Önce kabullenmeli sonra önlem almalıyız

Kahramanmaraş depremi ile ilgili çeşitli bilim kurgu söylentileri ortaya atılsa da uzmanlar insan eliyle deprem olamayacağı konusunda hem fikir. Yıllardır insanları deprem konusunda ikna etmeye çalıştıklarını aktaran jeologlar Doğu Anadolu fay hattında beklenen depremin yaşandığını aktardı. Deprem engellenen bir durum olmadığı için önce bu gerçeği kabul etmemiz gerektiğinden bahseden Jeofizik mühendisi Dr. Mehveş Feyza Akkoyunlu, ''Bizim ülkemiz 7 ve üzeri deprem oluşturacak faylara sahip. Bunlar bilimsel çalışmalar sonucu belirleniyor. Ancak ne zaman bilmiyoruz. O yüzden bakış açımızı değiştirmeliyiz.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Asrın felaketinde yirminci günü geride bırakıyoruz. Deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleştik. Günlük hayatımızda deprem diye bir olgunun olmadığını yeniden fark ettik aslında. Kurum ve bireylere bu anlamda birçok görev düşüyor. Biz bir deprem ülkesiyiz ve bu bilinçle yaşamımıza devam etmemiz gerekiyor. İnsanlar bu depremle ilgili çeşitli söylentiler ortaya attı. Aynı gün iki büyük depremin yaşanması, uzun sürmesi ve birçok ilde yıkıcı etkiye sahip olması biraz kafa karıştırsa da aslında o bölgede deprem olacağı işin uzmanları tarafından uzun zamandır söyleniyordu. Şu anda da ülkenin herhangi bir yerinde bir deprem olabilir. Çünkü bu bizim gerçeğimiz. Depremle ilgili öne atılan bu bilim kurgu söylentilerini, beklenen İstanbul depremini, Türkiye'nin durumunu işin uzmanlarına sorduk. Kandilli Rasathanesi'nde Jeofizik mühendisi, sismolog Dr. Mehveş Feyza Akkoyunlu ve Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz konu ile ilgili görüşlerini aktardı.

YERİ BİLİRSEK HİKÂYELER ÜRETMEYİZ

Jeofizik mühendisi, sismolog Dr. Mehveş Feyza Akkoyunlu

Ülkemizi yasa boğan büyük depremler yaşadık. Kandilli Rasathanesi'nde Türkiye'nin farklı lokasyonlarına yerleştirilmiş 250'den fazla sismometre sayesinde uydu aracılığı ile dakikalar içinde elde ettiğimiz verileri 7 gün 24 saat boyunca analiz ediyoruz. Depremler yer içinde uzun mesafeler boyunca seyahat edebilen sismik dalgalar üretir. Bu dalgalar yerin içinden geçtikleri ortamlarla ilgili önemli bilgiler sağlar. Deprem analizi bu dalgaların varış zamanlarının okunarak yerin hız modeli bilgisi ile depremin meydana geldiği enlem, boylam ve derinliği elde etmemizi sağlar. Bizler tüm verilerimizi hem dalgaformunda hem de katalog verisi olarak ulusal ve uluslararası bilim camiasına açık tutan bir kurumuz. Bizim ikinci veya üçüncü depremi saklamak gibi bir olayımız yok. Büyük depremler büyük fayların kırılmasına neden olur. Bunun sonucunda manyitüdü büyük depremlerde çoklu kırılma açığa çıkar. 6 Şubat'ta da birden fazla kırılma ile Mw:7.7'lik bir deprem birden fazla kırılma ile o bölgede etkili oldu.

Büyüklüğü 7'den büyük depremlerin artçıları kimi zaman bir yıla kadar devam edebilir. Hatay'da 20 Şubat'ta olan depreme bakarsak o bölge de depremselliği yüksek bir alan. Depremler insan yaşamının içine sığmayacak kadar uzun zaman aralıklarında meydana gelir. Bazı depremler 250 yılda bir tekrarlar. Bu da insan ömrüne sığmaz. Bu nedenle tarihsel depremler bizim için önemli. Bu bölgeye ait tarihsel depremlere baktığımızda geçmişte oldukça fazla sayıda deprem olduğunu görmekteyiz. Ve Kahramanmaraş depreminin de tetiklemesiyle Hatay'da deprem oldu diyebiliriz ancak ileri çalışmalar gerekiyor.

1900 yılı yer bilimcileri için milattır. 1900'e kadar olan süreç tarihsel, 1900 sonrası ise aletsel dönem deniliyor. Sismometreler o tarihten itibaren kullanılmaya başlanıyor. Bizler 1900 öncesi depremleri arkeolojik yazılardan, hatıralardan, Osmanlı arşivinden öğreniyoruz. Bugünün depremlerini öyle yorumluyoruz. O bölgenin de tarihine baktığımızda birçok depremin olduğunu görüyoruz. Hatay, Adana, Kahramanmaraş, Malatya burada depremler ilk kez olmadı son da olmayacak. Tabii Kahramanmaraş'ta kısa süre içinde aynı gün iki deprem olması biraz ilginç karşılandı. Aslında 17 Ağustos depremi ardından kasım ayında da Düzce depremi olmuştu. Burada ise 9 saat içinde oldu.

YUMUŞAK ALAN DEPREMİ BÜYÜTÜR

Çünkü çok aktif bir yer. İnsanlar bu depremlerle ilgili çeşitli spekülasyonlar ortaya attı. Ancak insanlar yerin içini biraz bilse, tanısa neler yapılıp yapılmayacağını da bilir. Yerin yarıçapı 6371 km yarıçapında. Depremlerin meydana geldiği yer kabuğu ise Türkiye'de ortalama 0 ile 40 km arasında. Kimi zaman daha sığ. Manto üzerinde yüzen levhalar birbiriyle kimi zaman sıkışma sonucu kimi zaman uzaklaşma ile yer değiştirip fay zonlarına neden oluyor. Depremler ise bu kırılma zonlarında ani bir enerjinin açığa çıkmasıyla meydana gelebiliyor. Biz de bu hareketin parçasıyız. Türkiye aktif fay kuşağındadır Arabistan Yarımadası'nın kuzey yönlü hareketi sonucu Kuzey Anadolu Fay hattının batıya doğru hareketi söz konusu. Bizler fayları haritaya döktüğümüzde çizgi zannedebiliyoruz. Ancak yer için homojen olmayan oldukça karmaşık bir alandır. Şunu da eklemek istiyorum depremde sesler duyulabilir, deprem ışıkları açığa çıkabilir. Bunların doğal şeyler olduğunu bilirsek hikâye üretmeyiz. Depremin sığ olması daha çok hasara neden olur. Ama şunu unutmamak gerekir yumuşak alanlar kimi zaman depremleri daha da büyütebilir.

Büyüklük ve şiddet kavramını da açmak isterim. İkisi farklı şeyler. Büyüklük depremin odak noktasındaki büyüklük. Şiddet ise depremin etkisi yani verdiği zarar ile ölçülüyor. Ülkemizde değiştirilmiş Merkalli Ölçeğini kullanıyoruz. AFAD Kahramanmaraş depreminin şiddetini sanırım 12 olarak belirledi. Ancak bu değer bölgesel olarak değişim göstermektedir. Saha çalışmaları önemli. Şiddet haritaları zemin yapısını öğrenmek için çok kıymetli.

Türkiye'de tüm fay zonları tamamen biliniyor diyemeyiz. Bu yüzden bizim kabullerimiz çok önemli. Bizler senelerdir insanları Türkiye'de deprem olacağına ikna etmeye çalışıyoruz. Türkiye fay hattı üzerinde olan bir ülke ve neredeyse fay geçmeyen bir yer yok. Bizim ülkemiz 7 ve üzeri deprem oluşturacak faylara sahip. Bunlar bilimsel çalışmalar sonucu belirlenen alanlardır. Ancak ne zaman bilmiyoruz. O yüzden bakış açımızı değiştirmeliyiz. Türkiye'nin herhangi bir yerinde şu anda deprem olabilir. Bunlara odaklanmalıyız. Bina en önemli nokta. İnsanlar evlerinin altında fay var mı yok mu onun peşine düştüler. Depremler fayın eğiminden dolayı farklı yöne kayabilir. İlla fayın tam üstü yıkılacak diye bir şey yok. Doğru yapılan binalar altından fay geçse de yıkılmayabilir. Zemin ve bina deprem anında uyum içinde hareket etmeli. Deprem bizim hayatımızın bir parçası olarak kabul edildiğinde 20-30 yılda bir olsa da hazırlıklı yakalanırız. İstanbul'da sağlam yapı önemli. 17 Ağustos depreminde de Gölcük'te her yer yıkılmadı sonuçta. Dikkatimizi buraya çekelim. Bizi kurtaracak olan denetimi düzgün yapılmış, malzemeden çalınmamış, deprem anında zeminle uyum içinde hareket eden sağlam bina. Biz depremi engelleyemeyiz o nedenle depremle yaşamayı öğrenme hedefimiz olmalı. Bir ay sonra gündemimiz değişebilir ama değişmemeli. Vatandaşlara korku salmadan bilinçlenmeliyiz. Toplumsal afet bilinci anaokulundan itibaren verilmeli ve doğal hayatımızın bir parçası olmalı. Deprem aynı zamanda sosyolojik bir olaydır ve depremle ilgili konularda çok disiplinli çalışmalar başlatılmalı ve yerbilimciler, inşaat sektörü, sosyal bilimciler, eğitimciler birlikte çalışmalıdır. Depremleri tanırsak önlem alma gücümüz artacak.

ŞU İLDE DEPREM OLMAYACAK DİYEMEYİZ

Jeolog Prof. Dr. Okan Tüysüz

İnsan eliyle deprem yaratılmaz bu tam bir deli saçması. İşin garip kısmı kimi akademik unvana sahip isimlerde bunun olabileceği ile ilgili yorumlarda bulunuyor. Biz zaten Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde 1990 yılından beri bir deprem bekliyoruz. Ve 6 Şubat'ta da bu gerçekleşti. Bulunduğunuz yere bağlı olarak periyodik olarak depremler olur. Faylar parça parça olur. Ve her parçanın kendini tekrarlama periyodu vardır. Her fay farklıdır. Kimi fay bin yılda kimisi iki yüzyılda kendini tekrarlar. Biz uzmanlar depremlerin ne zaman olacağını söyleyemeyiz. Söyleyen var ise ona inanmamak lazım. Bizim zamanımızla yerin zamanı farklıdır. Yer bilimciler için 20 milyon sene dün gibiyken insan için bu zamanın tanımı yok. Çünkü insanoğlu 1 buçuk milyon yıldır dünyada. Biz kısa zamanda deprem olacak derken bu belki yarın olur belki 10 yıl belki de 50 yıl sonrayı kapsar bu söz. Ancak depremin kaç büyüklüğünde olacağı tahmin edilebilir. Fayın boyu depremin büyüklüğünü ifade eder. Ve depremin büyüklüğü süresi ile doğru orantılıdır. Deprem ne kadar büyük olursa sürede o kadar uzun olur. Hissedilen şiddet ise başka bir şeydir. Boşalan enerji miktarıdır bu.

Kahramanmaraş'ta art arda yaşanan iki deprem bizim öngördüğümüz bir durum değildi. Böyle depremler seyrek de olsa olur. Mesela 1976 yılında Çin'de böyle iki tane deprem oldu. Ama bizim burası için sürpriz oldu diyebilirim. Ve ikinci deprem özellikle kuzey kısmında yıkıcı etkilere sebep oldu. Bu depremin artçıları devam edecektir. Ama 20 Şubat'ta Hatay'ın Defne ilçesinde 6,4 büyüklüğünde ve ardından Samandağ'da 5,8 büyüklüğünde deprem artçı değil ayrı bir depremdir. Ki ben Samandağ konusunda uyarmıştım. Bununda kendi içinde artçıları devam edecektir. Göksun ilçesinin batısında, Bingöl Palu arasında ya da Malatya'da da ayrı bir deprem olabilir.

İstanbul depremine gelecek olursak burada büyük bir deprem olacak. Ama dediğim gibi zamanını bilemiyoruz. Tarihe bakacaksın. Tarihte burada deprem olmuş mu? Olmuş... O halde gelecekte de olacak. Faylar insanoğlu dünyada yokken vardı. İnsanoğlu gittikten sonrada olacak. Fay olmazsa dünya olmaz. Fay durursa dünya ölür. O yüzden Kahramanmaraş'ta şimdi deprem oldu ya gelecekte yine olacak. Ve biz buna hazırlıklı olmak zorundayız. Biz yer bilimcileri olarak İstanbul için 17 Ağustos depreminden beri uyarı yapıyoruz.

Bazı illerde fay yok oralarda deprem olmaz gibi bir yanlış algı var. Aslında her yerde fay vardır ama depremi geç üretiyordur ya da yıkıcı değildir. 1968 yılında Bartın'da deprem oldu. Ama öncesi yok. Bizim bilgilerimize göre orada daha önce deprem olmamış. Yani şunu diyorum o ilde bu ilde deprem olmaz demek çok doğru değil. Yüzde yüz garantisi yok.