GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Ata sporumuz yağlı güreşin namlı pehlivanlarını uzun yıllar kaleminden okuyup, tanıdık. Sami Karayel'in leziz bir Türkçe ile kaleme aldığı En Meşhur Türk Pehlivanları kitap serisi Oğuzhan Murat Öztürk tarafından bir araya getirildi ve yeniden okurla buluştu. Efsanevi güreşçilerimizi yeni nesillerle de buluşturan bu çalışma ile ilgili merak ettiklerimizi Oğuzhan Murat Öztürk'e sorduk.
Güreşe merakınız nereden geliyor? Sami Karayel'in Türk Pehlivanları'nı ne zaman okudunuz?
Aslında bütün Trabzonlular gibi asıl merakım futbol. Güreşten ziyade güreşin edebiyatına ilgi duymuştum başlangıçta. Ayarsız dergisinde pehlivanlara dair edebî yazılar kaleme almayı planlamış; literatürdeki bütün eserleri okumuştum. Sami Karayel'i de bu süreçte okudum. Karayel gerçekten dikkate değer bir kişilik. Millî Mücadele sırasında Anadolu'ya silah kaçırma faaliyetlerinde bulunmuş değerli bir şahıs.
Belli bir kuşak için Sami Karayel'in Pehlivan kitapları çok önemliydi. Bu ilginin nedeni neydi sizce?
Pehlivanlarla alakalı menkıbelerin ana kaynağı tefrikalar. Tefrika denince akla gelen ilk isimlerden biri Sami Karayel. Murat Sertoğlu da ileriki dönemde tefrika yazıcılığının pîri olarak tanımlanacak ve uzun yıllar gazetelerde pehlivan yazıları kaleme alacaktı. Sami Karayel'in kitapları 40'lı yıllarda neşredilen eserler. Sözlü kültürden gelen bilgiler derlenerek kitaplaştırılmış. Yeri gelmişken söyleyelim o dönemki hemen hemen bütün pehlivan tefrikası yazarları Suyolcu Mehmet pehlivan adlı 107 yaşında vefat eden eski bir pehlivanın anlattıklarını kaleme alırlardı. Yine Karayel'in yazdığı Aliço'nun Son Güreşleri adlı tefrikayı hazırlarken okuyucuların yazara çok sayıda mektup yolladığına şahit oldum. Bunlardan bazıları merak ettikleri şeyleri soruyor bazıları da kendi bilgilerini aktararak yazara yol göstermeye çalışıyordu. Tefrikaları kimlerin okuduğuna gelince toplumun her kesiminden okuyucu kitlesi mevcuttu. Özellikle Murat Sertoğlu gazete değiştirdiğinde tefrikaları okumak isteyenlerin de gazete değiştirdiği söylenir. Yine Sertoğlu ile alakalı Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in kıran kırana bir güreşin anlatıldığı bir tefrikayı yazarın en heyecanlı yerinde kesmesi üzerine gazeteyi arayıp Sertoğlu'na kimin galip geleceğini sorduğu söylenir.
Futbol sadece futbol değildir diye bir söz var. Aynı şeyi güreş için de söyleyebilir miyiz?
Futbolla aynı sebeplerden olmasa da güreşin de kesinlikle böyle bir tarafı mevcut. Köklü bir geleneği var. Pehlivanların birbirlerinin paçalarını kontrol etmelerinden güreşi bıraktıklarında kispetlerini hacca göndermelerine kadar çeşitli ananeleri ve ritüelleri var. Sözgelimi güreş sırasında bazı pehlivanlar rakiplerini tam yenmek üzereyken onlara pes etmeleri için zaman tanırlarmış. Sırtüstü mağlup olarak mahcup olmamaları için... Küçüğün büyüğün elini, büyüğün küçüğün alnını öpmesi gibi adetler var. Cazgır var mesela. Cazgır bir başka ismiyle dellal güreşlerden evvel Peygamberimizi metheder; buna "dualama", "salavatlama" denir. Gerçi ben cazgır geleneğinin tıkandığını manilerin insicamsız olduğunu, muhtemelen gelenekten sapıldığını düşünüyorum ama görüntü olarak bile meydanda cazgırın olması önemli. Evliya Çelebi de Seyahatnamesi'nde cazgırlık yaptığını yazmakta hatta okuduğu duayı da kaydetmektedir. Millî şairimiz Mehmet Âkif de yağlı güreş tutkunudur ve çok güzel de bir şiiri mevcuttur. Akif'in güreş merakını ve güreşteki ustası olan Kıyıcı Osman pehlivanı kıymetli Tahsin Yıldırım araştırıyor. Halil Delice ağabeyin kitaplarında çok güzel ayrıntılar var. Mesela kispetin kırk parçadan yapılmasının kırklara ve evliyalara işaret ettiğini söylediği makalesinde kispetin üzerine giyilen ve pehlivanın sırtından yere kadar uzanan beyaz gömleğin hem pehlivanın avret yerlerini örttüğünü hem de pehlivana şehitler yadigârı bir sporu yaptığını hatırlatma mahiyetinde olduğunu ifade etmiştir. Kispetin paçalarına bağlanan keçebendin üç kez sarılması tasavvuftaki şeriat, tarikat ve hakikati işaret etmektedir Delice'ye göre.
Sami Karayel, 'Ben Türk pehlivanlık tarihine ait olan bu eserleri neşretmemiş olsaydım Türkler, maatteessüf babayiğitlerini bilmeyeceklerdi' diyor. Karayel'den başka yazılı kaynak yok mu pehlivanlarla ilgili?
Pehlivanlardan bahseden çok sayıda eser mevcut. Kültür tarihimizin şahikası olan Evliya Çelebi Seyahatnamesi de bunlardan birisi. Sevimli evliyamız pehlivanların kispetlerinin okkalarından pehlivan tekkelerine kadar türlü bilgiler vermişti. Direkt olarak pehlivanları anlatan ilk kitaplar Sami Karayel'in kaleme aldıkları. Sonradan kaleme alınmış pek çok eser var. Ahmet Bengisu, Eşref Şefik, Celal Davut Arıbal gibi yazarların yazdıkları gibi. Ama pehlivanlık tarihimizle alakalı kanımca en kıymetli eserleri Âtıf Kahraman kaleme almıştır. Kendinden önce kaleme alınan eserlerdeki pek çok yanlışı düzeltmiş ve yazılı kaynaklara sıklıkla müracaat etmiştir. Kahraman elli sene evvel doğsa spor tarihimiz çok farklı olabilirdi. Sami Karayel'in eserleri de anlatım zenginliği ve sözlü kaynakların derlenmesi bakımından ehemmiyetlidir.
Pehlivan tefrikaları bir dönem gazetelerde çok rağbet görürdü. Karayel'in kitapları da tefrika edilmiş mi?
Sami Karayel'in kitaplarına tefrikaların özeti olarak da bakılabilir. Kitaplarından birinde kâğıt buhranına denk gelindiği için kitapları "özetin özeti" şeklinde kaleme aldığını söylüyor. Tabii ki kitaplarla tefrikaların çakıştığı pek çok bölüm mevcut ama yazarı aslında bunların çok daha ayrıntılı ve uzun bir şekilde yazılması gerektiğini ifade etmişti.
Kitapta Türk kültürüne has yağlı güreşin minder güreşinden farkına dair bilgiler de var. Bugün güreşe eski ilgi var mı? Yeni nesil ata sporunu tanıyor mu?
Bugün belediyelerin organizasyonları sayesinde yağlı güreşe yoğun ilgi var. Özellikle Antalya yağlı güreşin marka şehri hâline gelmiş durumda. Bence Sami Karayel'in kitabını büyük bir kitap hâline getiren çok önemli bir ayrıntı mevcut. Karayel büyük bir feraset gösterip yağlı güreşin özünü bozacak ayrıntıların ata sporuna sokuşturulmaya çalışılmasına tepki göstermişti. Maalesef bu ikazlar dikkate alınmadı ve yağlı güreşe bu ruha hiç uygun olmayan puanlama sistemi getirildi. Güreş federasyonu başkanımız Musa Aydın bu çelişkiye işaret ederek "Güreşimiz yağlı güreş gibi başlayıp minder güreşi gibi bitiriyor" açıklamasını yaptı ve puanlama sisteminin kaldırılacağı müjdesini verdi. Belki böylece Koca Yusufların, Kel Aliçoların Adalı Halil ve Kurtdereli Mehmet gibi isimlerin yaptıkları güreşe benzer bir güreş izleme şansımız olabilir.