Fırçasını rengârenk boyalara batırıp içine de duygularını katıyor sonra da ortaya şahane resimler çıkarıyor Funda Cumbul Alkan. Zaten sanat genlerinde var. Soyadından anlaşıldığı üzere başarılı oyuncu Meltem Cumbul’un ablası. Babası şiir yazıyor, teyzesi halk türküleri sanatçısı, kardeşlerinden biri de çini ustası... “Resimlerimde sevgiyi ölümsüzleştirmeye çalışıyorum” diyen Funda Cumbul Alkan’la sanat dolu bir söyleşi…
Yeni çalışmalarınızı ne zaman göreceğiz? Hangi temalar üzerine çalışacaksınız?
Yeni bir sergi hazırlığı içindeyim. Öyle hızlı çalışıyorum ki sonbaharda açmış olurum. Şu anda dünya çok karışık, savaşlar, bombalar… Bu durumdan etkilenmemek mümkün değil. Bu yüzden sergimin temasını toplumsal meseleler üzerine kuracağım. Portre ağırlıklı çalışsam da genelde kadın hakları teması üzerinden resimlerimi oluşturdum. Sanat anlayışım zaten topluma mesaj vermek. Hedefim yaptığım tabloları tüm dünyaya tanıtmak ve sesimi duyurmak. Bir hedefim de ileride tablolarımın eğitim kurumlarında öğrencilere ders niteliğinde anlatılmasını sağlamak. Kendi bilgilerimi, deneyimlerimi gelecek nesillere aktarıp öğretmenliğimi yapmak istiyorum.
Portre ağırlıklı çalıştığınızı söylediniz. Resmettiğiniz yüzlerin ne kadarında siz varsınız?
Resimlerimdeki yüzler, hayal dünyamda yarattığım insanlara ait. Onları kendimden birer parça gibi hissediyorum ve her birinin yüzünde benim duygularımı görebilirsiniz. Resimlerimde sevginin yaşarken geliştirilmesi gereken en önemli unsur olduğunu ölümsüzleştirmeye çalışıyorum.
Resim yeteneğinizi nasıl keşfettiniz?
Orta ikinci sınıftayken resim öğretmenimin “Sen geleceğin en ünlü ressamlarından olacaksın” demesiyle sanki sihirli bir değnek değmiş gibi resim çalışmalarıma daha da yoğunlaştım. Ardından hedefim oldu. Lise yıllarında da İzmir Devlet Resim Heykel Müzesinde resim kurslarına katıldım. Bu da alt yapımı oluşturdu. Daha sonra da Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü Grafik Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum.
Etkilendiğiniz, hayranolduğunuz sanatçılar var mı?
Bir Salvador Dali hayranıyım. İspanya’da müzesini ziyaret ettim. Zaten çok beğenirken daha da hayranlığım arttı. O gerçek bir dahi bana göre... Picasso’yu da çok beğenirim bu arada.Türk sanatçılardan da Devrim Erbil’i, yeni genç sanatçılardan Yiğit Yazıcı’yı beğeniyorum. Hem tarzları bana yakın hem de çağdaş ressamlar.
Kardeşiniz Meltem Cumbul oyuncu, siz ressamsınız. Ailede sanatla ilgilenen başka kimse var mı?
Sanırım sanatçı ruhumuz genlerimizden kaynaklanıyor. Babam edebiyatla ilgiliydi, çok güzel şiirler yazardı. Teyzem halk türküleri sanatçısıydı. Meltem’i zaten herkes biliyor, diğer kız kardeşim Yonca da çini sanatçısı. Sanatın her dalına saygısı olan ve seven bir aileyiz dolayısıyla bizi bu yolda her zaman desteklediler. Bugünlere gelmemizde çok büyük payları var.
Kardeşiniz Meltem Cumbul’la nasıl bir çocukluk geçirdiniz, iyi anlaşır mıydınız?
Ailenin en büyük çocuğu benim, Meltem de en küçüğümüz. Biz dört kardeşiz, erkek kardeşimizi çok genç yaşta kaybettik. Üç kız kardeş birbirimize daha da sıkı kenetlendik. En büyükleri ben olduğum için onlar beni anne yarısı gibi görürler. Zaten Meltem’i biz büyüttük, annemden çok Yonca’yla biz baktık. Onun için gayet uyumluyuz. Birbirimizi çok sever ve iyi anlaşırız. Sık sık birlikte vakit geçiririz. Bir araya geldiğimizde çok eğlenir, bolca da güleriz. Allah bizi birbirimize bağışlasın.
Meltem Hanım resimlerinizi nasıl bulur?
O zaten yaptığım resimleri görür görmez “Abla bunu bana ver” diye alır. Ben de yaptığım resimleri onun duvarında seyretmekten haz duyarım.