Orhan Umut'un figürleri bu kez gecenin karanlığında

Figüratif resim sanatının öne çıkan isimlerinden Orhan Umut yeni sergisi Gece Görüşü ile sanatseverleri selamlıyor. DG Art Project ev sahipliğinde 11 Mayıs'a kadar açık olacak sergide ilk kez yeni bir seriyi izleyenlerle buluşturduğunu dile getiren Umut, ''Benim figürlerim kendini bugüne kadar aydınlıkta, ışıltılar içinde gösteriyordu. Bir de gecenin yanlızlığında, o ürpertici karanlıkta nasıl olacaklar düşüncesi içine girdim. Ve bu seriyi ortaya çıkardım. Yorumları heyecanla bekliyorum.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Türk figüratif resim sanatının önemli isimlerinden Orhan Umut'un "Gece Görüşü" sergisi sanatseverlerle buluştu. Zeynep Öztürk küratörlüğünde 11 Mayıs'a kadar DG Art Project ev sahipliğinde ziyaret edilebilecek olan sergiyi biz de sanatçısı ile gezdik. Umut'un eserlerinde somut gözlemlerle kavramsal düşüncelerin buluştuğu bir dünya karşınıza çıkıyor. Kültürel çeşitliliğin, yalnızlığın ve bırakılmışlığın renklerle bütünleştiği eserler; izleyicileri derin bir düşünceye ve duygusal bir yolculuğa çıkarıyor. 14 ayda hazırladığı 50 eserin yer aldığı sergiyi Umut, Akşam Cumartesi okurları için anlattı.

FİGÜLERİM İLK KEZ GECENİN KARANLIĞINDA

"Gece Görüşü" serginiz hayırlı olsun. Neden ismi Gece Görüşü oldu?

Bu sergide daha önce denemediğim bir seriye başladım. Bir gece serisi var. Benim figürlerim kendini bugüne kadar aydınlıkta, ışıltılar içinde gösteriyordu. Bir de gecenin yanlızlığında, o ürpertici karanlıkta nasıl olacaklar düşüncesi içine girdim. Ve bu seriyi ortaya çıkardım. Sergide gündüz serisinden de eserler var. Benim çok hoşuma gitti gece serisi. Umarım izleyicilerde beğenir.

Akrilik boya ana malzemeniz sanırım...

Çok çok uzun zamandır akrilik boya kullanıyorum. Yağlı boya ile üniversite döneminde çalışmalarım oldu ancak benim çalışma şeklime ve beklentilerime çok uymadı. Yağlı boyanın kuruma aşaması uzun sürüyor. Ben o duyguya girdiğimde parçalanmak istemiyorum. Duygumu kaybetmeden sonuca ulaşmaya çalışıyorum. Bu yüzden akrilik boya kullanıyorum. Böylece seri üretimlerde yapıyorum.

DURMAKSIZIN KARAKALEM ÇALIŞMALARI YAPARIM

Eserlerinize baktığımda figürler sanatınızda ön planda... Bu hep mi böyleydi? Özellikle insan figürü çalışıyorsunuz?

Resim literatüründe figüratif ressam olarak anılıyorum zaten. Karakalem boyutunuz güçlü olunca haliyle bu sürece doğru evriliyorsunuz. Ben durmaksızın karakalem çalışmaları yaparım. Bugüne kadar yüzbinlerce eskiz, taslak, figür çizmişimdir. Sadece insan değil, gemi, lokomotif, gökyüzü, hayvanlar... Resimlerime bu figürleri iyi taşımam için anatomilerine hâkim olmam lazım. O yüzden sürekli çizer, araştırırım. İnsan figürleri özellikle ön planda. İnsanla bakışan, konuşan, çağıran yani iletişime geçen ilk onlar. Bu bilerek yapılan bir tercih. İzleyici insan figürü ile göz kontağı kurduktan sonra arka plandaki öğelere odaklanıyor, anlamaya çalışıyor.

Bu insanlar tanıdık simalar mı? Bir de bana aynıymış gibi geliyorlar. Öyle mi?

Ben şu anda konuşurken de size bakıyorum sürekli... Belki bakarsanız bir çalışmamın içinde siz yer almışsınız... Bizim işimiz sadece kalem, kâğıda çizmek değil. Biz aynı zamanda gözümüzle de zihnimize çizeriz. Beynimize kazırız... Ve küfemizi bu şekilde doldururuz. Tuvalin başına geçtiğimizde de ihtiyaç duyduklarımızı küfemizden çıkarır resime aktarırız.

Diğer sorunuza gelecek olursak aynı yüzler değilde aynı ırktan insanlar desek daha doğru olacak sanırım. Akraba gibiler, evlat, kardeş, anne, baba gibi...

BİR ORHAN UMUT MÜHÜRÜ VAR

Gözler tam olarak belli değil. Bir de mutsuz görünüyorlar sanki. Neden?

Bu zamana kadar birçok yorum aldım, bu söylediğinizle ilgili. En çok hoşuma gidenlerden biri de şuydu, "Gözlerde bir mühür var gibi. Orhan Umut mühürü... Bu eserler nerede olursa olsun binlerce çalışma arasından karşımıza çıksa imzaya bakmaksızın Orhan Umut'a ait derim." Bu çok hoşuma gitti ve doğru bir yorumlama idi aslında. Bu bir üsluplaşma, tarz. Sanatçının kimliği denilen şey bu aslında. Her sanatçının varmak istediği nokta bu değilmidir zaten, kendi mührünü basmak...

Göz bebeklerini de özellikle çizmiyorum. Gözler insanı ele veren nokta. Ben yorumu birazda izleyenlere bırakmak istiyorum. Gülmek, eğlenmek nasıl doğal ise hüzün de bir o kadar doğal. Bize dair... Ben tercihi bu şekilde kullandım. Mutsuzluk değil aslında... Ama gelen yorumlarda sizin gibi düşünenlerde oluyor. "Hüzün ve durağanlık bizi gerse de resimle iletişim kurduğumuzda sempatik, sıcak geliyor" diyorlar. O yüzden benim resimlerimin biraz içine girmek lâzım.

Hayvanlar arasında da en çok köpek karşımıza çıkıyor eserlerinizde... Bunun bir nedeni var mıdır?

Evet köpek resimlerimin olmazsa olmazı... Tabii başka hayvanlarda kullanıyorum ama köpeğin olmadığı resim sayısı azdır. Köpek yoksa eğer buna resim müsaade etmemiştir. Bununda içimde bildiğim ve bilmediği nedenleri var elbette. Köpek insanlarla en kolay iletişim kuran hayvanlardan biri. Bana da bu zamana kadar yoldaşlık eden, yarenlik eden köpekler oldu. Kimi zamanda koyduğum figürlere, renklere, duyguya eşlik etsin diye koyuyorum. Anlatmak istediğim duyguyu köpeklerde de görebilirsiniz. Duyguyu güçlü kılıyor.

HAFIZAMDAN AKTARDIKLARIM TUVALE YANSIYOR

Eserlerinize bakınca ilk dikkatimi çeken noktalardan biri kiremit renginin ağırlıkta olması...

Bu renge Orhan Umut Kırmızısı diyenler var. Benim kurtarıcı rengim ve olmazsa olmazım. Kiremit kırmızısı aslında bu. Neden bu rengi çok kullanıyorum diye ben de düşündüm. Sonra şunu farkettim; bu benim coğrafyamın rengi. Toprağım, kültürüm çalışmalarımı etkiliyor.

Arka plan resimlerinizde sürekli değişiyor. Bir bakıyoruz sanki kasaba gibi bir yerdeler bir bakıyoruz Hollywood sokakları gibi...

Resimlerimde kullandığım her figür benim hafızamda olan şeyler. Yaşadıklarımdan bir şeyler serpiştiriyorum çalışmalarıma. Mesela lokomotif var bazı çalışmalarımda. Çocukluğumun geçtiği Diyarbakır'da evimiz istasyonun yanında idi. Dolasıyla bu vagonlar bizim oyun alanlarımızdı. Yine beyaz bir at görüyorsunuz bazı resimlerde. O da dedemin atı idi. Ben de birçok kez binmiştim ve üzerinden düşmüştüm. Malzeme de benden yani. Resmin dili içinde bir hikâye kurguluyorum.

HER KARAKTER İZLEYİCİYE BİR ŞEY ANLATMAK İÇİN VAR

Sergiyi gezecek sanatseverlere neler söylemek istersiniz?

Resimlerim kolay çalışmalar değil. Yani öyle bak geç eserler değil. Resmin karşısına geçip figürler ile iletişim kurup, kimi zaman onlarla konuşmak kimi zaman da kulak kesilmek lazım. Daha sonrada bütüne bakmak gerekir. Emin olsunlar ki her karakter izleyiciye bir şey anlatmak için var. Hesapsızca ve nedensizce atılan bir tek fırça darbesi yoktur. Yeter ki dinlemeyi bilsinler. Sanatseverlerinde yorumlarını heyecanla bekliyorum. Yeni bir seri var çünkü burada... Gece serisine devam etmeyi düşünüyorum. Tabii yeni arayışlarda hep olacak, olmak zorunda...