MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Türkiye'nin ilk dünyanın ise 8. diş müzesi geçen yıl İstanbul'da açıldı. Müze denilince akla ilk olarak sanat gelse de 15 binlik tarihi ile dişçiliğin yolculuğunda kullanılan her alet de bir eseri niteliğinde. Diş Malzemeleri Sanayici İş Adamları Derneği (DİŞSİAD) tarafından hayata geçirilen Diş Sağlığı Müzesi; dernek üyeleri ve sektörde emek verenlerin bağışlarıyla oluşturulan koleksiyon ile ağız ve diş sağlığının birçok noktası ile diş hekimliği mesleğinin farklı dönemlerine vurgu yapan nesne ve arşiv belgelerinden oluşuyor. Diş hekimliği mesleğini ve diş endüstri mirası tarihini toplumla buluşturarak farkındalık oluşturmak isteyen müze aynı zamanda diş sağlığı açısından da ziyaretçilerinde bir bilinç oluşturmak istiyor. Çocuklara özel etkinliklerin yapıldığı müzenin en yeni üyesi ise Osmanlı dönemine ait 1898 yılına tarihlenen, diş hekimlerinin diş çekmek için kullandığı davye yani kerpeten.
SANAYİ DEVRİMİ MESLEK HALİNE GETİRDİ
Ağız ve diş sağlığının tüm yönlerini, müze koleksiyonu ve danışmanlarla oluşturulan müze içeriğiyle birlikte ziyaretçilerle buluşturmayı hedeflediklerini belirten Diş Sağlığı Müzesi Koordinatörü Arkeolog Dilara Delen, "Müze; Dişin Arkeolojisi, Dişin Anatomisi, Ağız Bakımı, Diş Hastalıkları, Diş Hekimliği Tarihi temalarından oluşuyor. 18. ve 19. yüzyıllara ait diş endüstri mirası ile ilgili objeler ve belgeler çağdaş müzecilik teknolojilerine uygun olarak sergileniyor." diyor.
Dişin arkeolojisinden söz eden ve diş hekimliğinin ne zaman başladığı konusunda da bilgiler paylaşan Delen şunları aktardı: "Dişin arkeolojisi; diş morfolojisini, diş şekli ve boyutunda meydana gelen tarihsel süreçteki değişiklikleri, dişlerdeki genetik çeşitliliği, biyokültürel akrabalığı, ağız sağlığını, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları arasındaki ilişkileri, zaman içerisinde ağız sağlığında meydana gelen değişiklikleri belirleyen bir bilim dalı. Müzede bu tema ekseninde bilgiler veriliyor. Aynı zamanda müzede Diş Hekimliği Tarihi'ne ayrılmış bir bölüm bulunuyor. Burada Diş Hekimliği mesleğinin gelişim aşamaları anlatılıyor. Diş hastalıkları ve bu hastalıklara çare bulma yolları insanın ortaya çıkışından beri varlığını sürdürmüş. Pirene Dağları'nda bulunan büyücü hekim resmi, dişçiliğin 15 bin yıl öncesine dayandığını gösteriyor. Zaman içerisinde tedavi yöntemlerinin ve dişçilikte kullanılan el aletlerinin gelişmesi, var olan bilginin kitaplara aktarılmasıyla diş hekimliği önemli ölçüde değişmiş. Yüzyıllar boyunca tıp biliminin içinde düşünülen dişçilik, yaşanan gelişmelerle kendi içinde alanlara ayrılan bilim dalı haline gelmiş. Ortaçağ'da diş hekimliği başlı başına bir meslek olarak görülmemiş ve dişçilik işlemlerini berber veya doktorlar yapmış. Bu dönemde tıp anlayışı Batı ve İslam dünyasında farklı sistemlerde gelişmiş. İslam dünyasında pozitif düşünceye dayalı bir tıp anlayışı hâkim olmuş, Avrupa'da ise Rönesans'ın başlangıcına kadar skolastik düşünce hâkimiyetinde devam etmiş. Rönesans'la birlikte tıp alanındaki gelişmeler ve Sanayi Devrimi'yle ortaya çıkan teknik ilerlemeler diş hekimliği tarihindeki önemli kırılma noktaları. Rönesans'ta görülen anatomi çizimleri ve tıp literatüründeki çalışmalar, diş hekimliğinin bağımsız bir meslek kuruluşu olmasının zeminini hazırlamış. Özellikle Aydınlanma Çağı'nda yaşanan gelişmelerle ve diş hekimliğinin kurucusu olarak bilinen Pierre Fauchard'ın çalışmalarıyla diş hekimliği tıptan ayrı bağımsız bir mesleğe dönüşmüş ve uzmanlık alanları ortaya çıkmış. Rusya'nın St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi'nin koleksiyonunda, bilim insanları tarafından bilinen ilk diş girişim resmi olarak tanımlanan İskit (Saka) Vazosu'nun (MÖ.4. yüzyıl, altın) görseli yer almakta. Bu vazo hakkında müzede bilgiler veriliyor."
TIP TARİHİNE IŞIK TUTUYOR
Müzenin koleksiyon bölümünde yer alan eserlerden de bahseden Delen, "Müzede Geç Osmanlı Dönemi'nden Erken Cumhuriyet Dönemi'ne tarihlenen eserler yer alıyor. Diş Sağlığı Müzesi'nde Türk tıp tarihini veya diş hekimliği tarihini yansıtan eserleri, müzeye kazandırarak, ziyaretçilerle buluşturmak için yurtdışı ve yurtiçi özel müzayedelere katılıyoruz. Müzedeki en eski eser 1898 yılına tarihlenen, diş hekimlerinin dişleri çekmek için kullandığı davyedir. (Halk arasında söylendiği biçimde kerpeten). Bu eseri özel bir müzayede sonucunda müzemize kazandırdık. Bu davyenin üzerinde Osmanlı Türkçesi ile 'Gülhane Seririyat Hastanesi' yazıyor. Ayrıca üzerine Osmanlı arması, ay yıldız motifi kazıma tekniği ile işlenmiş. Diş Sağlığı Müzesi'nin koleksiyonunda yer alan davye dönemin tıp tarihini yansıtmasının yanı sıra, estetik anlayışını ve yapım teknolojisi hakkında da fikir veriyor." Diyor.
MESLEKLERİNE AİT ESERLER HEKİM ADAYLARINI HEYECANLANDIRIYOR
Müzeye ilişkin ziyaretçilerden olumlu dönüşler aldıklarını dile getiren Delen, özellikle diş hekimliği okuyan öğrencilerin gezi esnasında çok heyecanlandıklarını belirtiyor. "Diş Hekimliği okuyan öğrencilerden ve akademisyenlerden güzel geri dönüşler alıyoruz. Mesleklerine ait tarihi eserleri görmek diş hekimlerini veya bu mesleği seçecek adayları da heyecanlandırıyor." diyen Delen müzede çocuklarla yapılan etkinlikleri anlatıyor: "Çocukların ağız bakımını ve sağlığını müzede öğrenmesi için her hafta ücretsiz olarak eğitmenler eşliğinde etkinlikler yapılıyor. Yorum ve yaratıcılığa dayanan bu etkinliklerde, eserler üzerinde değerlendirmeler yapılırken yaratıcılık da destekleniyor. Atölyede uygulamalı çalışmalarla pekiştirilen öğrenme programı, müzeyi sosyal hayatın bir parçası kılmayı da amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda oluşturulan programlar, koleksiyon sergilerinin yanı sıra, süreli sergiler için de, farklı yaş gruplarına ve özel eğitim öğrencilerine hazırlanan birbirinden renkli ve yaratıcı etkinlikleriyle yıl boyunca devam ediyor."