Sara Correia: Fado söylerken gerçek hissediyorum

Dünyaca ünlü fado sanatçısı Sara Correia, İstanbul'daki konseri öncesi Akşam Cumartesi için sorularımızı yanıtladı. Daha anne karnındayken tanıştığı fadonun hatırladığı en eski şey olduğunu belirten Correia, ''Fado bence dünyadaki en tutkulu ve güçlü müzik türlerinden biri. Bu müziği icra ederken kendimi çok güçlü ve gerçek hissediyorum.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Bir fado ailesinde büyüyen, 2021 yılında "Do Coração" ile Latin Grammy adaylığı kazanan ve En İyi Portekizce albüm dalında aday gösterilen beş kişiden biri olan fadonun genç nesildeki en başarılı temsilcilerinden olan Sara Correia, 17 Mayıs'ta Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda hayranlarıyla buluşacak. Son albümü Liberdade ile büyük başarı yakalayan sanatçı ile konser öncesi müziğine dair sohbet ettik. Daha öncede konser verdiği İstanbul'da fado severler ile buluşacağı için heyecanlı olduğunu söyleyen Correia, özel bir repertuvarla sahnede olacağını dile getirdi.

BİR MİRASIN TEMSİLCİSİYİM

Fado müzik ne zamandır hayatınızın bir parçası?

Fado ile ilk tanıştığım zaman sanırım annemin karnındaydım. Sonrasında küçük bir çocukken fado evlerinde müziğin büyülü dünyasıyla ve fado kültürü ile tanıştım. 13 Yaşımda da Fado Gecesi yarışmasına katılıp birinci olmuştum. Yani hayatımda hatırladığım ilk ve en eski şey fado diyebilirim.

Neden Fado? Size ne hissettiriyor?

Duyguları en şeffaf haliyle ifade ettiği için. Fado dinlerken ve söylerken gerçekten kendinizi bir hikâyenin parçası ve anlatıcısı olarak hissediyorsunuz. Fado söylemek bence bir mirasın temsilcisi olmak. Bana hissettirdiği şey ise; tutku ve samimiyet. Çünkü fadoyu gerçekten hissetmeden söylemek imkânsız. Bence dünyadaki en tutkulu ve güçlü müzik türlerinden biri. Ben de bu müziği icra ederken kendimi çok güçlü ve gerçek hissediyorum.

Müzik yaşamınızda size ilham veren ya da örnek aldığınız isimler olur mu?

İlk olarak elbette bu müziği dünya ile buluşturan Amalia Rodriguez'i söyleyebilirim ama onun dışında bire bir müzikal altyapımın oluşmasına katkı sağlayan birçok isim de var. Beatriz da Conceição, Maria da Nazaré, Celeste Rodrigues gibi. Bu isimler dışında Fernando Mauricio, Carlos do Carmo da bana ilham veren isimler arasında.

RUHUNU BOZMADAN EKLENTİLER YAPIYORUM

Peki müziğinizi bize nasıl tanımlarsınız? Klasik bir fado mu yoksa içinde modern tınıların olduğu bir fado mu?

Günümüzden kopmayan ama fadonun ruhunu da bozmayan şarkıları seslendirmekte bir sakınca görmüyorum. Müzikal ifadeyi ve türün gerektirdiklerini yaptığınız sürece fado kendini ifade edecektir. Ben de fadomu, gerçeğimi her zaman yanımda götürüyorum.

Yeni albümünüz Liberdade'yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu albüm tema seçimine daha fazla dahil olduğum bir albümdü ve bu nedenle de kendimi daha başarılı, daha ben hissettiğim bir albüm oldu. Bana bir şeyler anlatan, içinde kendimi gördüğüm şarkılar söylemeye karar verdim. Çünkü ancak o zaman sahnede yaşadığımız her şeyi tam olarak ifade edebilirim. Ayrıca sound'u ne olursa olsun, bu aynı zamanda benim en fadista albümüm.

FARKLILIKLAR BENZERLİĞE DÖNÜŞÜYOR

Yapılan yorumlarda fado müziğinin geleceği olarak nitelendirilmişsiniz... Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Fado kökleri uzun yıllara dayanan bir müzik ve onun temsilcisi olmak başlı başına benim çocukluğumdan beri hayal ettiğim bir şey. Fado'nun geleceği olarak nitelendirilmek gurur verici. Bu hiç bitmeyen bir yolculuk. Ben de yeni projelerle her zaman elimden geldiğince dünyaya bu müziği sunmaya çalışıyorum. Hayal ediyorum, hayal etmeye devam ediyorum ve fadomu benim gerçeğimi her zaman yanımda götürüyorum.

Dünya turneleri yapıyorsunuz. Farklı ülkelerde müziğinize dönüşler nasıl?

Dünyanın her yerinde fado severlerin yoğun ilgisi beni mutlu ediyor. Müziğin en sevdiğim tarafı farklı kültürleri tanımak, gezmek ve aynı şarkılarda bir olduğumuzu hissetmek. Müzik söz konusu olduğunda tüm farklılıklarımızın benzerliklere dönüştüğünü birlikte deneyimliyoruz. Hem dinleyicilerden çok güzel tepkiler alıyorum hem de bazen fado ve flamenkoyu yan yana getirdiğim farklı tarzlar ile müzikal anlamda zenginleşiyorum. İstanbul'da sizlerle buluşacağım için çok heyecanlıyım.

İSTANBUL BİR SANAT BAŞKENTİ

Türkiye'de bir konseriniz olacak. Burada daha önce de konser vermişsiniz. İstanbullu seyirciniz hakkında neler söylersiniz?

Bence İstanbul tarihi ile dünyanın en özel sanat başkentlerinden biri. İstanbul'da sizlerle buluşmak için sabırsızlanıyorum. Konser haricinde şehrin tadını çıkarmayı ve farklı müzikler dinlemeyi de çok istiyorum. Türkiye'deki dinleyici fadoyu gerçekten iyi tanıyor. Ben sahnedeyken benimle birlikte aynı şeyleri hissettiklerini fark edebiliyorum. Bu çok özel bir duygu.

Nasıl bir konser bekliyor dinleyicilerinizi?

İstanbul için çok özel bir repertuvar hazırladım. Yeni albümüm "Liberdade"nin şarkılarının yanı sıra ilk iki albümümden şarkılar seslendireceğim. Birlikte Portekiz'e müzikal bir yolculuk yapacağız.

YENİ MÜZİKLER İLGİMİ ÇEKİYOR

Sadece fado mu söylersiniz? Farklı türde müziklerde söyler misiniz?

Sahnede elbette fado söylüyorum. Ama kişisel olarak dinlediğim ve etkilendiğim zaman zaman müziğimle harmanladığım özellikle Portekiz ve Brezilya müzikleri gibi birçok tür bana kendi müziğimle ilgili farklı kapılar açıyor.

Geçen sene fado ile Flamenko'yu birleştirdiğiniz Bocas do Mundo adlı eseri müzikseverlerle buluşturmuşsunuz. Fadoyu farklı kültürlerin müzikleri ile kullanmayı seviyor musunuz?

Yeni müzik ve müzisyenlerle tanışmak her zaman ilgimi çekiyor. Kendim de bir şarkıcı olarak pek çok farklı müzikal tarzdan besleniyorum. Portekiz ve Brezilya müziği ve aynı zamanda hip-hop en sevdiklerim arasında. Birçok türden besleniyorum elbette ve bu kendi yaptığım çalışmalara da yansıyor. Örneğin Amália bu anlamda en büyük referanslardan biri. Fadoda büyük bir devrim yarattı ve sonraki tüm nesilleri etkiledi. Bir fado şarkıcısı olmaktan asla vazgeçmeden istediği her şeyi söyledi. Ben de kendi kültürümü dünya ile paylaşırken onlardan da yeni şeyler öğrenmeyi ve müziğimle bunları dinleyiciyle paylaşmayı seviyorum.