lokmandag@gmail.com
Ünü Türkiye’yi aşan şifa deposu Mesir Macunu,
Çok farklı anıları vardır Manisa’nın bende. Öğrencilik zamanlarımızda sırf Manisa Kebabı için okulu asıp kaçtığımız doğrudur. Ne de olsa İzmir’e 15 dakika…
Osmanlı’da Manisa önemli bir sancak… Padişah olacak Şehzade genelde Manisa Sancağına gönderilirdi. Tarihi çağda Hristiyanlık içinde kutsal mekânlar barındırıyor. Hacı olabilmek için ziyaret ettikleri önemli bir yer…
O kadar çok köftecisi ve köfte çeşidi var ki büyük dünya markalarının zarar ettiği yerlerden biri… Yarattıkları güzel markalar onlara yeter… Zeytin ve zeytinyağları çok lezzetli… Ama en önemlisi şüphesiz üzüm, dünyanın en kaliteli üzüm bağları bu topraklarda, tadına doyum olmaz. Bağ bozumları tarifsiz…
Ağlayan Kaya Efsanesi
Eğer Manisa’ya uğradıysanız kesinlikle Ağlayan Kaya’ya çıkmanız gerekli. Dikkatli baktığınızda gerçekten kayanın bir ağlayan kadına benzediğini göreceksiniz. Tabii bir de efsanesi var dillere destan, onu dinleyince o kayaya hak vereceksiniz. Sart Antik Kent ise size tarihte güzel bir yolculuk yaptıracaktır. Hâlâ gün yüzüne çıkmayı bekleyen harika yerleri de var.
Spil Dağı Milli Parkı
Son gittiğimde yeni tadilattan çıkmıştı. Havası muazzam. Harika evler yapılmış tepeye, tam bir tatil köyü edasında. Dağın çevresindeki vadiler harika fotoğraf karesi oluşturuyor. Endemik bitki örtüsü fevkalade, bir de şanslıysanız yolculuğunuza yılkı (yabani) atları eşlik eder, tadına doyum olmaz.
Yeni Han’da Hediye Zamanı
Eğer bir gezideyseniz sizden istenecek çok hediye vardır. Benim listem de her zaman kabarık. Sevdiklerinize hediye almak için Yeni Han doğru adres.
Gitmişken Manisa Kebap’ını yemeyi de ihmal etmeyin.
Ve tabii ki Muradiye Camii, ziyaret edilecek en önemli yerlerden biri, daha çok camii var ama burası bir başka huzurlu. Proje Mimar Sinan’a ait ama Mimarı Mehmet Ağa’dır, camiyi gezmek ayrı bir manevi huzur…
Tabii kızacaklar ama Turgutlu, Akhisar, o kadar güzel yerler ki bir başka yazımda oraları da yazacağım.
Tekrar görüşmek dileğiyle hoşça kalın…
Güzel fotoğrafları için Turgut Duyar’a ve Aslı Göktaş’a sonsuz teşekkürler.