Sarp İkiler: Oyuncu sünger gibi olmalı

Kanada'da başladığı konservatuvar eğitimini İstanbul'da farklı oyunculardan aldığı derslerle destekleyen Sarp İkiler, ''Sadece yeteneğine güvenmeyeceksin. Ben biliyorum demekle olmuyor. Sette de herkesin fikirlerini alırım. Bu ortamlarda sünger gibi olacaksın. Ne alabiliyorsan almalısın.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Sevilen yapımlarda karşımıza çıkan genç oyuncu Sarp İkiler bugünler Yasak Elma'da Aslan karakterine hayat veriyor. Futbolu bıraktıktan sonra oyunculuğa yönelen, Kanada'da konservatuvar okuyan ve tiyatro yapan İkiler, üniversite üçüncü sınıfta döndüğü Türkiye'de Hercai dizisi ile oyunculuğa başladı. Müzikle de ilgilenen İkiler piyano çalıp, şarkı söylüyor. Yakın zamanda Mustafa Sandal'ın kendisi için yazdığı bir eserle profesyonel müzik hayatına da başlayacağını söyleyen İkiler ile oyunculuktan müziğe sanat hayatını konuştuk.

BARCELONA DÖNÜM NOKTAM

Oyunculuktan önce başarılı bir futbol hayatın varmış. Barcelona seçmelerini kazanmışsın. Ama kabul etmeyip ülkene geri dönmüşsün. Hiç pişman oldun mu?

Öncelikle depremde hayatını kaybetmiş olan herkese Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dilemek istiyorum. Hâlâ yardım bekleyenler var onları da unutmayalım hatırlatması da yaparak, ülke olarak bu dönemi her zaman olduğu gibi birlikte atlatacağımıza inanıyorum.

Soruna gelecek olursak, okul yıllarımda sanata ve futbola ilgim vardı. Sanattan kastım müzik ve oyunculuk. Uzun yıllar futbol oynadım. Galatasaray altyapısında kaleci olarak oynarken Barcelona'dan gelen yetenek avcıları beni beğendi ve İspanya'daki seçmelere çağırdı. O seçmeleri geçtim ve bana İspanya'da bir hayat kuracaklarını söylediler. Hem eğitimime devam edecektim hem futbola. Ailem ile birlikte aldığımız kararla teklifi kabul etmedik ve Türkiye'ye döndüm. İlk çıktığım maçta sakatlandım ve altı ay sahalardan uzak kaldım. Biraz futboldan soğumuştum. İspanya kararı hayatımın dönüm noktalarından biriydi. Pişmanlık kelimesini kullanmamak için çok çabaladım. Tabii kalsaydım ne olurdu acabayı düşünmeden edemiyorum.

Tiyatro ne zaman başladı?

Sahalardan uzak kalınca oyunculuk hayali başladı. Tiyatroya başladım. Müzik o dönemde zaten hayatımda. Liseyi Kanada'da okudum. Futbol bursuyla gitmiştim oraya da. Bulunduğum kasabanın tiyatrosuna gidiyordum orada, oyun yazıp oynuyorduk. İngilizce oynuyorduk. Sonra büyük şehir merkezlerine de gittik. Orada futbolu bıraktım tamamen. Üniversiteye de Kanada'da devam ettim. Konservatuvar kazandım. İlk seneler fena değildi. 3. yıl online eğitime geçildi. Ben de ülkemi, ailemi özlemiştim. Türkiye'ye geldim. Okula buradan devam ederken bir yandan da oyunculuk yapmak için deneme çekimlerine gidiyordum. Sonra kendimi Mardin'de Hercai setinde buldum. O kadar heyecanlandım ki hiçbir şey sormadan kabul etmiştim. Hayatımda daha önce hiç set görmemişim. Kendimi asker kıyafetleri içinde saçımı kazıtırken buldum. Sahneyi çektik. Güzel bir reaksiyon aldık. Yapımcı, yönetmen beğendi. Sosyal medyada bir anda takipçilerim artmaya başladı. 8-9 ay Mardin'de kaldım. Güzel bir yolculuktu benim için. Hepsine minnettarım. Orada piştim diyebilirim. Akabinde pandemi oldu. Daha sonra Çeşme'ye gittim. Son Yaz dizisinde yer aldım. Çok göz önünde olan bir rolüm yoktu ama oyunculuk kaslarımı sıcak tutmak adına iyi bir dönem geçirdim. Oradan hemen sonra kısa film çektik, yabancı bir yönetmen ile.

YASAK ELMA'DA ORTALIK KARIŞACAK

Kariyerinin başında sevilen dizilerde yer almışsın. Peki Leyla ile Mecnun neler kattı sana? Dijital bir yapım ile TV dizisi arasındaki farkı nasıl değerlendirirsin?

O konuda şanslıyım sanırım. Sevilen, tutan yapımlarda yer aldım. Menajerim de beni hep doğru yönlendirdi. Türk dizi tarihinin kült yapımlarından Leyla ile Mecnun'un yeni bölümlerinde yer aldım. 30 bölüm çektik. Yeni bölümleri bir zaman atlaması ile başladı. Burada ana kastta yer alıyordum. Mahalleye yeni bir Leyla geliyor. Ben de onun nişanlısı rolünde idim. Sonra evlendik, ayrıldık ve yurt dışına gittim. Karakter olarak 30'lu yaşlarda birini canlandırıyordum. Üniversite öğrencisi ya da askerden gelen birini canlandırmışken evli, boşanmış, derbeder birini oynayacak olmak başta beni düşündürdü. Sonra diziyi izleyenler ve benden yaşça büyük olanlar bana abi demeye başlayınca inandırıcı olduğumu gördüm. Leyla ile Mecnun öyle bir dizi ki her an geri dönebilirim. Yeni bölümler de çekilecek diye biliyorum. Buradaki set ile TV dizisi setleri farklı. Tabii en önemlisi çalışma şartları. Buradaki bölüm saatleri daha kısa. Bu da çekimleri etkiliyor. Bir de Leyla ile Mecnun'un oturmuş bir ekibi vardı. Kameramanından çaycısına herkes birbirini tanıyordu. Gördüğüm en yaratıcı ve keyifli setti.

Şimdi uzun yıllardır ekranlarda olan Yasak Elma'nın kadrosuna dâhil oldun. Orada nasıl bir maceran olacak?

Sanırım Yasak Elma'yı bilmeyen, izlemeyen yoktur. Ben çok tutarlı bir izleyici değilim. Ama işim bu olduğu için yapımlar hakkında bir fikrim olsun diye mutlaka neler yapılıyor bakarım. Yasak Elma'yı da bu anlamda daha önceden görüyordum. Yasak Elma'nın kendine özgü bir komedisi var. Şu ana kadar benim de yer aldığım 3-4 bölüm yayınlandı. Aslan karakterine hayat veriyorum. Genelde Nehir Erdoğan ile çekimlerimiz oluyor. Seyisin oğluyum. Paris'ten gelen bir üniversite öğrencisi ve Julia (Nehir Erdoğan) için önemli biri. Onun da söylediği gibi kırmızı çizgisi. Neden öyle olduğunu ilerde göreceğiz. Önümüzdeki dönemde yeni entrikalar, ters köşeler olabilir. Ortalık karışacak gibi duruyor. Şimdilik yolculuğum burada devam edecek.

SETE GİDECEĞİM SABAHLAR İÇİM KIPIR KIPIR

Kamera önü istediğin yer mi? Tiyatro konusunda ne yapmayı düşünüyorsun?

Tiyatro yapmayı çok istedim ancak bir türlü fırsat bulamadım. Ancak sahnede olmayı özledim. Sete gideceğim günler sabah kalkıyorum içim kıpır kıpır hep. Her seferinde bu heyecanla yola çıkıyorum. Bu heyecanı duymanın da önemli olduğunu düşünüyorum. Heyecan azalma kısmı bende olmuyor. Ta ki yönetmen "3, 2, 1 oyun" diyene kadar. O anda zaten ezberini yaptıysan, sahneyi biliyorsan hemen o moda girip her şeyi unutup o anı yaşayarak sahneyi çekiyoruz. Yönetmen, "Kestik!" dediğinde heyecan yine devam ediyor. O, "3,2,1"den sonra gelen mutluluk paha biçilemez benim için.

Kendini geliştirmek için neler yapıyorsun?

Ekranda kendimi izler ve eleştiririm. Çünkü yolun başındayım. İzleyici fikirleri, eleştirileri de önemlidir benim için. Türkiye'ye döndükten sonra oyunculuk dersleri aldım. Bence herkes almalı. Sette de herkesin fikirlerini alırım. Bu ortamlarda sünger gibi olacaksın. Ne alabiliyorsan, öğrenebiliyorsan almalısın. Sadece kendi yeteneğine güvenmeyeceksin. Ben yapıyorum, biliyorum demekle olmuyor. Öyle düşünürsen o son yapımın olur.

Yapım ve roller konusunda seçici misin?

Belli konularda hassasiyet göstermeyen yapımlarda yer almam. Kariyer yolculuğumda ajansım Sökmen Talent Management ile birlikte kararlar alıyoruz. Bazen taktiksel olarak proje seçtiğimiz de oluyor. Bir sinema projesinde yer almak istiyorum. Çocukluğumdan beri benim en büyük kaçış noktam sinema olmuştur. Film izlemeyi çok severim. 2 buçuk saatlik filmleri su içmeye bile kalkmadan izlerim. Beyaz perde de kötü bir karakteri canlandırmak isterim. Tiyatroda kötü adamı oynadım genelde. Burada hep dünya tatlısı çocukları oynadım.

MUSTAFA SANDAL ESERİ OKUYACAĞIM

Piyano ile başlayan bir müzik hayatın var. Müzik şu an hayatının neresinde?

4 yaşından itibaren piyano çalışıyorum. Şarkı söylemeyi sevdiğim için ailem beni piyanoya yönlendirmiş. Daha sonra şan eğitimi alıp şarkı söylemeye başladım. Futbol oynadığım dönemle aynı yıllar. Arkadaş ortamlarında söylüyordum, hâlâ da söylüyorum. Londra müzik okullarının yaptıkları sertifika programlarına katılıyordum hem piyano ile hem de sesimle. Üniversitede okurken şan eğitimi de aldığım için yine katıldım bu programa ve Türkiye'de gelmiş geçmiş en yüksek puanı aldım. Ama sonrasında üzerine düşmedim. Oyunculuk da vardı. Pop okumayı seviyorum. Ama arabesk ya da yabancı eserler de okurum. Piyano da çalıp söylüyorum. Şu anda Mustafa Sandal ile bir proje var. Mustafa Sandal bana bir şarkı yazmış. Onunla güzel bir arkadaşlığımız var ve sesimi biliyor. Ben de şarkı söylemeyi istiyorum açıkçası. Şarkının kaydını henüz yapmadık. Ama ben okudum. Stüdyoda okuyup hazırlayacağız. Hem müzik hem oyunculuk yapan isimleri görüyoruz. Bakalım insanlar sevecek mi? Ya da sen oyunculuk mu yap diyecekler merak ediyorum. Profesyonel olarak bunu da yapmak istiyorum. Belki bu durum bana farklı kapılar da açar. Müzikallere de sıcak bakıyorum.

GERÇEK SARP'I YOUTUBE'DA İZLEYEBİLİRSİNİZ

Sosyal medya ile aran nasıl?

İyi kullanılan bir sosyal medyanın dünyayı kurtarabileceğine inanırken kötü amaçla kullanılan sosyal medyanın dünyayı sonlandırabileceğini düşünüyorum. Bu kadar güçlü bir mecra benim gözümde. Ancak ben yeni yeni öğrenmeye çalışıyorum. Sürekli fotoğraf çekip paylaşım yapmak gibi bir duruşum yok.

Takipçi sayısının oyunculuk seçimlerinde etkili olduğu konuşuluyor... Bu konuda düşüncen nedir?

Ben buna asla katılmıyorum. Takipçi sayısının oyuncukla ne ilgisi olabilir. O kadar fazla yetenekli tiyatrocu, oyuncu var ki... Bunların çok takipçisi yok diye castlarda düşünülmemesi doğru gelmiyor bana. Bence önemli yapımcı ve yönetmenlerde buna bakmıyor.

YouTube için içerikler üretmeye başlamışsın. Neden?

Aslında çok yeni bu içerikler. Biraz gerçek Sarp'ı göstermek istiyorum. Etrafımdan bu konuda çok yorum aldım. Ben de ne yapabilirim diye düşünürken bir ekip topladım ve videolar çekmeye başladım. Pizza, makarna yaptık videosunu paylaştık. Babamla çektiğimiz spor videosunu koyduk. Saba Tümer'le bir gün geçirdik. Onu da paylaşacağız. Mustafa Sandal'la da çekmeyi planlıyoruz. Keyif alıyorum çekerken. Günlük hayattaki Sarp'ı göstermeye çalışıyorum.