Orta Doğu'daki kültür Avrupa'dan daha zengin

Son sekiz yıldır 50'den fazla ülke gezen Berkan Bilgiç ile yolumuz İstanbul'da kesişti. Sosyal medyada hatırı sayılır bir kitlesi olan Bilgiç Orta Asya ve Orta Doğu'ya yaptığı seyahatler ile dikkatleri çekiyor. Afganistan gezisi ile ilgili paylaşımlarına aldığı eleştirileri sorduğumuz Bilgiç, ''Gittiğim ülkelerin kıyıda köşede kalmış tarihini, kültürünü ve toplumlarını öğrenmeye çalışıyorum. Gezmek denilince akla Avrupa geliyor. Dünyanın sağ tarafı es geçiliyor. Bence bu taraf daha samimi ve daha kültürel. Avrupa'da görülecek şey sınırlı.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Sırt çantasına sığan bir hayat. 20'li yaşların başında verdiği bir kararla işinden istifa ederek yollara düşen ve son yedi, sekiz yıldır ülke ülke gezen nam-ı diğer Berkoo yani Berkan Bilgiç ile İstanbul'da bir araya geldik. Bir ömre sığmayacak kadar hem hikâye hem insan biriktiren Bilgiç'in gözlerinin içi gülüyor. Her zaman mutlu bir adam olduğunu ancak bu geziler ile daha da mutlu olduğunu belirten Bilgiç, "Hayatıma uzun süre daha seyahat ederek, gezerek devam etmek istiyorum. Ya veli olacağız ya deli! Bundan sonraki rota belli değil. Ama Kuzey Afrika'ya gitmek istiyorum." diyor. Sosyal medyada hatırı sayılır bir kitlesi olan Bilgiç son zamanlarda özellikle Afganistan'a yaptığı seyahat ile dikkatleri çekiyor. Gezmek denilince akla ilk Avrupa'nın geldiğini ancak bu konuda insanların yanılgıya düştüğünü, dünyanın doğusunun kültürel anlamda daha zengin olduğunu belirten Bilgiç ile renkli dünyasını konuştuk.

LATİN AMERİKA'DA SÜTLAÇ SATTIM

Seni tanıyalım önce...

İstanbul'da ailem ile yaşıyordum. Lise ve üniversiteyi açık öğretimden okudum. Bir mağazada satış temsilcisi olarak çalışıyordum. Gezmeyi seven bir aileyiz. Özellikle kamp yapmayı çok severim. İzinli olduğum her gün mutlaka bir yerlerde kamp yapmaya gider işe oradan dönerdim. Bir zaman sonra bu kamplar evim olsun istedim. Bu yolculuğa çıkarken de öyle "Kendimi keşfetmeye gidiyorum" klişesinde bulunmadım. Çünkü zaten kendini bilen biriydim. Sadece daha çok görmek ve keşfetmek istedim. Ailem de destek verdi. Kendimi akıllı deli diye tanımlıyorum aslında. 20'li yaşlarında Türkiye'yi gezmek için yola koyuldum. Otostop ile birçok ile gittim. İlk çıktığımda üç yıl eve dönmedim.

Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

Sosyal medyada homeless, evsiz yazıyor. Evsiz Berko dünyayı geziyor. Şöyle bir durumum var; Bir Türk genci işinden istifa etmiş ve dünyayı gezmeye çıkmış. Bu şekilde hayatı, dünyayı öğrenmeye çalışıyor. Okuyan mı gezen mi bilir diye bir klişe var ya. Ben o gezen taraftayım. Gezerek öğreniyorum.

Gezmek için para gerekir. Siz nasıl kazandınız?

İşten istifa ettim. Cebimde çok komik bir rakam ile yola çıktım. Ama dünyanın her yerinde pazarlar kuruluyor. Orada yaptığım takıları satıyordum, ilk başlarda gitar çalıp şarkı söyledim. Sonra gönüllü işler yapmaya başladım farklı ülkelerdeyken. Hatta Latin Amerika'da sütlaç yapıp sattım. Youtube'dan ilk paramı o evde kazandım. Gezginlerin ucuza kaldığı hosteller var; oranın temizliğine yardım ediyor, kalacak yer parası vermiyordum. Sınır ülkeleri de otostopla geçip yol parası vermiyordum. Sokak satıcılığından iyi para kazandığım ülkeler oldu. Güney Kore, Tayvan gibi ekonomisi iyi olan ülkelerde iyi para veriyorlar. Yıllarca bu şekilde idare ettim. Çektiğim fotoğrafları sattım. Bir fotoğrafa 100 dolar veren bile oluyordu. Meksika ve Peru'da ailelerin çocuklarına basit İngilizce öğretip evlerinde konaklıyordum.

ASYA'DA İNSANLARLA TEMAS ÜST DÜZEYDE

Gezmeye Türkiye'den başladığınızı söylediniz. Yolunuz hangi şehir ve ülkelerden geçti?

İstanbul çıkışından otostop çekerek yola çıktım. Bursa, Eskişehir, Balıkesir, İzmir, Antalya, Şanlıurfa, Mardin ve yukarı doğru Erzurum, Artvin derken ilk yurt dışı maceram Gürcistan oldu. Tabii saymadığım birçok ile gittim Türkiye'de. Uzun süredir kaç ülkeye gittiğimiz saymadım ama sanıyorum 50'den fazla. Asya, Latin Amerika ve Ortadoğu, Balkanları gezdim. Avrupa'da çok az yere gittim. Çünkü orada kültür yok, gezilecek şeyler sınırlı. Doğa güzellikleri önemli, tarihi eserler var ama az. Sadece kruvasan, tiramisu yiyip bunu fotoğraflamak için oraya gitmek mantıklı gelmedi bana. İtalya'ya gittim. Roma beni etkiledi. Avrupa'nın insanı soğuk. İletişim kurmak çok zor. Asya'da insanlarla temas üst düzeyde, seni alıp evlerine götürüyorlar, güler yüzlüler, gerçekten mutlular.

Yolculuklarınız planlı mı olur? Gittiğiniz ülkelerde ne kadar kalıyorsunuz?

İlk yıllar planlı değildi, gittiğim ülkeler hakkında hiçbir bilgim yoktu. Gittiğim ülkelerde bir, buçuk ay kalıyorum. Bu, ülkeden ülkeye aldığım vizelere göre değişiyor. Covid'den sonra yolculuklarım daha planlı oldu. Hatta o ara Ankara Anlaşması ile İngiltere'ye yerleşme fırsatı doğdu. Ama parmak izi vereceğim günün öncesi yeniden yollara düştüm. Yol beni çağırdı. Şimdi Antalya'ya yerleştim. Artık bir, iki ülke gezip eve dönüyorum. Bu seyahatler işim oldu. Buradan para kazanıp vergimi ödüyorum ve çok mutluyum. Sevdiğim şeyi yapıyorum.

ŞAMANLARLA 3 GÜN GEÇİRDİM

Gittiğiniz ülkelerde neler yapıyorsunuz?

Tarihi mekânların peşine düşmüyorum. İnsanlarla bir araya geliyorum. Evlerine misafir olup sohbet ediyorum. Oranın kıyıda köşede kalmış tarihini, kültürünü, günlük yaşamını öğrenmeye çalışıyorum. Bilindik tarihi yapıları da es geçmemeye çalışıyorum. En büyük merakım özel toplumlar bulmak. Mesela Pakistan ile Afganistan sınırında Kafiristan diye bir yer var. Gördüğüm en ilginç topluluklardan biriydi orada yaşayan Kalash halkı. Soyları Büyük İskender'e dayanıyor, bir inançları yok. Pakistan Müslüman ülke ama o köyde yaşam çok başka. Ben bunların peşine düşüyorum. O insanları görmeye ve anlamaya çalışıyorum.

En sevdiğiniz, size en ilginç gelen ülke neresi idi?

Moğolistan ve Endonezya. Moğolistan bizim geldiğimiz topraklar. Bazı ülkelerin farklı enerjileri olduğunu düşünürüm. Kocaman bir bozkırda o kadar değişik yaşamlar vardı ki. Kazak Türkleri yaşıyor mesela. Kartalla avlanarak geçimini sürdürüyorlar. Orada Şamanlarla karşılaştım. 3 gün onlarla kaldım. On yıl sonra tekrar gidip oradaki değişimi görmek istiyorum. Endonezya'yı sevmemin nedeni ise çok mutlu ve güler yüzlü bir toplum olması.

TÜRKİYE'Yİ ÇOK SEVİYORLAR

Gittiğiniz yerlerde Türk olduğunuzu duyanlar nasıl tepki veriyor?

Birçok ülkede bizi gerçekten çok seviyorlar. Latin Amerika'da birçok dizimiz yayınlanıyor. Türkleri oradan biliyorlar ve beni görünce şaşırıyorlar. Orta Doğu bizi zaten seviyor. Asya'da da çoğu ülkede güzel karşılandım. Biz Türkler sömürgecilik yapıp, kimsenin topraklarını işgal etmemişiz. O yüzden kimse "Sizin dedeleriniz bize şunu, bunu yaptı" demiyor. Biz kültürümüzle, dizilerimizle, ilişkilerimizle kendimizi sevdirmişiz.

İnsanlarla iletişimi önemsiyorum dediniz. Birçok insan biriktirdiniz sanırım...

Kesinlikle. Ekvator'da bir annem ve babam oldu. Arjantin'de dünyanın sonu denilen bir fener var ya o fenerin olduğu kasabada Arjantinli bir kuzenim oldu. Koreli arkadaşlarım, Pakistanlı kuzenim var. Mart ayında düğünü olacak oraya gideceğim. İnanılmaz mutlu bir adamım. Seyahat etmek insanı iyileştiriyor, ruha, psikolojiye iyi geliyor. Zaten pozitif bir adamdım, bu daha da katlandı. Seyahatler sayesinde toplumları okuyabilecek duruma geldim. Koreliye ya da Latin Amerikalı'ya nasıl davranmam ve konuşmam gerektiğini biliyorum.

Sosyal yardımlarda da bulunuyorsunuz...

Alma verme dengesine inanan biriyim. Allah benim yolumu hep açık etti. Başıma kötü bir şey geldiğinde hep yetişti. İnsanlar da bana hep yardımcı oldu. Bu yüzden bir şey kazanıyorsam bunu başkaları ile de paylaşmalıyım. Sri Lanka'da bir köy okulu var. Zübeyde Hanım okulu. Oradaki çocuklar için bir şey yapmaya çalıştım. Pakistan'da bir su kuyumuz var. Afganistan'da Türkmenistan sınırında yaşayan Türkmenler var. Okulları bir mağara. Çocuklar incecik bir örtüde oturuyor. Kapıları bile yok. Evler de genelde bu tarz. Bölge kurak zaten, erişim zor. Ama buna rağmen oradaki çocuklar mutlu. Şımarık çocuğun olmadığı tek yer Afganistan sanırım. Orada temeli atılan bir okul var. Devamını yapmak da bize nasip olacak inşallah. Tamamlanınca Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vakfı'na teslim edilecek.

DÜNYANIN SAĞ TARAFI ES GEÇİLİYOR

Sosyal medyadan olumsuz yorumlar aldığınız oluyor mu? Afganistan gezinizi çok eleştiren oldu...

Güzel bir kitlem oldu hem Youtube hem de Instagram'da. Yüzde 95 güzel dönüşler alıyorum. Çoğu kişinin cesaret edemediği yerlere gidip, insanlarla buluşuyorum. Dünyanın bir ucundan bu kötü yorumları görünce üzülüyorum tabii. Özellikle Pakistan ve Afganistan gezimde olumsuz yorumlar oldu. Pakistan'dan gelen mülteci sorununu benimle bağdaştırmak çok saçma idi. Ben gezginim dünyanın her yerini görmek istiyorum. Genelde Orta Doğu gezilerime olumsuz yorumlar geliyor. Ama bence bu coğrafyanın insanı çok samimi. Birkaç hafta önce döndüm. 20 gün kaldım orada. Taliban güzellemesi yaptığımı söylediler. Geçmişte yaşananları biliyorum. Kadınlara yapılanları çağ dışı buluyorum ve asla savunmuyorum. Sadece objektif olarak ne görüyorsam onu verdim. Orada yaşananlar Batı'nın yansıttığı gibi değil bence. Ülkede güvenlik üst seviyede. İç savaş yok. Ülkeye Tacikistan sınırından girdim. Önce Kündüz şehrine geldim. Burada Türkmenler var. Başkent Kabil'e geçtim. Babür Şah'ın kabrini ziyaret ettim. Babür Şah'ın soyu anne tarafından Cengiz Han'a baba tarafından ise Timur'a uzanıyor. Yani bir Türk. Ben de bir Türk olarak onu ziyaret ettim. Sonra Bamyan adında bir şehre geçtim. Çok tarihi bir şehir. Burada Hazaralar yaşıyor. Tüm Afganistan sünni ama Hazaralar Şii inancına sahip. Burada kadınlar toplum içinde daha rahat. Sonra Mezar-ı Şerif'e geçtim. Hz. Ali'nin mezarının burada bulunduğu inancı var. Yine Hz. Mevlana'nın doğduğu evin bulunduğu Belh şehrini de gördüm. Bunları neden tek tek anlattım. Çünkü insanlar 'orada ne var, neden oraya gidiyorsun' diyor. Oysa burada o kadar çok önemli yerler var ki. Tabii olumsuz şeyler de var. Özellikle kız çocuklarının okula gönderilmemesi ve ergenlikten sonra evlendirilmesi çok üzücü. Ancak kadınlar Batı medyasının anlattığı gibi sokakta yürüyemiyor gibi bir şey yok. Hatta bazı kadınların türbanları yarıya kadar. Kimileri burka giyiyor. Havaalanlarında ya da esnaf olarak çalışan kadınlar da gördüm.

Önyargılarımız çok fazla diyebilir miyiz?

Bizde şöyle bir yanılgı var. Gezmek denilince akla Avrupa geliyor. Dünyanın sağ tarafı es geçiliyor. Bence bu taraf daha samimi ve daha kültürel. Avrupa'da görülecek şey sınırlı. Kuzey Avrupa'da çok güzel yerler var. İsveç, Norveç gibi ama bu güzelliklerin aynısı bizde de var. Hakkâri, Şırnak oralardan daha güzel. Özellikle terörün bitmesi ile orada çok güzel turizm faaliyetleri başladı. Hakkari'de kayak pisti var. Şırnak'taki Cehennem Vadisi ismi yanıltmasın cennet gibi bir yer. Ayrıca Hz. Nuh'un gemisinin Şırnak'ta olduğuna inanılıyor. Bundan kaç kişi haberdar? Devletimiz şimdi oraya yol yapıyor. Orası da turizm rotası olacak. Tabii hem Kuzey Avrupa'yı hem de buraları görmek gerekir.

HZ. İSA'YA BENZETİP PEŞİMDEN GELİYORLARDI

Savaşın gölgesindeki Ukrayna'ya da gitmişsiniz. Korkmadınız mı?

Orada arkadaşlarım vardı, çok yakındım, o yüzden gitmek istedim. Korkmadım. Zaten Kiev ve Lviv'e gittim. Orada günlük hayat devam ediyor. İnsanlar işe gidiyor, kafeler dolu, yollarda dans ediyorlar. Rusya ile sınırı olan doğu kısmında hayat yok. Bu şehirlerde de roket izleri var. Telefon uygulamaları var sirenler çalıyor insanlar sığınaklara gidiyor. Orada da görmek istediğim yerler vardı. Hürrem Sultan'ın doğduğu köye gidecektim, şehitliğimiz vardı ama gidemedim. Buralar şehir dışında olduğundan asker kontrolünde.

Hindistan'la ilgili hep ilginç şeyler anlatılır, siz neler gördünüz?

Hayatımda gördüğüm en ilginç mesleği orada gördüm. Sokakta kulak temizleyicileri var. Özel bir su var onu sıkıp kulağı temizliyorlar. Bir ülke gezeceğim ama çok fazla kültür görmek istiyorum diyorsanız rotanız Hindistan olmalı. Orada Hintliye benzemeyen çekik gözlü bir kabile ile tanıştım. Nagaland eyaletine gittim. Kelle avcıları olarak biliniyorlar. Ama son 20, 25 yıldır yapmıyorlar. Burada 100, 105 yaşında insanlar var. Yüzleri hep dövmeli. İlk kez gerçek bir kralla tanıştım. Kralın babası 65 kadın ile evliydi.

Misyonerlik yurt dışında çok fazla siz de denk geldiniz mi?

Evet. Hatta benim peşimden çok koştukları oldu. Haç işaretine para sarıp peşimden geliyorlardı. Beni Hz. İsa'ya benzetiyorlardı. Bunu bir kaç ülkede yaşadım. Saçlarımın uzun olması, sakal ve Hz. İsa'nın tasvir edilen simasının bana benzediği söyleniyor. Hindistan'da, Güney Kore'de bunu çok duydum.