MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
İki buçuk milyonu aşkın adayın merakla beklediği YKS sonuçları 28 Temmuz’da açıklandı. 6 Ağustos’ta başlayan tercih dönemi 14’üne kadar devam edecek. Tercih işlemleri ÖSYM AİS üzerinden TC kimlik numaraları ve şifreleri ile giriş yapılarak gerçekleşecek. Peki, üniversite ve bölüm tercihi yaparken nelere dikkat edilmeli? Okul sıralaması nasıl yapılmalı? Bu yıl hangi bölümlere ilgi fazla? Koronavirüs süreci üniversite seçimlerini etkileyecek mi? Geleceğin meslekleri neler? Bütün bu soruları İstanbul Bilgi Üniversitesi Eğitim Danışmanı Özge Alyu ve Maltepe Üniversitesi Aday İlişkileri Uzmanı Gökhan Menekşe ile konuştuk.
İÇ SESİNİZE KULAK VERİN
Adaylar tercih döneminde puandan ve sıralamadan bağımsız olarak öncelikle ne yapmak istediklerini, hangi alanlara ilgi ve yetenekleri olduğunu tespit etmesi gerektiğini belirten Özge Alyu, bu noktada adayın kişisel farkındalığının ve iç sesine kulak vermesinin önemli olduğunu dile getirdi. Gençlerin ilgi alanları ve yeteneklerinin ortak noktalarını bulup bir tercih listesi belirlemelerini söyleyen Alyu, “Doğru sıralama yapmak çok önemli. Bu yıl baraj 170’e çekildi ve ikinci dönem konularından sorular sorulmaması nedeniyle belli puan türlerinde yığılma oldu. Özellikle eşit ağırlık ve sayısal öğrencileri bu durumdan etkilendi. Öğrenciler şöyle bir durumla karşılaştı. Puanı yetiyor ama başarı sıralaması tutmuyor. Bu noktada 4 yıllık bölüm seçecek öğrencilerin puana değil başarı sıralamasına bakması gerekiyor. 2 yıllık tercih yapacak öğrenciler ise puanı baz alabilir. Adaylar başarı sıralamasına bakarken geniş bir aralıkta tercihte bulanabilirler. Burada önemli olan yazılan her üniversite ya da bölümün öğrencinin istediği yerler olması. Eğer kazanıp gitmez ise orta öğretim puanı gelecek sene düşecektir.” şeklinde konuşuyor.
KORONAVİRÜS TERCİH SÜRECİNİ ETKİLEYECEK
Seçtiği bölüm için adayların, ‘tam puan alsam yine bu bölümü ya da programı seçer miydim?’ sorusunu kendilerine sorması gerektiğini belirten Maltepe Üniversitesi Aday İlişkileri Uzmanı Gökhan Menekşe ise “Adaylar öncelikle hangi şehirde ve üniversitede okuyacaklarına karar vererek, ilgili üniversitenin hangi alanlarda öne çıktığı, sosyal olanakları, işbirlikleri, uluslararası olanakları ve yeni kriterimiz olan üniversitelerin ‘uzaktan eğitim’ karnelerini incelemeli. Ayrıca tüm program ve bölümlerin özel koşullarına göz atılmalı.” diyor. Koronavirüs’ün üniversite tercihlerini etkileyeceğini söyleyen ve uzaktan eğitim faaliyetlerini küresel salgın döneminde başarıyla tamamlayan ve uzaktan eğitim altyapılarını güçlendiren üniversitelerin bu dönemde daha çok öne çıkacağını dile getiren Menekşe sözlerine şöyle devam etti: “Bu yıl bazı öğrenciler, kayıt dondurma seçeneğini de tercih edebilir. Öğrenciler ve aileleri yüz yüze eğitimin daha nitelikli olduğunu düşünmekte. Aslında öğrenciler bu durumu avantaja çevirerek; uzaktan eğitimle verilen derslerin kayıtlarını ve çok zengin yardımcı malzemeleri izleyerek daha çok şey öğrenebilirler; bilgi, beceri ve yetkinliklerini artırabilir.”
GELECEĞİN MESLEKLERİ DEĞİL MESLEĞİN GELECEĞİ KONUŞULMALI
Dünya her geçen gün değişiyor ve gelişiyor. Yeni sektörler ve meslekler ortaya çıkıyor. Ancak burada geleceğin mesleklerinden ziyade mesleklerin geleceğini konuşmak gerektiğini dile getiren Alyu, “Daha önce kalp ameliyatları göğüs kafesinin kesilmesi ile yapılırken bugün çiplerle kol altından yapılıyor. Bu teknoloji ve yapay zekânın bir ürünüdür. Bu sadece sağlık alanı için geçerli değil. İşletme bitiren biri bilgisayar ortamında yazılım programına hâkim olmalı, reklamcılık bitiren biri 5D tasarımlardan bahsetmeli, öğretmen olarak mezun olan biri de dijital eğitim sistemini bilmeli. Öğrenci hangi bölümde okursa okusun mutlaka dijital yetkinliklerini geliştirmeli, yapay zekâ ve nano teknolojiyi işinin parçası haline getirmeli.” diyor ve ekliyor: “Dünya çapında gelecek düşüldüğünde temel bilimlere bir yönelim var. Mühendislik okumaktansa fizik, matematik okuyorlar. Ama Türkiye’de daha bu durumda değiliz. Bizde özellikle veliler öğrencilerin ne olarak mezun olacağını bilmek istiyor.”
Geleceğin meslekleri kavramı diye bir şey olmadığını ve kişinin kendi mesleğini günün koşullarıyla bütünleştirmesi gerektiğine dikkat çeken Menekşe ise sözlerini şöyle sürdürüyor, “Bir bölümü tercih ederken o bölüm için ‘geleceğin mesleği’ nitelendirmesini yaparken; mezun durumundayken teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte belki de durumlar tam tersi olabilir. Burada şunun önemini anlıyoruz ki: ‘geleceğin mesleği’ kavramı esasında bölüm veya programla ilgili değil kişinin kendisini o alanda ne kadar geliştirdiğiyle, yaptığı işe katkısıyla ilgili. Bu yüzden disiplinler arası çalışmayı ve bugünü çok iyi takip etmek gerekir. Günümüzü değerlendirecek olursak e-ticaretin artmasıyla bu sektöre bağlı tüm bilişim sistemleri, pazarlama, lojistik bölümlerinin ön planı çıktığını görebiliriz. Bu dönem, sağlık sektörünün ne kadar güçlü olması gerektiği ve altyapı yatırımlarının ne kadar önemli olduğu kanıtlandı.”
AKADEMİK KADRO VE DONANIMLAR İNCELENMELİ
Üniversite tercihlerinde bulunurken akademik kadronun incelenmesini belirten Özge Alyu, “Üniversitenin akademik kadrosu tam zamanlı mı, bir sirkülasyon var mı, hocalar sektör içinde bilinen isimler mi? gibi soruların cevaplarını aramalı adaylar. Ayrıca üniversitelerin öğrencilere sağladıkları akademik imkânlara da bakılmalı. Çift ana dal, yan dal gibi olanakları var mı? İş dünyası ile öğrencileri buluşturan aktiviteler düzenliyor mu? Bunlara bakılmalı.” şeklinde konuşuyor.
MESLEKİ YETERLİLİK SINAVI GETİRİLİYOR
Çok tercih edilen ve mezun sayısı fazla olan bölümler var. Çoğu mezun iş bulmakta zorlanıyor. “Bazı bölümlere sektör doymuş durumda. Bunda Türkiye’deki öğrenci yoğunluğu da etkili. Bu düzende mezunları birbirinden ayıran en önemli özellik yetkinlik ve teknolojik gelişimler.” diyen Alyu, bazı bölümlere tıptaki TUS sınavı gibi mesleki yeterlilik sınavı geleceğini belirtiyor. Bu yıl hukuk bölümüne girenlerin mezun olduklarında mesleki yeterlilik sınavına gireceğini belirten Alyu, fazla mezun sayısına karşı bu yeni sistemin getirildiğini vurguluyor.
SAĞLIK ALANINA İLGİ ARTTI
Pandemi nedeniyle tıp alanına olan ihtiyaç bir kez daha gözler önüne serildi. Büyük emek ve özveri ile çalışan sağlıkçıların tempoları tıbbı düşünen adaylardan kimilerini korkuturken kimlerini ise cesaretlendirdi. Koronavirüs süreci ile birlikte bu yıl özellikle Genetik Mühendisliği ve Biyomühendislik alanına yönelim olduğunu söyleyen Özge Alyu “Pandemi sürecinde bu bölümlerin önemi bir kez daha anlaşıldı. Hastalık genetik mi yapay mı? Kökeni nereden geliyor? Bunları araştırmak için bu bölümlere ihtiyaç var. 10 yıl önce bu alanı seçenler ne iş yapacağız diyorlar da ama şimdi durum öyle değil. Ülkemizde de bu alanda yatırımlar yapılıyor.” şeklinde konuşuyor.
AMAÇ ÇOK PARA DEĞİL
Adayların bölümlerini seçerken ‘para kazanmak’ amacıyla değil ‘mutlu olmak’ için seçmesi gerektiğinin altını çizen Menekşe, “2 yıllık ya da 4 yıllık tercihlerde adayın kendi isteğine göre hareket etmesi gerekiyor. Burada kişinin kendisine şu soruyu sorması gerekiyor toplumsal baskı sonucunda mutsuzluğa rağmen sadece belli bir statü, unvan ya da etiket mi istiyorum yoksa mutlu olacağım bir meslek mi istiyorum. Sosyo-ekonomik düzeyi lisans programı mezunlarından daha yüksek olan ön lisans programı mezunları azımsanmayacak sayıda.” diyor.
İSMİ DEĞİŞEN BÖLÜMLER
İsmi değişen bölümlerin olduğunu ve bundan dolayı da puanları ve başarı sıralamalarının olmadığını söyleyen Alyu, öğrencilerin bu bölümleri yeni açılmış gibi algılamamaları ve eğer bu bölümleri yazacaklara öncesinde üniversite ile iletişime geçip geçen yılki başarı sıralamalarını öğrenmeleri gerektiğini dile getiriyor.