“Resim sanatı varoluşum, tutkum, özgürlüğüm...”

Resim sanatıyla ilişkisini ''Varoluşum, tutkularım, özgürlüğüm ve kendimi ifade bakımından hayati...'' sözleriyle ifade eden sanatçı Sezayi Aydın, ressamlığın hesaplamalarla ya da planlamalarla icra edilecek bir meslek olmadığını söylüyor ve ekliyor: ''Çünkü daima kendinizi aşmanız mümkün, hatta gerekli. Arayış içindeyken bazen savrulmak da beni mutlu ediyor...''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Bu hafta Akşam Cumartesi için başarılı ressam Sezayi Aydın ile bir araya geldik. Gerçekçi, dokunsanız her an canlanacak olan figüratif resimleriyle özgün ve özel bir yerde duran sanatçı, çalışmalarını Beşiktaş Arnavutköy'deki ressam ablası Civan Aydın ile paylaştığı atölyesinde yürütüyor. Aydın ile resim sanatına ve ressamlığına dair kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdik. Sohbetimize geçmeden önce onu kendi ağzından daha yakından tanıyalım: "23 Nisan 1990, Sivas doğumluyum. Çocukluğum doğayı daima farklı görme, zihnimde yeniden biçimlendirme eğilimiyle geçti. Dahası, doğada bulduğum nesnelerden oyuncaklar yapardım. Yeteneğimin annemden geldiğini düşünüyorum: O, çok iyi bir kilim zanaatkarıdır. Ablam Civan Aydın'la resim sanatını keşfetmemizi ve yol arkadaşlığımızı çok kıymetli ve sahici buluyorum. Akademik eğitim bize bu alanı tanımamızı sağladı. 2013 yılında Ressam Kasım Koçak'ın "Keçiler" tablosunu gördüğümüzde Türkiye'de böyle büyük bir sanatçının olması beni çok heyecanlandırdı ve kendisiyle tanıştık. Gebze'nin bir köyünde çalışmalarını ve yaşamını sürdürmekte olan sanatçıyla kurduğumuz uyum ve dostane ilişki bizi daha sonrasında oraya sürükledi. Böylece Civan'la 10 metrekare konteynerımızla gidip oraya yerleştik. Şaşıracaksınız belki, 3 ay diye gittik 3 yıl geçirdik. Gerek sanat gerek yaşam mücadelesi içinde geçen süreçte eğitimimizi tamamladık. Bizim için bu dönem üst lisansımızdı. 2016'da Civan'la birlikte ilk kişisel atölyemizi Pendik'te açtık. Yaptığımız resimler bize yeni yollar belirlemeye başladı. Resimleri izleyicilerle buluşturabilmek için bir galeri-stüdyo kurma fikri doğdu. Böylece 2020 yılında Beşiktaş Arnavutköy'de açık-stüdyo şeklinde hem resimlerimizi ürettiğimiz hem de sergileme mekânı olarak kullandığımız Arnavutköy Art Space'i kurduk. Çalışmalarımıza ve etkinliklerimize halen orada devam ediyoruz."

RESİM SANATINI KENDİM İÇİN HAYATİ GÖRÜYORUM

Resim sanatı sizin için ne ifade ediyor, neden bu alanı tercih ettiniz, mutlu musunuz?

Resim sanatını varoluşum, tutkularım, özgürlüğüm ve kendimi ifade bakımından hayati görüyorum. Özümü, sanat yoluyla tuvale aktarma çabası diyebilirim. Ben fırçanın bir dil olduğuna inanıyorum. Resmin de bir anlatı olduğuna. Resim, duygu ve düşünceleri, görsel ve eleştirel olarak, estetik bir biçimde izleyiciye direkt iletir. Bundan dolayı kendimi en doğru yerde hissediyorum. Hesaplamalarla ya da planlamalarla icra edilebilecek bir meslek değil bu. Çünkü daima kendinizi aşmanız mümkün ve hatta gerekli. Arayış içindeyken bazen savrulmak da beni mutlu ediyor. Bir de resim, teknik ve içerik olarak öğrendikçe ve derinleştikçe zorlaşan bir sanat. Ve resim yaparken oluşan açığa çıkan kaygıları, sezgileri, dürtüleri, sebatı ve daha farkına bile varamadığım birçok hissi tuvale aktarmak, orada kendi dünyamı yaratmak heyecan verici.

GÜNÜMÜZDE FİGÜRATİF RESİM YANLIŞ ALGILANIYOR

Resim tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Resim tarzım ağırlıklı olarak figüratif. Resimlerim sadece biçimsel değil içerik olarak da gerçekçi. Bende renk ön planda değildir. Çizginin ve onu güçlendirecek tonların, sıcak - soğuk ilişkisinin kompozisyona uyumuyla yaparım resimlerimi. Maalesef günümüzde figüratif resim yanlış algılanıyor. Görülenin dış hatlarını oranlı biçimde resmetmek, içerisini boyamak sanılıyor. İçerik ile figürün veya temanın teknik bir bağının olmadığı, yüzeysel resimler yapılmakta. Birbirinden ayıramadığımız, piyasanın talebine uyarlanmış, seri üretilen resimler. Ben tekrarlardan özellikle kaçınırım. Figüratif resim benim için sanatçının gerçeklerle yüzleşmesidir. Figürde desenin kompozisyondan ayrı düşünülmemesi gerekir. Resmin entelektüel yanı da kuvvetli olmalıdır. Ve dahası, farklı çağlarda yeni yorumlara açabilmelidir kendini.

RESİM YAPMAK BENİM İÇİN BİR MESAİ DEĞİL

Atölyenizdeki günlük rutininiz nasıl?

Bu konuda kendimi şanslı hissediyorum. Resim benim için bir mesai değil, beynimde yaşayan ve vakti saati olmayan bir olgu. Dolayısıyla, her an fiilen çalışmaya geçebileceğim, sevdiğim ve kendimi iyi hissettiğim bir mekânda olmak özgür hissetmemi sağlıyor. Yaratıcı eylemin hep tetikte, yani gündemde, yürürlükte olması diyebiliriz buna. Atölyemiz, açık bir stüdyo olmasından dolayı, sanatseverlerin ziyaret ettiği, farklı disiplinlerden sanatçıların buluşabildiği canlı bir sanat merkezi konumunda. Özellikle belirtmeliyim ki resimlerimiz üzerinde de bu hareketliliğin etkisi görülmekte. Romancı Murat Menteş'in resimlerimin isim babası olması mesela, mekanımızın disiplinler-arası etkileşime imkân verdiğinin bir göstergesidir.

YIKIM VE YALNIZLIK TEMALARINI İŞLİYORUM

Hangi konu, içerik ve temalarda resimler yapmayı seviyorsunuz?

Ben hayatın çözüldüğü, insanların birbirinden koptuğu, göze batmayan fakat herkesin deneyimlediği bir çözülme, çöküş yaşadığımız fikrindeyim. Şahsen neşeli, hatta iyimser biri olsam da bana aşikâr görünen bu meseleyi, netlikle göstermeye çalışıyorum. Evet, esasen, günümüz insanının içsel yıkılışını resmediyorum. Örneğin: Enkaz Önünde Köpekler, İstanbul'un portresidir. Yaşadığımız şehir ne durumdaysa biz de o durumdayız. Dışımızdaki dağılmanın bir benzeri içimizde de gerçekleşiyor bence. Kompozisyonlarımda geometrik dengeyle birlikte, yorumlama imkanları sunan bir dinamizm oluşturmayı hedefliyorum. Temayı biçimsel ve düşünsel boyutta hissettirmeyi gözetiyorum. Kentsel dönüşümle beton bir hapishaneye dönüşen kent yaşamıyla ilgili şeyleri temsil ederken sadece insan merkezci yaklaşım sergilemeyi de tercih etmiyorum. Bu yüzden figüratif resim anlayışı içerisinde insandan başka özneleri görünür kılmaya yöneliyorum. Genellikle direniş, yalnızlık, yıkım ve kadın temalarını işledim.

Ablanızla birlikte çıkardığınız kitap hakkında da biraz bilgi verir misiniz?

Bu kitapta, değerli yazarlarımız sevgili Murat Menteş'in ve sevgili Yalın Alpay'ın yazıları yer alıyor. Murat Bey benim resimlerimi, Yalın Bey de ablamın resimlerini konu etti. Kitapta, Civan ile benim resimlerimiz ve eskizlerimiz de bulunuyor.

ÖĞRENCİLERE SANAT BİLİNCİ KAZANDIRILMALI

Türkiye'deki örgün eğitimde verilen resim dersleri hakkında ne düşünüyorsunuz, sizce yeterli mi, uygun mu veya doğru mu?

Maalesef yeterli değil. Sadece plastik sanatlar değil, müzikte de aynı sorunu görmekteyiz. Sanat bilincinin ilköğretim ve lise çağlarında kazandırılması çok önemli. Okulda sanatla bağ kuramayan çocuklar, gençler; ileride de estetik değerleri tanıyamıyorlar. Az sayıda insan sanata hayatında yer açabiliyor. Sanat bilgisini genişletebiliyor. Ve şu da bana acı verici gelmiştir hep: Dönüp okul hayatımıza baktığımızda, orada sanatı görememek. Sanatın savsaklanmasını normal karşılamak, cidden hazin. Eh, maalesef, sonuçta da hayatımızı estetize edemiyoruz. Sakillikten, çirkinlikten bir türlü yakamızı sıyıramıyoruz.

GENÇ SANATÇILAR KENDİLERİNİ TEK BİR DÜŞÜNCEYE BAĞLAMAMALILAR

Genç sanatçılara ve ressamlara neler söylemek istersiniz? Kendilerinde hangi sorulara yanıt verdikten sonra bu yola girişmeliler?

Sanat eğitimi alan gençlere, gelişimlerini bir okula veya tek bir düşünceye bağlamamalarını tavsiye ediyorum. Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki sanatın her dalı, tüm ekoller, yaklaşımlar, onlarca, yüzlerce kola ayrılmış durumda. Dolayısıyla derinlik ve detaylar önem kazanıyor artık. Genellemelerle, toptancı tavırla bir yere varmak imkânsız artık. Başlangıçta, yani henüz belli bir birikim elde etmeden bir ekol girmemeleri daha doğru olur. Erken yaşlarda sergi ya da galerilerin kontrolleriyle biçimlenmemeleri gerektiğini söyleyebilirim. Sanatçılık hem teori hem de içerik ve biçim olarak zaman içerisinde kişinin içsel yolculuğunun dışavurumuyla mümkün.

RESİMLERİMİZ YILIN HER GÜNÜ SERGİLENİYOR

Yeni bir sergi planınız var mı, bahseder misiniz? Yeni çalışmalarınız neler?

2020 yılında kurduğumuz Arnavutköy Art Space'i açık atölye-galeri olarak daima sergiye açık şekilde düzenledik. Resimlerimizi bu alanda dönüşümlü olarak sergiliyoruz. Böylece sergilerimiz belli bir zaman diliminde değil de yılın her günü ziyaret edilebilecek durumda. Elbette çeşitli fuarlara da katılmaktayız. Önümüzdeki en yakın fuar Ankara'da Mart 2022'de gerçekleşecek Artankara Fuarı. Tüm sanat severleri standımıza bekleriz.