Öğretmen İhsan Kartoğlu: Öğrencilerim tarafından iyi hatırlanmak istiyorum

İhsan Kartoğlu: ''İyi bir öğretmen olmaya çalışmıyorum. Öğrencilerim tarafından gelecekte iyi hatırlanmak istiyorum. Eğitim hayatımızda birçok öğretmenimiz olur ama akla ilk iyi veya kötü mutlaka sınıf öğretmenlerimiz gelir. Öğrencilerimin gelecekte beni kötü hatırlama olasılığı beni gerçekten çok tedirgin ediyor. Bu yüzden iyi hatırlanmak istiyorum.''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

İster sanat olsun, isterse başka bir alan... Her hafta bu sayfalarda kendi alanına yaklaşımı, mesleğini icra edişindeki özgünlüğü, alışılagelmiş standart kalıpları yıkan ve bunu yaparken fayda sağlamayı gözeten yetenekli ve iyi insanlarla tanıştırıyoruz, buluşturuyoruz sizi. İşte bu hafta da bu yaklaşımla kendisine sorularımızı yönelttiğimiz biri var, İhsan Kartoğlu. Kendisi 25 yaşında gencecik bir öğretmen. Lisans eğitimini memleketi Rize'de tamamladıktan sonra Kars'ın Arpaçay ilçesinin Okçuoğlu köyüne sınıf öğretmeni olarak atanmış. Burası ilk görev yeri ve 3 yıldır da görevini layıkıyla yerine getirmeye çalışıyor. Öyle bir yerine getirme ki bu, öğrencileriyle iletişimi ve bağını yüzbinler çoktan fark etmiş ve sosyal medyasında onu takibe almış. Ben de öyle tanıdım kendisini. Kartoğlu, Instagram sayfasında öğrencileriyle keyifli anlarını, ders içindeki öğretme ve dersi anlatma metodunu, okul sonrası onlarla birlikte yaptığı gezileri ve alışverişleri tüm samimiyetiyle paylaşıyor... Çocukların halinden ve öğretmenlerine bakışlarından hemen anlıyorsunuz nasıl mutlu olduklarını. Kartoğlu'nun da tabii. Mesleğini ve öğrencilerini çok sevdiği her halinden belli. Çok uzatmadan sizi onu daha iyi tanımanız adına röportajımızla baş başa bırakıyorum...

SORUMLULUĞU YÜKSEK BİR MESLEK

Neden öğretmenlik mesleğini tercih ettiniz, öğretmenlik sizin için ne anlam ifade ediyor? Bu alanda mutlu musunuz?

Aslında öğretmenlik mesleğini ben tercih etmedim. Ailemin ısrarıyla bu mesleğe yöneldim. Geleceğe yönelik daha farklı planlarım vardı. İstemeyerek başladığım öğretmenliğe, işin içine girdikten sonra âşık oldum diyebilirim. Öğretmenlik gerçekten çok kutsal bir meslek... Sorumluluğu yüksek bir meslek... Kendimi bu meslekte çok yetersiz hissettiğim anlar olsa da her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Bu meslek benim için artık bir yaşam tarzı.

İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN ONLAR GİBİ DÜŞÜNMELİYİM VE ONLAR GİBİ DAVRANMALIYIM

Öğrencilerle aranız nasıl? Onlarla nasıl bir bağ ve iletişim halindesiniz?

Öğrencilerimle aramın çok iyi olduğunu düşünüyorum. Onlara da sormak lazım tabii ki ama ben onlardan çok memnunum. Aramızda çok farklı bir bağ var. Ben bir ilkokul öğretmeniyim. Öğrencilerimle iyi bir iletişim kurmam için yeri geldiği zaman onlar gibi düşünmeli, onlar gibi davranmalıyım. Öğretmen denince insanların aklında genelde daha ağırbaşlı bir öğretmen şablonu oluşuyor. Buna annem de dâhil... Geçen memlekete gittiğimde bana şöyle dedi: "Biz dedik öğretmen oldu. Biraz aklı başına gelir. Daha ağırbaşlı olur ama sen daha da çocuklaştın." Ben de güldüm ve "Anne ben ilkokul öğretmeniyim. Sabahtan akşama kadar çocuklarlayım, ne bekliyorsun ki?" dedim. Çocuklarla iyi anlaşmak için bunu yapmam gerektiğini düşünüyorum. Teneffüslerde ve okul dışında onların en yakın arkadaşıyım. Köyden çıkıyor şehir merkezine gidiyoruz. Geziyoruz, alışveriş yapıyoruz, eğleniyoruz. Rahatlıkla benimle bütün sorunlarını konuşabiliyorlar, şakalaşabiliyorlar, eğlenebiliyorlar ama ders başladığı zaman öğretmen olduğumu onlara net bir şekilde gösteriyorum. Bu yakın arkadaşlığımız ders anlatımında beni zorlamıyor. Bu ince çizgiyi korumak gerçekten çok önemli...

HER ŞEY BİR ÖĞRETMENİ SEVMEKLE BAŞLAR

Sizce siz nasıl bir öğretmensiniz, dışarıdan kendinize baktığınızda neler söylersiniz?

İyi bir öğretmen olmaya çalışmıyorum. Öğrencilerim tarafından gelecekte iyi hatırlanmak istiyorum. Eğitim hayatımızda birçok öğretmenimiz olur ama akla ilk iyi veya kötü mutlaka sınıf öğretmenlerimiz gelir. Öğrencilerimin gelecekte beni kötü hatırlama olasılığı beni gerçekten çok tedirgin ediyor. Bu yüzden iyi hatırlanmak istiyorum. Buna ek olarak da başarıyı öğretmen sevgisine bağlıyorum. "Her şey bir öğretmeni sevmekle başlar" sözüyle mesleğe başladım. Bir öğrencinin öğretmenini sevdiğinde onun girdiği dersleri de seveceğine inanıyorum. O yüzden ilk iş olarak öğrencilerime kendimi sevdirmeye çalışıyorum. Umarım başarmışımdır ve gelecekte beni gülerek hatırlarlar. Nasıl bir öğretmen olduğumu da gelecekte onlardan dinlememiz gerekir diye düşünüyorum.

HİÇBİR ÖĞRETMEN ÖĞRENCİSİNİN KÖTÜLÜĞÜNÜ İSTEMEZ

Sizin gibi bir öğretmen olmak neden zor Türkiye'de? Dersi eğlenceli hale getirmek, eğlendirirken öğretmek... Güne, zamana ayak uyduran, senkron olabilen bir öğretmen olmak... Öğrencilerle güzel bir iletişim kurmak... Sizin gibi öğretmenlere neden çok az rastlıyoruz, bu konuda gördüğünüz problemlerden ve nedenlerinden bahseder misiniz?

Her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğu gibi her öğretmenin de eğitime ve mesleğe bakış açısı farklı olabilir. Sonuçta hiçbir öğretmen öğrencisinin kötülüğünü istemez. Benim düşüncemde öğretmen-öğrenci ilişkisi ön plandadır. Bu ilişki ne kadar sıkı ve kuvvetli olursa eğitim de o denli sağlam temeller üzerine oturur kanaatindeyim. Bir meslektaşım bu şekilde yapmadığında "Neden yapmadın?" sorusunu sormam. Eğitime bakış açısına saygı duyarım. Aynı şekilde benim de eğitime bakış açıma saygı duyulmasını isterim. Aslında süreç öğretmenlerle de ilgili değil. Şehirdeki kalabalık sınıflar bunun en büyük nedenlerinden biri. Ben bir köy okulunda öğretmenim. 1 ve 2. sınıfları beraber okuttuğum halde dokuz öğrencim var. Eğlendirerek öğretebilirim, rahatlıkla etkinlik yapabilirim, rahatlıkla yazılarını ve okumalarını güzelleştirebilirim, dersimi oyunlaştırabilirim. Aynı şeyi 30-35 öğrencili bir sınıfta öğretmenlik yapan meslektaşımdan beklemek adil değil. Bu durumun farkında olduğum için ilk fırsatta tayin alıp büyük bir şehre gitmek yerine uzun yıllar köyümde kalmayı düşünüyorum.

Belki bize hayalinizdeki eğitim sisteminin nasıl olduğunu paylaşırsınız...

Elbette hayalini kurduğum bir eğitim sistemi var. Hatta bunun için somut adımlar atma planım da var. Türkiye'ye geçmişle geleceğin karması yeni bir eğitim modeli tanıtmayı planlıyorum. Ancak bunun için önümde daha çok yol var. Ayrıca bu röportajla bana kendimi ifade etme şansı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

BU MESLEĞİN OLMAZSA OLMAZI ÇOCUK SEVGİSİDİR

Herkes öğretmen olabilir mi? Bir kişi bu mesleği yapmadan önce kendinde hangi sorulara cevap vermeli? Sizce öğretmenlik mesleğinde olmazsa olmaz nedir?

Üç yıllık bir öğretmen olarak "Herkes öğretmen olabilir mi?" sorusuna cevap vermek istemem ama bir kişi mesleğe başlamadan önce mutlaka kendine şu soruyu sormalı: "Ben çocukları, öğrencileri sevebilir miyim?" Özellikle alt yaş gruplarında öğretmenlik yapıyorsanız bana göre öğretmenliğin olmazsa olması çocuk sevgisidir. Çocuğu, öğrenciyi seven öğretmen meslekten keyif alır. Mesleğe iş olarak bakmaz. Ben mesleğimden zevk alıyorum ve bir iş olarak görmüyorum. Kısa süreli tatillere dinlendirici olduğundan ihtiyaç duysam da uzun süreli tatillerden hoşlanmıyorum. Okula gitmediğim zaman mutsuz oluyorum.