“Özcan” ismi duygu dolu bir tercih

ARZU AKYOL

arzu.akyol@aksam.com.tr

Önce mühendis oldu. Sonra oyunculuk hayalini gerçekleştirmek için “İleri Oyunculuk” yüksek lisansı yapana kadar devam etti eğitimine. Şimdi Aşk Laftan Anlamaz adlı dizide “Aslı” karakterini canlandırıyor ve çok başarılı bir performansa imza atıyor. Özcan Tekdemir’le oyunculuk macerasını, hayallerini ve isminin hikâyesini konuştuk.

Adınızla başlayalım. Genelde erkek çocuklara konulan bir isim. Bir hikâyesi var mı?

Annemin adı Canan, ablamın adı Özlem.. Babam; annemin ve ablamın, yani hayatta en çok sevdiği iki insanın isimlerini birleştirip yeni gelen kızına vermek istemiş. Duygu dolu bir tercih yani… Cinsiyet ayrımcılığı söz konusu değil. 

Nerelisiniz siz? Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Tekirdağlıyız ama ben İstanbul doğumluyum. Babam subay, annem de öğretmen olduğu için çok fazla yer gezdik. Çocukluğum İstanbul, Antakya, Kıbrıs, Nusaybin, Isparta gibi her biri ayrı hikâyeler taşıyan memleketlerde geçti. Benden yedi yaş büyük Ankara'da yaşayan ressam akademisyen bir ablam var. Bir birine bağlı çekirdek bir ailede büyüdüm. Babam ve annem eşitliğe inanan insanlardı ve çocukluğumuzdan itibaren otoriter olmaktansa adil olmaya çalıştılar. Bunun değerini minicikken kavramamızı sağladılar. Her aile gibi birbirini seven ancak genellikle gurbetlerde gezildiğinden midir bilmem ama sanırım sevgimizi göstermeyi iyi bilen ve mizahtan anlayan dört kişiydik. Bize 

özgür ve komik olmayı öğrettikleri için onlara minnettarım...

Oyunculuk nasıl başladı?

Öncesinde mühendistim. Hatta yüksek lisansımı da tamamlamış ve işimi bir buçuk sene kadar yapmıştım. Ancak liseden itibaren drama alanında eğitim almak istediğimi biliyordum. Asıl hayalim rejisör ya da senarist olmaktı. Dolayısıyla ben de geç de olsa üniversite sınavına tekrar hazırlanıp İstanbul Üniversitesi Dramatik Yazarlık ve Tiyatro Eleştirmenliği Bölümü’nü kazandım. Üniversite süresince Şahika Tekand'la Studio Oyuncuları’nda da eğitim aldım. Sonrasında da Kadir Has Üniversitesi'nde Film ve Drama Bölümü’nde “İleri Oyunculuk” yüksek lisansı yaptım ve bir süre asistan olarak çalıştım. Uzun ve çalışma dolu bir hikâye.

ASLI KALBİ ELİNDE BİR KIZ

Dizi nasıl gidiyor, her şey yolunda mı? Kavga gürültü olmuyor mu hiç?

Olmuyor tabii… Herkes işini iyi yapınca ve birbirine saygı duyunca kavga da gürültü de çıkmaz. Hele bir de bizimki gibi komik ve akıllı çalışma arkadaşlarınız varsa size karada ölüm olmaz (gülüyor). 

Aşk Laftan Anlamaz’da canlandırdığınız Aslı karakterini anlatır mısın?

Kalbi elinde gezen bir kız Aslı. Bence duygularını filtrelemeden yaşıyor ve cesareti de kötülükleri yok sayabilecek kadar sevgi dolu olmasından kaynaklanıyor.

Nesi cazip geldi de kabul ettiniz Aslı olmayı?

Komedi yönü çok heyecanlandırdı çünkü daha önce televizyonda komedide rol almamıştım. Bir de tabii işin bütününe bakıp karar verdim. 

Aslı kadar içi dışı bir, biraz da saf biri olmayı ister miydiniz? Etrafta böyle melek gibi insanlar kaldı mı gerçekten? 

Herkeste vardır bir miktar “Aslı”lık. Hem kendimden hem de başkalarından bahsederken "Nasıl biriyim?" ya da "Nasıl biri olmak isterim?" gibi tek boyutlu kişilik tanımlamalarından gerçek hayatta uzak durmayı tercih ediyorum.

ŞÖHRET RİSKLİ BİR DURUM

Diziyle gelen şöhret ayaklarınızı yerden kesiyor mu? 

Yok, artık daha neler...

“Ben ünlü olmanın hakkında uzun uzun düşünülecek, ciddi bir durum olduğunu savunuyorum” diyorsunuz. Neden?

Çünkü insan psikolojisi üzerinde hem durumu tecrübe eden kişi adına hem de bu "şöhret"i yaşamanıza neden olan çoğunluk adına yıkıcı ve riskli etkileri olduğunu düşünüyorum. Daha doğrusu bunu ben düşünmüyorum, araştırmalar bu yönde sonuç veriyor.

Bir sonraki işinizde nasıl bir karakter canlandırmak istersiniz? 

Her rol oyuncu için aynı kıymette bir deneyim şansı sunabilir. O nedenle şöyle olsun böyle olsun dememin lüzumu yok. İşle beraber bütünlüklü değerlendirmek gerekiyor.

Mesleğinizle ilgili nasıl hayaller kuruyorsunuz?

Yenilikçi ve yaratıcı olmayı umut ediyorum. Her işle yeniden iyi olmaya, başarmaya çalışıyoruz çünkü. Yazıyı ve oyunculuğu bir arada sürdürmek önemli benim için. Çünkü ikisi de bir diğerinin yerini tutmayan ifade imkânlarıyla, öğrenilecek denenecek yollarla dolu. Yakın zamanlı ve daha somut hayallerden bahsetmek gerekirse de bağımsız sinema ve tiyatro öncelikli tercihlerim sanırım.

EDİP VE RUHİ BEY BANA İYİ GELİYOR

En son neye katıla katıla güldünüz?

Ailece yani annem, babam ve ablamın olduğu bir mesaj grubumuz var. İsmi "adam's family" doksanlarda uyarlanmış kült bir komedi filminden alıyor ismini… En son babamın o grupta yaptığı bir şakaya güldüm. Hâlâ gülüyorum...

Neydi o şaka?

Onu söylemeyeyim (gülüyor).

Ne için ağladınız peki?

Ailemi özlediğim için...

İş dışında, evde nasıl birisiniz? Neler yaparsınız? 

O kadar yoğun çalışıyoruz ki evde olmak kendi başına hiç eklentiye gerek duymaksızın mutlu olmama yetiyor. İki 

tane kedim var; Edip ve Ruhi Bey... Onlarla oynuyorum, uyuyorum, bir şeyler okuyorum, ortalığı topluyorum, 
ne biliyim herkes ne yaparsa o tür basit şeyler (gülüyor).

Çok üzüldüğünüzde, bunaldığınızda ne yapmak iyi gelir?

Ablamla konuşmak ya da kedilerime sarılmak iyi gelir. Bazı üzüntülerin bekleyerek ve sakin kalarak geçtiğini sanırım yeni öğrendim...