Padişahlar şehri 'Yeşil Bursa'

Lokman DAĞ

lokmandag@gmail.com

Başka bir gülümseme sarıyor yüzünü bu şehirde.

Tüm heybetiyle Uludağ’ı var.

Kimi meşhur döner için gider, kimi kestane şekeri için,

Ama evliyalar ve padişahlar şehridir Yeşil Bursa...

Sadece gitmek için gidilmez o güzel kente...

İçin, yüzün, dışın huzur dolar bu manevi şehirde.

Ben ne zaman Bursa’ya gitsem kar yoktur bir türlü Uludağ’da kayak keyfi yapamadım.

Ama köylerinde tarihe yolculuk yapmak. Bir başka... 

Bu kez de öyle oldu, yeterince beyaz örtü olamadığında Uludağ’a çıkamadık. Ama harika yerler gezdik. Kayhan Çarşısı’nda dolaştık. Camileri, türbeleri medreseleri gezdik. Gölyazı’da huzur doldu içimiz... 

BURSA KEBABI İLE GÜNE BAŞLAMAK

Aslında İskender Kebabı ama patent sahibi artık kullandırmadığı için Bursa Kebabı diyorlar o lezzetli dönere... Biz de Kayhan Çarşısı’nda yani kebabın çıktığı tarihi çarşıdır, Kahyan Hamamı’nda yedik kebapları. Yanlış duymadınız Tarihi Kayhan Hamamı’nda Bursa Büyükşehir Belediyesi tarihi hamamı Kayhan Dönercisi yapmış ustalarımla birlikte kendi dönerimi kendim yaptım. Elime sağlık epey güzel oldu. Yanına da harika bir üzüm suyu şöyle hafif mayhoş olanından bana göre Bursa kebabına en yakışan içecek... Ekibe de yedirdikten sonra şehir turu başladı.

Kapalı çarşıyı gezdikten sonra ilk durağımız Tabii ki Ulu Cami oldu ,tüm görkemi ile Bursa’nınsimgelerinden... Her gittiğinde büyüleniyorum bu güzel cami ye, insanın içi huzur doluyor. Sonra, 2. Murad Külliyesi ve Sultanlar Türbesi’ni ziyaret ettik. Tüm türbeler birbiriyle yarışıyor adeta...

Kiminin içi, kiminin kapısı, kiminin saçakları göz alıcı... Mesela Sultan 2. Murad’ın türbesinin içi oldukça sade, vasiyeti öyle, üstü toprak ve türbenin ortası yağmur yağınca bereketini versin diye açık dizayn edilmiş. Ama bir giriş kapısı ve saçağı var. Kümbekari tekniği, yani tutkal ve çivi kullanılmadan birbirine oyularak geçirme sanatıyla yapılmış ve altın varaklar ile öyle bir süslenmiş ki muazzam... Cem Sultan ve Şehzade Mustafa’nın türbelerinde ise Osmanlı’nın ne güzel çinileri ile bezenmiş hele bir de kalem işlemeleri var ki tavanlarda Osmanlı’nın sanata verdiği değeri bir kez daha bu türbelerde görebiliyorsunuz.

YEŞİL TÜRBE VE CAMİİ FEVKALADE

Yine muhakkak uğramanız gereken yerlerden biri de Yeşil Cami ve Türbesi, Bursa’nın en görkemli yapılarından harika çiniler ile süslenmiş dönemin önemli eserlerinden. Hele bir de Yeşil Cami’nin hünkar mahfiline çıkabilirseniz Osman Hamdi Efendi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi eserinin orada çizildiğini göreceksiniz “tabii orası olduğu söyleniyor” eskiyi andırıyor ama zamanla değiştiği de rivayet ediliyor. Ya da eserin iki versiyonu olduğu da bilgiler arasında.

BALİBEY HAN’DA EL SANATLARI

Şehir merkezinde Osmanlı’nın ilk ve sanırım tek üç taklı hanıdır Balibey Han... Alt katında bulunan restoran kısmında bir de mağara bulunmakta küçük ama keyifli bir yer. Bazı rivayetlere göre Bursa Kalesi’nin altına çıkan bir bağlantısı olduğu belirtiliyor. Orayı gezdikten sonra üst katlarda bulunan küçük dükkanları gezin. Unutulmaya yüz tutmuş sanatlar orada yaşatılmaya çalışılıyor. Sevdiklerinize küçük sevimli hediyeler alabilirsiniz. Daha sonra yakınlarında bulunan Kayhan Çarşısı’na gidin, orada “Fakir Kebabı” olarak adlandırılan Pideli Köfte’nin tadına bakın çok beğeneceksiniz. Eskiden öyle derlermiş pideli köfteye şu sıralar pek de ucuz olduğu söylenemez ama neyse...

GELEMİÇ KÖYÜ’NDE KUZU ASMA

Arkadaşlar bizi güzel oyunlar hazırlamışlar Gelemiç Köyü’nde... Delikanlı Odası diye güzel bir köy odaları var. Onlarca kişi bizi bekliyordu. İçeri girdiğimde şaşkına döndüm gerçekten ateşin üzerinde asılı duran ve nar gibi kızarmış bir kuzu bizi bekliyordu. Ama kuzuyu yemek o kadar kolay olmadı. Ondan önce bize oynanan orta oyunlarda epey bir dayak yedik, iki gün belimin ağrısına yürüyemesem de finalde her tarafından yağ damlayan nar gibi kuzuyu yemek epey güzel oldu. Daha sonra tarih kokan köyle güzel bir gezintiye çıkın, epey güzel fotoğraflar çekeceksiniz.

MASALSI GÖLYAZI’DA KAHVALTI 

Bildiğiniz ve gezdiğiniz tüm güzel yerleri unutun... Gözlerinizi kapatın ve size hiçbir yere benzemeyen Gölyazı’dan bahsedeceğim siz sadece hayal edin. Bir yer düşünün masaldan çıkmış gibi... Nilüfer İlçesi’ne bağlı olan bu harika köyü birçok yere benzetselerde ben eşsiz buluyorum. Tarihi Rum evleri, 700 yılı aşkın ağlayan çınarı harika doğasıyla tam bir cennetten köşe... 

Ulubat Gölü’nün hemen kenarında kurulu bu şirin yeri kimileri Karadağ’ın ünlü Sveti Steffan Adası’na benzetse de evleri, kiliseleri, müzesi ve göl manzarasıyla bir doğa harikası hafta sonu kahvaltı yapmak için bahaneniz olacak bir yer. Gözlerinizi açın, daha fazla anlatmayayım Gölyazı’yı ayrı bir yazı olarak yazacağım.

Şimdilik hoşça kalın başka bir macerada görüşmek dileğiyle...