GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Şehir Tiyatroları’nın yeni sezon repertuarı açıklandığında çoğunluk ses çıkarmasa da kimi eleştirmen ve tiyatrocular gelinen noktanın 100 yıllık kurumun ölüm fermanı anlamı taşıdığını söyledi. Geçen haftalarda yazmıştım. Mesele sadece ŞT salonlarının özel tiyatrolara açılıp, ŞT çizgisinin ‘minimal’e indirilmesi değil elbette. İlk kez Şehir Tiyatroları’nda Kürtçe oyun sahnelenecek olmasını kimse konu etmedi sözgelimi.
İBB Şehir Tiyatroları’nın açıkladığı program içerisinde Mezopotamya Kültür Merkezi’nin (MKM) tiyatro grubu olan Teatra Jiyana Nû (Yeni Yaşam Tiyatrosu) Dario Fo’nun oyunu “Bêrû” (Yüzsüz) ile Şehir Tiyatroları Gaziosmanpaşa Sahnesi’nde perde açacak. Dilawer Zeraq’ın Kürtçe’ye çevirdiği, Nazmi Karaman’ın yönetip Rugeş Kırıcı, Ömer Şahin, Rewşan Apaydın ve Cihat Ekinci’nin rol aldığı bu oyun ile Şehir Tiyatroları’nın 106 yıllık tarihinde bilinen ilk Kürtçe oyun sahnelenmiş olacak. Bianet’e konuşan Teatra Jiyana Nû oyuncularından Ömer Şahin, Şehir Tiyatrolarının özel tiyatrolara destek amacıyla çağrı yaptığını ve iki oyunla başvurduklarını söyledi. Şahin, “Bêrû” oyunlarının kabul edildiğini ve 13 Ekim tarihinde de Gaziosmanpaşa Sahnesi’nde seyirci karşısına çıkacaklarını belirtti.
Şahin, TJN olarak daha önce de bazı ilçe belediyelerinin sahnelerinde Kürtçe oyun sahnelediklerini ancak İBB Şehir Tiyatroları’nın programına ilk kez girdiklerini belirterek “Bizim açımızdan değil ama Şehir Tiyatroları açısından yeni bir deneyim olacak” dedi.
Şahin’e göre, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Haziran 2019’da gerçekleşen yerel seçimlerden bu yana Kürtlere dair yaklaşımlarının bir sonucu olarak Kürtçe tiyatro oyunu kendisine yer buldu.
ŞT’de yeni bir gelenek mi başlıyor?
Yanlış anlaşılmasın Kürtçe ile bir sorunum yok. Elbette bu dilde oyunlar sahnelenmeli, filmler çekilip, şarkılar söylenmeli. Açılım sürecinden sonra zaten özgürce yapılıyor da tüm bunlar. Benim merak ettiğim şu; bugüne kadar uluslararası festivallerde konuk olan oyunlar dışında Türk dili dışında hiçbir oyun sahnelenmemişken şimdi neden Kürtçe oyun misafir ediliyor? Bununla ilgili ciddi bir talep mi sözkonusu? Eğer yeni bir yaklaşım ve gelenek başlatmak gibi bir niyet var ise İstanbul’un çok kültürlülüğü hesaba katılarak bundan sonra Çerkezce, Boşnakça, Lazca gibi farklı dillerde de oyunlar görebilecek miyiz Şehir Tiyatroları sahnelerinde?
Bu tabi Darülbedayi geleneğine ne kadar uygundur, değildir ayrı bir tartışma konusu. Bunların hepsi anlaşılabilir. Benim tek anlamadığım Şehir Tiyatroları’nda Mezopotamya Kültür Merkezi’ne ait bir topluluğun nasıl misafir edilebildiği. Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var.
Adı PKK ile anılan kültür merkezi İstanbul’da 29 yıldır faaliyet gösteren bir yapı Mezopotamya Kültür Merkezi. 15 Temmuz sonrası OHAL’in ilanından sonra Adana, Mersin, İzmir, Antep, Urfa ve çok sayıda ilde MKM’ye bağlı faaliyet yürüten birçok dernek kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile kapatıldı. Kendini “Kürt kültürü ve sanatı üzerindeki baskı, asimilasyon, inkar politikalarına karşı “özgür yaşam, devrimci sanat” perspektifiyle çalışmalarını sürdürüyor. Tiyatro, sinema, müzik, halk dansları, çağdaş dans gibi sanatın çeşitli dallarında çalışma yapan MKM, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu halklarının sesi, dili ve rengi olma misyonunu yüklendi.” cümleleriyle tanıtan Kültür Merkezinin yurt dışında faaliyet gösteren uzantıları da PKK’ya yardım toplayan dernekler arasında yer alıyor. Dahası 2011 yılında Adana’da terör örgütü PKK yandaşlarının korsan gösterisinde 5’i polis 7 kişinin yaralandığı bombalı saldırıyla ilgili gözaltına alınan 20 kişiden 6’sının olay yerinin 300 metre uzağındaki Mezopotamya Kültür Merkezi’nde bomba yapımında kullanılan malzemelerle birlikte yakalanmıştı. Adı terör örgütüyle bu kadar çok anılan, hatta örgütün bombacılarına sığınak olan böyle bir Kültür Merkezinin çatısı altında üretilen tiyatrodan kime ne hayır gelir? O tiyatronun gelirleri nerelere harcanır? Açıkçası 16 milyon İstanbullu’dan biri olarak bu soruların cevabını çok merak ediyorum.