Sadece Türkiye’de değil, dünyada da çok önemli işlere imza atmış başarılı bir modacı Cengiz Abazoğlu… Hazırladığı koleksiyonlara hayran olmamak, yarattığı tasarımlara bakıp büyülenmemek elde değil. Abazoğlu’nun son şovu ADL’nin ilkbahar-yaz sezonu için hazırladığı ‘White Line’ koleksiyonuydu. Biz de bu defileyi fırsat bilip kapısını çaldık. Hem günlerce konuşulan ‘White Line’ı hem de haute couture ve pret-a porter deluxe tasarımlarını konuştuk.
ADL için hazırladığınız ‘2016 İlkbahar/Yaz- White Line’ defileniz günlerce konuşuldu…
Benim için koleksiyonlarım kadar sunumları da çok önemli. Çok titizlenirim. 26 sene önce yaptığım ilk defilem de dâhil bütün sunumlarımın muhakkak bir şovu, bir heyecanı oluyor. Gelen basın mensuplarına ve seyirciye bir sihir yaşatmayı hedefliyorum. İmkânım olsa çok daha uçuk fikirlerim var ama elimdeki imkânlarla ancak bu kadarını yapabiliyorum. Son defilemde de bu heyecanı yaşatmakistedim ve Sıla defilenin sürprizi oldu.
Koleksiyonun detaylarını anlatır mısınız biraz?
Mağazaya giren bir kadının, beğendiği şeyi giyip mağazadan öylece çıkmasını hayal ettim. Sonra bölümlere ayırdım. Gençler mezuniyete, doğum günü partisine gidiyor ya da kendi partisinin yıldızı… Bankada çalışan bir kadınmüşterisiyle toplantıya gidiyor gibi... Kendimce küçük senaryolar kurguladım. 1960’ların hislerini 2000’li yıllara yorumladım. Çan etek formlarını daha net tutabilmek için özel malzemeler kullandım. Bu sezon ilk defa aksesuara çok önem verdim ve ortalama 15-20 parça ayakkabı tasarladık.
Aylarca hazırladığınız bir koleksiyonu bir günün kısacık bir bölümüne sığdırarak sunmak ve en son o podyumda yürümek nasıl bir his?
Çok enteresan, o anı hiç hatırlamıyorum. Çıktım, yürüdüm ve geri döndüm. Sonra baktığımda Sıla’yla podyumda
26 yıldır piyasadasınız, rahat olmanız gerekmez mi?
Ön planda olmaya hâlâ alışamadım. Benim için her zaman tasarımlarımın ön planda olması önemli oldu. Güzel bir enerjiniz var ve bu enerjiyi koleksiyonlarınıza da yansıttığınızı görüyoruz.
Teşekkürler. Depresif, kaprisli, gergin ve mutsuz biri değilim. Olumsuzluklarda bile mutlaka olumlu bir taraf bulurum. İnsanları kırmaktan hiç hoşlanmam. Kalabalık bir ortamı olumsuz etkileyecek bir olayı muhakkak yumuşatır, kontrolü elime alırım. Çözüm odaklıyım. İş, aile ve özel hayatımda da bu böyle… Tabii bu zaman içinde deneyimle oluyor.
ERKEK KOLEKSİYONU YAPMAK İSTİYORUM
Her sene bir yenilik ekliyorsunuz koleksiyonlarınıza. Önümüzdeki sene içinde bir yenilik düşünüyor musunuz?
Düşünmez olur muyum (gülüyor)? Yeni fikirlerim var tabii ki… Zehra Hanım ve Adil Bey’e de söyledim. Bir erkek koleksiyonu yapalım istiyorum.
Daha önce hiç erkek kıyafeti tasarladınız mı?
Tabii, hem gösteri dünyasından hem de arkadaş çevremden birkaç kişiye tasarladım. Şu an için erkek koleksiyonu tasarlamak sadece bir fikir, bakalım…
‘Cengiz Abazoğlu’ markasıyla mı çıkacak?
Zannetmiyorum. Kendi markama erkek line’ı ekleyecek ne sabrım var, ne zamanım ama başka bir marka işbirliğiyle bunu gerçekleştirebilirim. Böylece benim imalat yüküm azalıyor.
BU SENE ÇİZGİLER MODA
Bu sene neler moda?
Bu sene hem kadınlar hem erkekler çizgiyle haşır neşir olacağız. Bu çizgiler benim koleksiyonumda da yerini buldu. Kadınlarda çan formlu etekler ön planda olacak. Günlük hayatta bir tişört ve sandaletle giyebileceğiniz çan etekler, akşam bir topuklu ve üstüne şık bir bluzla gece de giyilebilecek. Mini şortlara çok alıştı kadınlar, dolayısıyla şortlar da güncelliğini koruyor. Bu sezon şortların üzerine yelekler yaptım. Bence benim koleksiyonumdaen çok rağbet gören yelekler olacak.
Tasarım yaparken başkalarının söylediklerini dikkate alır mısınız?
Tabii ki... Renkle veya formla alakalı bir şey olabilir ve dikkate alırım.
Kumaşlar sizin için ne kadar önemli?
Çok önemli! Çünkü hayal ettiğiniz şeyi kumaşlar gerçeğe dönüştürüyor. Ben iki türlü tasarım yapan dizaynırlardanım.
Gece ve gündüz tasarımlarınızda tarzınızı nasıl tarif edersiniz?
26 yıl sonra şunu söyleyebilirim ki gece giysilerinde çok net, oturmuş bir algım var. Tasarımlarım girdiği ortamda mutlaka fark yaratır ve dikkat çeker. Bütün çabam da bu doğrultudadır. Davette geri planda kalmış bir kadına tasarım yapmak beni çıldırtır. Geride durmamalı! O gecenin hitlerinden biri olmalı, tanınmalı, tanımıyorsa, öğrenilmeli… Bizler böyle dikkat çektikçe marka oluyoruz. Gündüz kıyafetlerimde de ADL ile çok öne çıktık, çok duyulduk. Kolay alınan bir şey olunca milyonlara ulaştı. ‘Milyonlara ulaştı’ düşüncesi içimi o kadar coşturuyor ki… Düşünebiliyor musunuz? Kaç milyon kadının dolabında benim tasarımlarım var. Bu fikir acayip yükseltiyor beni.
DÜZEN SEVERİM
İş hayatınızda mükemmel işler çıkartıyorsunuz, özel hayatınızda da bu kadar mükemmeliyetçi misiniz?
Halka oynayamayacağım, evde tek başıma yemek yediğimde bile mutlaka çok güzel bir sofra isterim. Gümüş çatal-bıçağı misafirden misafire çıkarmam. Düzen severim. Giyinme odamda gömleklerim ve pantolonlarım renklerine göre asılıdır. Buzdolabım boş olsun önemli değil giyinme odam çok önemlidir ama sağlıklı beslenmeye de çok önem veririm. Misafirlerimi kuru kayısı, hurma ve cevizle beslerim.
Sakin bir hayat seviyorsunuz anladığım kadarıyla…
Evet, sakinlik çok hoşuma gidiyor. Az ama öz dediklerinden, sağlam dostluklarım var. Haftanın dört gününü arkadaşlarımla, geri kalanını ailemle geçiririm. Hatta bu akşam yine bir aile yemeğimiz var. Annemin sofraları çok özenlidir, bu huy bana ondan geçmiş.
YENİ PROGRAM BÜYÜK SES GETİRECEK
Müşteri profiliniz nasıl?
Yüzde 60’ı Türk, yüzde 40’ı yabancı… Müşterilerim daha çok Körfez bölgesinden. Mesela burada Boğaz’da 5 yıldız bir otelde VIP konaklayan bir turistin ilk istediği şey; “Beni bir Türk tasarımcının mağazasına götürün” oluyor. Çünkü diğer markalar zaten kendi ülkesinde var. Dolayısıyla mağazalarımız çok ziyaretçi alıyor.
Genç modacılara nasıl bakıyorsunuz?
Yeni tasarımcılara olumsuz bir şey söyleyemem çünkü onlara yolu açan biziz. Dolayısıyla en büyük destekçileriyim. İçimden gelen samimi duygularım da bunlar.
Sizi görünce giyimini soranlar oluyor mu?
Oluyor. Mesela bir kafede otururken, yanıma gelip kıyafetlerini değerlendirmemi istiyorlar. Aslında açıkça söylemek gerekirse kimseyi “Olmamış” deyip de kırmam. “Şahane olmuşsun” diyorum (gülüyor). Tekrar ekranlara dönmeyi