LEYLA ÖZTÜRK / cumartesi@aksam.com.tr
Türkiye'de okullaşma oranı okul öncesi için her geçen gün hızla artmakta. Özel olarak hizmet veren 0-6 yaş gündüz bakım evleri ve anaokulları da ciddi sayıda çocuk sayısına ulaşmış durumda. Hâl böyle olunca çocuklar bu kurumlarda her gün 8 saatten fazla zaman geçiriyor. Yaşamın ilk yıllarında çocukların motor ve zeka gelişimleri için hayli faydalı olan bu kurumlar aynı zamanda yemek yeme alışkanlıkları üzerinde de oldukça etkilidir. Bu nedenle anaokulları ve kreşler eğitimle eş zamanlı olarak sağlıklı beslenmeyi teşvik eden sürdürülebilir bir yaşam tarzı sağlamak ile görevlidir. Bu nedenle bu kurumlarda verilen yemekler adeta eğitimin bir parçası olarak kabul edilmelidir. Uzman diyetisyenler eşliğinde protein, yağ ve karbonhidrat dengesi sağlanırken, aynı zamanda sebzeyi küçük yaşlarda çocuklara sevdirmek ve düzenli yeme alışkanlığı mutlaka etkinliklerle desteklenmelidir.
Unutulmamalıdır ki çocukların nasıl gelişeceği büyük ölçüde ne yediklerine ve içtiklerine bağlıdır. Menü dengeli, lezzetli ve çeşitli olmalıdır. Paket gıdalardan uzak durularak şeker dengesi iyi ayarlanmalıdır. Çağımızda obezite ve şeker hastalığı oranı bu kadar artmışken eğitim kurumlarının beslenmeyi tıpkı bir ders gibi ele alması oldukça önemlidir. Aynı zamanda düzenli spor ve hareketi çocukların hayatlarına okul ile destekleyerek koymak gerekir. Unutulmamalıdır ki 0-6 yaş aralığında çocuğun yaşamında gerçekleşen her şey yaşam boyu alışkanlık haline gelecektir. Örneğin sporu bu yaşlarda çocuğunuzun hayatına eklerseniz ömür boyu çocuğunuz spor yapmak isteyecektir. Dengeli ve sağlıklı beslendiği takdirde damak tadı bu gıdalara alışacaktır. Tüm bunları bir araya getirirsek okul öncesi sadece zihinsel değil, fiziksel gelişim için de aynı şekilde önemlidir ve bu konuda aileler kadar okul öncesi kurumlara da oldukça büyük sorumluluk düşmektedir.