Pes etmemenin ödülü altın madalya

Dünya ve Avrupa şampiyonu unvanlarının yanına Paralimpik Oyunları şampiyonu unvanını da ekleyen milli para okçu Öznur Cüre Girdi, ''Altın madalyayı kazanmak benim için tam anlamıyla hayallerin gerçeğe dönüştüğü an oldu. Her gün antrenman yaparken, o okları atarken tek düşündüğüm yolun sonunda altın madalyaya uzanmaktı. O zorlu yolların, mücadelenin, pes etmemenin ödülünü aldım.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nda milli para okçu Öznur Cüre Girdi, kadınlar makaralı yayda altın madalya kazanarak ülkesine büyük bir gurur yaşattı. Daha öncede dünya ve Avrupa şampiyonu unvanlarına sahip olan Öznur ile hem olimpiyatları hem de okçuluk sporuna dair serüvenini konuştuk. Gözyaşları içindeki sevinci ile kalplere dokunan Öznur, "26 yaşımda Avrupa, dünya ve Paralimpik Oyunları şampiyonu unvanlarını kazandım. Kariyerim için çok önemli üç hedefimi gerçekleştirdim. Ama sporda hedefler bitmez. Motivasyonum çok yüksek. Şimdiki en büyük hedefim, bu başarılarımı daha sürdürülebilir hale getirmek. Kendi adıma çok güzel hayallerim var." diyor.

Geçirdiği trafik kazasının ardından tanıştığı okçulukla hayatının değiştiğini dile getiren Öznur spor yapmaya aslında çocuk yaşlarda tekvando ile başlıyor. "Geçirdiğim kazadan sonra yine kurtarıcım spor oldu. Rehabilitasyon sürecimde spor hep yanımdaydı. Ama okçuluğun yeri her zaman çok ayrı elbette. Bir insanın ülkesini uluslararası yarışmalarda temsil etmesi bence büyülü bir şey. Okçuluk bana bu fırsatı verdi. Okçuluk, benim hayatımda sadece bir spor dalı değil aynı zamanda en büyük tutkum." diyen Öznur, Aydın Üniversitesi'nde Spor Yöneticiliği Bölümü'nde okuyor.

SPORLA HAYATA TUTUNDUM

Öncelikli sizi tebrik etmek istiyorum. Paris 2024 Paralimpik Oyunları'nda altın madalya kazanarak büyük bir gurur yaşattınız. Peki siz neler hissettiniz?

Çok teşekkür ederim, gerçekten mutluluğumu tahmin bile edemezsiniz. Altın madalyayı kazanmak benim için tam anlamıyla hayallerin gerçeğe dönüştüğü an oldu. Her gün antrenman yaparken, o okları atarken tek düşündüğüm yolun sonunda altın madalyaya uzanmaktı. Altın madalyayı kazandığımda tam bir duygu boşalması yaşadım. Madalyayı kazanalı, o unutulmaz anları yaşayalı neredeyse bir hafta oldu ama sesim hâlâ kendine gelmedi. Siz beni hep sakin bir şekilde oklarımı atarken görüyorsunuz. Ama o an içimden bağırmak, bu mutluluğumu herkese duyurmak geldi. O zorlu yolların, mücadelenin, pes etmemenin ödülünü aldım. O an içimden nasıl geliyorsa öyle sevindim. Ülkeme bir Paralimpik Oyunları altını getirmenin gururu, gerçekten çok başka. Bana inanan, destek olan ve hep yanımda olduğunu hissettiren herkese tüm kalbimle tekrar tekrar teşekkür ediyorum.

Takdim sürecinde neler yaşadınız?

Paralimpik Oyunları gibi sporun zirvesi bir organizasyonda ülkemi temsil etmek başlı başına çok büyük bir gurur. Bizler birçok yarışmanın ardından Paralimpik Oyunları'na katılmaya hak kazanıyoruz. Burada olmak bile çok büyük bir ödül. Bunu bir de altın madalya taçlandırmak... İşte bu tarifsiz! Madalya takdimi hayatım boyunca unutmayacağım bir onur benim için. Büyük bir coşkuyla çarpan kalbim ve gözlerimin dolmasıyla, o platformda dururken sadece kendi başarımı değil bu yolda emeği geçen herkesin, beni destekleyenlerin ve ülkemin başarısını da kutluyor gibiydim. Bunların hepsi bana apayrı bir motive ve gurur kaynağı oluyor. Sporun büyüleyici bir gücü var. Bana kalırsa, sporun iyileştiremeyeceği hiçbir yara yok. Ben spor sayesinde hayata tutundum. Şimdi de dünyanın en büyük spor organizasyonunda zirvedeyim. Benim başardığımı görerek bu yola çıkmaya karar veren, benden ilham alan bir kişi bile olsa bundan tarifsiz onur duyarım.

HAYALİM GERÇEĞE DÖNÜŞTÜ

Altın madalyayı getiren o ana geri dönsek... Rakibiniz ile çok bir puan farkınız yoktu. O son ok nasıl atıldı?

Rakibimi tekrar tebrik etmek isterim. Tam bir final mücadelesi oldu. Zor olacağını biliyordum ama bir an bile altın madalyadan şüphe etmedim. Son atış için yayımı gerdiğimde içimden: "Öznur, çok çalıştın, çok emek verdin ve şimdi sırada altın madalya kutlaması var." dedim. Yayımı gerdim ve oku attım. Ondan sonrası ise harika duygular. Elbette müthiş hissettim. Her şey bir rüya gibiydi, en büyük hayalim gerçeğe dönüşmüştü.

Olimpiyatlara giderken altın madalya düşüncesi var mıydı?

Her sporcunun hayali, katıldığı her büyük turnuvada zirvedir. Bu nedenle Paralimpik Oyunları'na giderken altın madalya kazanma düşüncesi tabii ki aklımda vardı. Böylesi büyük bir organizasyonda kürsünün en üst basamağında olmayı kim istemez? Uzun zamandan beri bu madalyanın hayalini kuruyor ve bunu gerçekleştirmek için çalışıyordum. Dünya ve Avrupa şampiyonu unvanlarımın yanına Paralimpik Oyunları şampiyonu unvanını eklemek harika bir his. O başarılarım da çok kıymetli ve önemli. Artık Avrupa, dünya ve Paralimpik Oyunları şampiyonuyum.

KENDİME MEYDAN OKUYORUM

Bu başarıların ardında ne gizli peki? Nasıl geldi bu başarılar?

Planlı ve doğru çalışmayla. Siz sahada beni yalnız başıma ok atarken görüyorsunuz ama arkamda çok büyük bir ekip var. Biz ülkemizi sahada temsil ederken, onlar da en iyisi için arka planda çalışıyor. O gün hangi antrenmanları yapacağız, kaç ok atacağız, nasıl besleneceğiz... Her şeyin cevabı planlı, programlı. Bize düşen ise metodları en doğru şekilde uygulamak. Günümüzün çok büyük bir bölümü antrenmanlarla geçiyor. Okçuluk hayatımın çok önemli bir parçası. Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsanız bu böyle olmalı. Başarıya giden yolda her gün kendime meydan okuyorum.

Okçuluk sizin için ne ifade ediyor?

Okçuluğun benim için anlamı gerçekten bambaşka. O talihsiz kazadan sonra hayatımı şekillendiren, bana dengeyi, disiplini katan ve her gün daha iyi bir insan olmam için bana ilham veren bir spor dalından çok daha fazlası şu anda. Gerçekten hayatıma kattıkları o kadar fazla ki her geçen gün sanki kendimle ilgili yeni bir şey öğreniyormuşum gibi hissettiriyor bana.

En temelinde ise benim için bir özgürlük ifadesi aslında okçuluk. Her antrenman ve müsabakada her ok yaydan çıktığında, sanki tüm sınırları aşabilecekmiş gibi hissediyorum. Yay ve ok arasında bir bağ kuruyorum ve o bağ bana en başta büyük bir huzur ve inanç veriyor. İşimi çok seviyorum...

O HAREKET ALLAH'A TEVEKKÜLÜMDÜ

Maçlara çıkmadan önce bir toteminiz var mıdır? Ya da maçlarda özellikle yanınıza aldığınız bir şey?

İki tane kolyem var onları takmaya hep özen gösteririm, benim için çok değerliler. Hatta bir tanesini unutmuşum eşim sağ olsun hemen getirmişti havalimanına. Totem olarak ise okçuluğa başladığımdan beri nedeni yok ama saçlarımın örgülü olmasına çok dikkat ederim. Hatta örgüsüz nerdeyse asla maça çıkmam diyebilirim.

Maçtaki bir kareden bahsetmek istiyorum. Fotoğrafta gözleriniz yaşlı bir eliniz yukarıda diğeri ise kalbinizde... Beni çok etkileyen bir kare idi. Bu hareketin bir anlamı var mıydı?

O fotoğraf benim için de gerçekten çok anlamlı, bu benim tevekkülüme dayanıyor. Her zaman oraya, o sahneye inançlı olarak çıktım ve Allah'a şükrettiğimi belirtmek istedim doğruyu söylemek gerekirse. O anda tüm içtenliğimle elimi havaya kaldırıp "Allah'ım sana şükürler olsun" dedim içimden ve benim için çok duygulu ve anlamlı bir an oldu. Çünkü tüm inanmışlıkla, tüm inancımla ve tüm güvenimle o sahnedeydim ve sonunda başardım, bu sayede de o fotoğraflar ortaya çıktı.

"NEDEN OLMASIN?" DEDİM VE BURADAYIM

En başa dönsek okçuluk hayatınıza engelinizle birlikte giriyor sanırım. Bir trafik kazası geçirmişsiniz... O kazadan sonra neler yaşadınız?

17 yaşında bir trafik kazası geçirdim. Kazada annemle birlikte çok ciddi şekilde yaralandık. Kazada belim kırıldı. Rehabilitasyon sürecim çok uzun sürdü. Uzun zamanlarımı hastanede geçirdim. Elbette, çok zor günlerdi ama aşılamaz değildi. Hele benim gibi hayat dolusu biri için asla. Kafamda birçok soru işareti vardı. Hepsinin cevaplarını da zaman verdi. Tedavi sürecimde, Paralimpik okçu Bahattin Hekimoğlu'nun beni okçuluğa yönlendirmesi hayatımı değiştirdi. Onun desteğiyle okçuluğu keşfettim ve bu spor kendimi yeniden güçlü hissetmemi sağladı. 2019 yılında Okçular Vakfı ile tanıştım ve bu, hayatımda bir başka dönüm noktası oldu. Okçuluk zihnimde çok farklı kapıların açılmasına sebep oldu. Sahaya gittiğimde kendimi çok iyi hissediyor, günümün büyük bir kısmını sahada geçirmek istiyordum. Bir gün kendi kendime "Neden olmasın?" dedim. 2019'da hayatımda ilk defa Türkiye şampiyonasına katılıp ilk altın madalyamı aldım ve akabinde Milli Takım'a davet edildim. 2019'dan bu yana hala milli formayı terletiyorum ve uluslararası mecralarda ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum. Benim için spor, hayat demek.

BİTTİ DEDİĞİM ANDA HAYAT YENİDEN BAŞLADI

Her şeye rağmen hayata tutunan ve başarılar elde eden bir kişiniz. Başkalarına da çok güzel bir örneksiniz... Buradan okuyucularımıza bir mesajınız olur mu?

Ülkemi en iyi şekilde temsil ederek benden sonra gelecek nesillere çok güzel bir miras bırakmak için çalışıyorum. Hayata pozitif bakabilmek, bir insanın sahip olabileceği en kıymetli özelliklerden biri. Hayat her zaman sürprizler dolu ve ne yazık ki bu sürprizler her zaman bizi güldürmüyor. Tam her şey bitti dediğiniz anda, aslında yeni bir başlangıcın tohumları atılıyor. Önemli olan bu başlangıçlar için her zaman hazır olmak. Hedefinize giden yolda önünüze çıkan engellerle pes etmeden mücadele etmek. İşte o zaman yaşadığınızı hissediyorsunuz. Bu hayat serüvenimde birine ilham olabildiysem veya en azından küçük bir ışık verebildiysem ne mutlu bana. Bazen hayatınızda bir şeye tutunabilmek için tek bir işarete ihtiyacınız oluyor. Ben de tam 'bitti' dediğim anda, karşıma bambaşka bir hayat kapısı açıldı. Hayal kurun ve o hayallerin peşinden koşun.