Serdar Gökalp: Yayıncılık bu kadar basit olmamalı

Radyocu Serdar Gökalp: ''Günümüzde yayıncı olmak çok basit. Yayın yapmak için bir cep telefonu yeter sanılıyor. Peki bilgi, hani birikim, nerede çalışma? Günümüzde teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanan biri olarak yayıncılık kimliğinin bu kadar basit olmaması gerektiğini düşünüyorum. Mikrofon, telefon, bilgisayar alıp evdeki çalışma masamızdan yapabileceğimiz şeyin adı yayıncılık değil.''

Akşam Cumartesi

ALİ DEMİRTAŞ

Yılların radyo emekçisi, kendi tarzını ve tavrını çoktan oturtmuş bir radyocu. İşini layıkıyla ve olması gerektiği gibi yapmaya çalışanlardan biri. Dinleyicisiyle arasında özel bir bağ olan bir yayıncı. Radyocu Serdar Gökalp'ten bahsediyorum. Bir anda parlayıp sönenlerden değil, ilmek ilmek işlediği başarılı kariyerine şimdilerde Alem FM'de devam ediyor Gökalp. Biz de hem bu kariyeri hem de son yıllarda değişime uğrayan yayıncılık hakkında konuşmak üzere kendisiyle bir araya geldik. Buyurun Gökalp'in içten ve samimi yanıtlarına...

RADYO HAYATTIR, CANLIDIR VE AKAR

Dijital dönüşüm radyoculuğu etkiledi mi size göre?

Şu zamana kadar yeni ne çıksa hep "Radyo bitecek" diyenler tabi ki var, bitmezler de. Yeni ne çıksa hep radyoya yorarlar. En baştan alırsak, CD çıktı radyo bitti, müzik platformları çıktı radyo bitti; uygulamalar çıktı radyo bitti dediler hep ama radyoyla kıyaslanan çoğu şey şu anda kullanılmıyor, hatta bazı şeyler hatırlanmıyor bile. Ama radyolar hep yayında. En çok internetle kıyaslanmıştır radyo ama günümüzde belki de radyolar en çok internetten dinleniyordur. İnternet başlarda sadece müzik dinlemek için iyi bir alternatif olarak gözükse de biz çok uzun süre müzik dinlemeyi seven insanlar değiliz, illaki bir içerik istiyoruz, birileri bize bir şeyler anlatsın istiyoruz. Eskiden günümüze kalan bir alışkanlık da bizde mevcut; trafik saatlerinde radyo dinlenir, gerekirse radyodan şarkı istenir selam gönderilir. Bunun aynısı kitle olarak radyolarda geceleri de mevcuttur. Ders çalışan, işte olan, evde olan vb. çoğu kişi radyo dinler çünkü ulaşılabilirliği en kolay şeydir. İnternet gibi değildir, dinlemek için ek çaba gerektirmez ve canlıdır. Birisi radyoda konuşur ve o an orada olan kanlı canlı bir insandır bu, dinleyen bunu bilir ve ona daha samimi gelir. Radyo hayattır, canlıdır ve akar.

Kariyerinize ve bu meslekteki yolculuğunuza baktığınızda nasıl yorumluyorsunuz yaşadığınız tecrübeyi?

İlk başladığım yıllar geliyor aklıma. Teknolojiyi tamamen içinde barındıran bir meslek olduğu için ilk başlarda yayın yaptığımız teknolojik imkânlarla günümüzdeki teknolojik imkânların farkı geliyor gözümün önüne. Eskiden yayında bir şey yaptığınızda iyi veya kötü tepkisini alabilmek için beklemek icap ederdi ama şimdi teknoloji ve sosyal medya sayesinde yaptığınız her şeyin karşılığını saniyesinde alabiliyorsunuz. O an çalan şarkının beğenilip beğenilmediği bile o saniye belli oluyor artık. Ben yolculuğuma başladığımda şu an kullandığımız alet edevatın yanı sıra internet ve sosyal medya kullanımı bu kadar yaygın değildi. Yayıncılığın özellikle internetle beraber evrildiğini başladığım günden bugüne çok net şekilde gördüm. Bu meslek adına bazı şeyler çok iyi oldu ama olumsuz etkilendiği noktalar da yok diyemem.

GÜNÜMÜZDE YAYINCI OLMAK ÇOK BASİT

Radyo ve kültür kelimeleri çok sık birlikte anılıyor. Neden sizce?

Bu söylem aslında çok uzun zamandır var ama son zamanlarda daha sık duyulmasının sebebi internet yayıncılığının çok basit ve buna bağlı olarak popüler olması. Radyonun bir kültür olarak görülmesi için çok uzun bir zamana ihtiyacı yok. Şu anki birçok dijital yayıncı eskiden olsa radyo yayıncısı olmak için uğraşırdı. Ama günümüzde yayıncı olmak kolaylaştığı için radyo ve TV yayıncılığı artık tamamen başka yerde. Eskiden biri yayına çıkmadan önce profesyonel yayıncıların yanında pişer, teknik bilgi alır işin mutfağında bulunur, ortamın tozunu yutardı. Bunlardan sonra bile herkes yayına çıkamaz, yayıncı olamazdı. Günümüzde çok düşük bir bütçeyle hiçbir bilginiz, birikiminiz olmadan yayın yapabilirsiniz. Yayın yapmak için bir cep telefonu yeter sanılıyor. Peki bilgi, hani birikim, nerede çalışma? Günümüzde teknolojinin nimetlerinden sonuna kadar faydalanan biri olarak yayıncılık kimliğinin bu kadar basit olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bir ara da herkes DJ oluyordu hatırlarsanız, şimdi herkes yayıncı. Yapılsın buna asla karşı değilim ama podcast bölümü çekiyorum diye eve gelen misafirle de saçma sapan kayıtlar oluşturup yayınlanmasın. Konuşacak bir şey yok ama sadece internette para kazanalım düşüncesiyle videolar çekilmesin, radyo kayıtları alınmasın. Uzun yolda giderken dinlerim diye hiç tanımadığım birkaç kişinin podcast'ini indirdim, her birini en fazla ileri ala ala 2 dakika dinleyebilmişimdir. Sadece 1 bölüm yayın podcast çekmek için neden bahsettiklerini kendilerinin bile bilmediği arkadaşları dinledim. Teknik altyapı sıfır alınmış kayıtlara denk geldim. Bu iş böyle bir iş değil, sadece mikrofon, telefon, bilgisayar alıp evdeki çalışma masamızdan yapabileceğimiz şeyin adı yayıncılık değil.

Hâlâ bir şarkıcı için şarkısının radyoda çalınması çok kıymetli ve özel. Neden böyle?

Eskiden beri alışılmış bir hikâyedir bu, çünkü her ne olursa olsun radyodan şarkı çalar. Şarkıcı olsam ben de isterim şarkımın radyoda çalınmasını. İnternette milyonlar tıklanan şarkıcılar bile şarkısı radyoda çalınsın ister, radyo ciddi bir yayın kuruluşudur çünkü.

Çaldığınız şarkıları neye göre seçiyorsunuz?

Programımda şarkılar önceden belirli olsa bile yayın içerisindeki bir konudan bir muhabbetten dolayı çalan şarkı değişebilir, bu sebeple programımda çalan şarkıları genelde kendim belirlerim. Sanatçı iletişimine gelince çoğu zaten arkadaşımız, dostumuz. Tabii ki iletişim halindeyiz ama bu sanatçının şarkısının çalınmasını/çalınmamasını belirleyecek bir olay değil. Radyolarda müzik direktörleri vardır ve radyoda çalacak müzik akışı/listeleri onlar tarafından yapılır. Bizim gibi komedi şov programı yapan yayıncılara genelde müdahale etmezler.

OLMAZSA OLMAZ ÖZELLİK KONUŞMAYI BİLMEK

Bir radyocuda olmazsa olmaz özellik nedir?

Bir radyocuda olmazsa olmaz bir numaralı özellik radyocunun konuşmayı bilmesidir. Konuşmayı biliyorsa donanımı kendi istediği, araştırdığı, kendini eğittiği kadar olur. Donanım işi kişiye göre değişir ama yayıncıysak önce konuşmayı bilelim. Canlı yayındayken her şey olabilir. 'Vur patlasın çal oynasın'lı bir eğlence yayını yaparken milyonlara duyurmanız gereken bir son dakika gelişmesi haber merkezi tarafından önünüze konulabilir. Yayıncılık artık internetle beraber çok basitmiş gibi gözüktüğü için son yıllarda tabii ki değişiklik oldu. Keşke bu teknolojik imkanlar ve diğer kolaylıklarla beraber gençler bir kayıt cihazı alıp podcast yapmadan önce, biraz araştırmaya, yayıncılığın ne olduğuna da baksalar.

ÖNCE YAYINCILIK AHLAKI

Radyocu olmak veya bu yolda kendini geliştirmek isteyen gençlere ne söylemek istersiniz?

Yayıncılık ahlakı demek isterim, eğer bu ahlaka sahipsek yayıncılığı radyoda, TV'de, internette, her yerde yapabiliriz. İnternetin getirdiği bazı rahatlıklar yayında sırf serbest ve yasak değil diye abartılıp suyu çıkana kadar yapılmamalı. Önce yayıncılık ahlakı, sonrasında zaten her sorunun cevabını bulurlar.

PLANIM RADYOYU DAHA FAZLA KİŞİYE SEVDİRMEK

Nedir bundan sonraki planınız?

Benim planım hep aynı, radyoyu daha fazla kişiye ulaştırmak, sevdirmek. Zirveye çıkmak değil, orada kalmak zor çünkü. Yıllardır komedinin her yerinde bir şeyler yapmaya çalışan biri olarak bu yolda ilerlemeye devam. Radyo haricinde TV programı, sinema filmi, tek kişilik gösteriler, telefon şakaları, YouTube videoları yapmaya da devam edeceğim.