kısa süreli doğaya gidişler için yollar aramaya başladı. Ancak kısa süreli doğaya çıkmak isteyen bireyler sürekli şehirde yaşadığı için doğada iki, üç gün nerede ve nasıl konaklama yapılıyor emin olamıyorlar. Tam bu noktada bizler devreye giriyoruz. İlk kez kamp yapmak isteyen katılımcılarımıza her şey dahil hizmet sunarak doğaya gönül rahatlığıyla çıkmaları adına yardımcı oluyoruz. Kampa gelirken sadece kampta kullanacakları giysileri alıyorlar. Yemek-içme, ulaşım, çadır, mat, uyku tulumu, rehberlik gibi kalemleri atlayarak salt doğa ile baş başa kalıyorlar. Tabi bunu yaparken de güvenebileceği firmalar arıyorlar. Bizler ise A grubu seyahat acentası Tursab üyesi ve markası tescilli bir firma olarak insanların haklarını güvence altına alıyoruz.

Böylelikle daha güvenli, doyurucu, verimli, keyifli ve en önemlisi bilgi birikimi ile donanarak doğaya saygılı bir biçimde evlerine dönüyorlar.

Çadır kurmak, düğüm atmak gibi becerilere sahip olmayanlar da kamplara katılabiliyor mu? Bu anlamda acemi kampçılara destek veriyor musunuz?

Tabi katılabiliyorlar. Kamp hayatına dair hiçbir bilgiye sahip olmayan birçok kişi kamplarımıza katılıp bilgi ve birikim elde etmek istiyor. Biz de başlangıç seviyesinde olan bu gruptaki katılımcılarımıza doğada temel kampçılık eğitimleri vererek onları tek başlarına ya da ailece kamp yapabilir notaya getiriyoruz. İstiyoruzki bizden sonra da kendi kamplarına devam etsinler. Kampımızın sonunda da bu eğitimleri aldığına dair isme özel katılım belgesi düzenliyoruz. Bu yüzden her kamp bizim için yeni bir heyecan ve yeni bir başlangıç. Bu heyecana insanları da ortak etmek istiyoruz.