Opera Festivali, AKM'de başlıyor

14. Uluslararası İstanbul Opera Festivali, bu akşamki Gala Konseri ile başlıyor. Devlet Opera ve Balesi Müdürlüklerinin sahneleyeceği ve 6 etkinliğin yer alacağı festival, izleyicisine yabancı konuk solist sanatçı, koreograf ve rejisörlerin de yer aldığı muhteşem bir opera şöleni sunmaya hazırlanıyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Devlet Opera ve Balesi Müdürlüklerinin sahneleyeceği ve 6 etkinliğin yer alacağı 14. Uluslararası İstanbul Opera Festivali yabancı konuk solist sanatçı, koreograf ve rejisörlerin de yer aldığı muhteşem bir opera şölenine hazırlanıyor. Bu yıl 10-22 Haziran tarihlerinde, ülkemizin kültür ve sanat hafızasında önemli bir yeri olan festival, teknik ve mimari donanımı ile dünyanın en önemli kültür merkezlerinden olan Atatürk Kültür Merkezi'nde yapılacak. Festival sanatseverleri AKM'nin ödüllü salonu Türk Telekom Opera Salonu ve Tiyatro Salonu'nda ağırlayacak. Sanatseverler etkinlik biletlerini, festival etkinlik alanlarında bulunan gişeler ve www.biletinial.com bilet satış sitesi üzerinden temin edebilecekler. Bu akşam Gala Konseri ile açılışının yapılacağı ve Saraydan Kız Kaçırma, La Traviata, Andrea Chenier ve Aida operalarının sahneleneceği festivali İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni Ayşem Sunal Savaşkurt ile konuştuk.

SANAT BİRLEŞTİRİCİDİR

Uluslararası İstanbul Opera Festivali neden önemli ve kültür sanat dünyasına, şehre, ilgililerine ne katıyor sizce?

Festivaller farklı milletlerden farklı görüşlerden insanları bir araya getirir. Sanat birleştiricidir. Festivaller aynı zamanda ülkenin ve şehrin tanıtımını yapar ve prestijini yükseltir. İstanbul zaten bir metropol. Festivalin İstanbul'da olması festivale ilgiyi artırırken, İstanbul'u da hem kültürel hem de turizm açısından besliyor.

Opera festivalini mekânsal yani AKM bağlamında nasıl değerlendirirsiniz?

Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu zaten opera ve bale temsilleri için inşa edilmiş bir mekân. Eşsiz akustiği, sahne mekaniği ve ışık teknolojisi ile donatılmış bu mekân, festivaller için en ideal statüde. Bu saydığımız sebeplerden dolayı mekân opera için çok önemlidir.

SARAYDAN KIZ KAÇIRMA BİR KLASİKTİR

Festivalde sahnelenecek olan temsiller ve sahneler neye göre nasıl belirlendi?

AKM her iki sahnesi ile festivaller için en uygun mekânlardan. Eserin büyüklüğü dekoru ve sahne seçiminde büyük rol oynar. Festivalde sahnelenecek eserler o sezon kurumların repertuvarında olan eserlerden seçilir ve festivaller genelde ünlü solistlerin bir araya geldiği Gala Konser ile başlar veya biter. İstanbul Opera Festivali için Saraydan Kız Kaçırma operası klasikleşen bir festival geleneği olarak, düzenlendiği ilk günden beri her sezon sahnelenir.

BU BİRLİKTELİK HEYECAN VERİCİ

Festivalle ilgili sizin kişisel heyecanınızı da öğrenebilir miyiz?

Festivalde Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin sahneleyeceği Andrea Chénier operası ülkemizde uzun yıllardır sahnelenmemiş bir eserdir. Hem içerik hem teknik anlamda çok zorlayıcı olan bu eserin festivalde yer alması çok heyecan verici. Ayrıca Andrea Chénier rolünü konuk sanatçı ünlü İtalyan tenor Ivan Defabiani'nin icra edecek olması bu heyecanı ikiye katlıyor. Gala konserde sahne alacak Burcu Uyar, Asude Karayavuz, Efe Kışlalı ve Burak Bilgili uluslararası kariyere sahip sanatçılarımız. Bu birliktelik ayrıca heyecan verici. Tabii ki Aida operası festivallerin en gözde eserlerinden biridir ve her izlenişinde ilk kez izliyormuş gibi heyecanlanırsınız. Opera tarihinin en önemli ve en tanınmış eserlerinden biri olan La Traviata operasıyla festivale katılacak olan İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin İstanbul Opera Festivali'nde ilk kez yer alacak olması da benim için ayrı bir heyecan.

Bir sanatçı bakışıyla opera sanatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Operalar, içinde güzel sanatların tümünü barındırabilen, teatral formda düzenlenmiş sahne eserleridir. Genellikle konularını tarihten, mitolojiden, efsanelerden ya da güncel olaylardan alan, sözlerinin tümü veya birçoğu bestelenmiş yapıtlardır. Benim için opera sanatı çok büyük emek isteyen, sanatsal bütünlüğün kusursuzlukla birleştiği bir çeşit yaşam tarzıdır.