Sanatın hafızası Tasarım Parkı

On yılı aşkın bir süredir kültür ve sanat alanında birçok etkinliğe ev sahipliği yapan, sanatçılara çalışmaları için alan açan, çeşitli atölyeler düzenleyen Tasarım Parkı, Anadolu yakasında bir hafıza oluşturdu. Farklı meslek grupları ve sektörlerden kişilerin buluşma mekânı olan Tasarım Parkı, yılı iki önemli sergi ile kapatacak.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Anadolu yakasında Kadıköy ve Moda'da tasarım meraklıları ve sanatseverleri bir araya getirerek yenilikçi bakış açısıyla tasarım, mimarlık, teknoloji ve yaratıcı disiplinler odaklı etkinlik ve atölye çalışmalarını gerçekleştirmek amacıyla yola çıkan Tasarım Parkı, bugün birçok programla ziyaretçilerini ağırlıyor. Birbirinden farklı kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan Tasarım Parkı'nın hikâyesini ve gelecek etkinliklerini, tasarımcı, yüksek iç mimar ve bu projenin kurucusu Nursema Öztürk'ten dinledik.

BU KÜLTÜR GENLERİMİZDE VAR

Önce bu fikrin nasıl ortaya çıktığını soruyoruz Öztürk'e. Sanatın içine doğan ve uzun bir süre resim yaptıktan sonra bırakarak işin iç mimarlık ve tasarım kısmına geçen Öztürk o süreci şöyle anlatıyor: "Üniversite eğitimim Endüstri Ürünleri Tasarımı Ana Sanat Dalı ve İç Mimarlık üzerine. Çalıştığım alan ise hep iç mimarlık oldu. Hatta 17 yıl boyunca üniversitelerde proje ve mobilya tasarım dersleri verdim. Resim yeteneği ise genlerimizde var. Annemin amcası Güzel Sanatlar Akademisi 1928 yılı resim bölümü mezunu. Annem 93 yaşında ve hâlâ resim yapar. Ablam ise Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Seramik bölümü mezunu. Ailece, uzun yıllardır güzel sanatların içinde olmamız da sanatçı tarafımı fazlasıyla besledi. 3 yaşında başlayan resim yeteneğim resim yarışmalarında elde ettiğim birinciliklerle devam etti. Tâ ki bir gün resim yeteneğinin iyi bir şey olmadığına inandığım güne kadar. Sanırım "ressamlar için öldükten sonra değerleri bilinir" gibi bir düşünce girmiş olmalı ki bilinçaltıma daha somut bir meslek olan iç mimarlığı seçip yaratıcılık tarafına geçmek istedim diyebilirim. En son fırçayı 29 Ekim 1991 günü elime almıştım. Babamı, o gece resim yaparken kaybettim ve en son yaptığım resim de o oldu. Bir daha ne zaman heves gelir, şu an hiç bilmiyorum."

Ama sanata olan ilgisi her zaman kalbinde olacak ki aynı zamanda sanat yuvası olan Tasarım Parkı'nı kurmaya karar veriyor. "Tasarım Parkı'nı hayata geçirme fikri 2002 yılında Alman İç Mimarlar Birliği (BDIA) ile tanışmam sayesinde ortaya çıktı. İki ülke arasında aracı olarak da pek çok workshop, sergi vb. etkinlikleri değerli tasarımcıların katılım ve katkıları ile gerçekleştirdim. Sonrasında çalışmalarımızın kapsamı ve sıklığı artınca da bu etkinlikleri düzenleyebileceğimiz, sabit bir mekân arayışımız başladı. Yoğurtçu Parkı'nın karşısında yer alan iki katlı köşe, 400m2'lik bir mekân sayesinde de bu arayışımız son buldu. 2010 yılından bugüne 13 yıldır da bu bölgede çalışmalarımıza hiç ara vermeden devam ediyoruz." diyen Öztürk, buranın farklı meslek gruplarından ve sektörlerden kişileri bir araya getirdiğini belirtiyor.

GERİ DÖNÜŞÜM KONUSU ÖNEMLİ

Tasarım Parkı'nda sergi ve sanatçı buluşmaları, ilham veren sohbetler, sürdürülebilirlik odaklı buluşmalar ve atölye çalışmaları gibi pek çok sayısız etkinlik yapılıyor. Ayrıca garaj mekân konsepti ile alt katta yaratıcı mekân etkinlikleri düzenlenirken bahçe alanında programlar yer alıyor. Tasarım Parkı'nın en önemli özeliklerinde biri de atölye ve eğitim alanlarının yer alması. Mekânın alt katında sanatçıların gelip çalışabildikleri bir alan olduğundan bahseden Öztürk, "Bu alanda üretilenleri üst katımızda satışa sunarak tasarımcıların mekân ile olan iletişimini sağlamış oluyoruz. Özellikle tasarımcı ve sanatçılar ile geri dönüşümden üretilmiş, tasarlanmış ürünlere yer veriyoruz. Aynı zamanda kurum ve markalara etkinlik alanı olarak hizmet ve imkân sunuyoruz." şeklinde konuşuyor.

Bugün geriye dönüp baktığında Tasarım Parkı ile hayallerine ve amaçlarına ulaştığını dile getiren Öztürk sözlerine şöyle devam ediyor: "24 yaşında başladı yurt dışı fuar ziyaretlerim ve bunlar hep tasarım alanındaki fuarlardı. Amerika'yı tekrar keşfetmek yerine ilham almak ve hayal gücünüzü beslemek, neden biz tasarım alanında farklı yaratıcı etkinlikler yapamıyoruz demek ile yol çıkmıştım. Bu da Tasarım Parkı'nın hedeflerini oluşturmada epey yol gösterici oldu. Bugüne geldiğimizde Tasarım Parkı farklı bir yer oldu, alışılmışın dışında işler yaptı, yüzlerce insanı bir araya getirerek bir alan açtı ve bir hafıza oluşturdu."

YILI SERGİLERLE KAPATACAĞIZ

Tasarım Parkı her zamana sanat dolu bir mekân. 2023'ü de iki sergi ile tamamlayacak. Rozita Kasuto ve Umut Demirgüç'ün "Her Telden Masallar" sergisi 2 Aralık-15 Aralık tarihleri arasında, James Thurman'ın kişisel solo sergisi olan "Thurmanite® ve Ötesi" ise 16 Aralık-31 Aralık tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. Mine sanatçıları Rozita Kasuto ve Umut Demirgüç Thurman "Her Telden Masallar" isimli ortak sergilerinde, masallardan ilham alarak ürettikleri eserleri Tasarım Parkı'nın büyüleyici konseptinde sergileyecek. James Thurman ise kendi geliştirdiği ve geri dönüşümlü kağıtlar ve reçineden oluşan çalışmalarıyla sanatseverlerle buluşacak.

Tasarım Parkı'nda 2024'te de dikkat çekici sergiler, atölye çalışmaları ve deneysel projeler düzenlemeye devam edeceklerini belirten Öztürk, "Ayrıca finansal okur yazarlık oyunu (Cash Flow), para yönetimi seminerleri, sanat ile terapi; kişisel veya grup resim atölyeleri, kişisel gelişim çalışmaları, dans, drama, aile dizilimi, point of you gibi etkinlikler tüm hızıyla sürecek. Genç ve çocuklarla mekânını tasarla workshopları; UBOX tasarımlarım ile serbest el sketch çalışmaları; Amerika'dan gelen hocamız İlker Kocahan ile mimar ve iç mimarlara atölyeler düzenlemeye devam edeceğiz."