''Ocağımızın ateşi hiç sönmedi''

Gıda yemek ihtiyacını karşılamak için deprem bölgesine birçok gönüllü, dernek akın etti. Bunlardan biri de Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu (AGAFED) idi. Depremin 3. gününden itibaren kazanları kaynatmaya başladıklarını belirten AGAFED Yönetim Kurulu Başkanı şef Ahmet Karaman, ocaklarının hiç sönmediğini anlattı. Depremzedelere istihdam da sağladıklarını dile getiren Karaman şimdi de bölgede aşçılık kursları açıyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Asrın felaketinde üçüncü ayı da geride bırakırken hala birçok yardımsever bölgede çalışmalarını sürdürüyor. Depremin ilk anından beri en önemli ihtiyaç barınma ve gıda idi. Bugün bu büyük oranda aşıldı. Ancak yine de bölgede hizmet veren aşevleri varlığını koruyor. Hatta zamanla depremzedelere istihdam kapısı da olmuş bu aşevleri. AGAFED (Avrasya Gastronomi ve Aşçılar Federasyonu) de en başından beri bölgede. Ve bir adım daha ileriye giderek aşçılık kurslarına başlamış. Deprem felaketinin 3. gününden itibaren bölgede olan AGAFED Yönetim Kurulu Başkanı şef Ahmet Karaman ile en başından beri neler yaşadıklarını konuştuk.

DEPREMZEDELERE İSTİHDAM SAĞLADIK

"Deprem haberini aldıktan sonra hemen mutfak sponsoru firmalarımızı arayarak ekipmanlar istedik. İlk etapta altı ocak, on iki kazan, kevgir ve kepçeyi tıra yükledik. Bir otobüsle depremin ikinci günü yola çıktık 23 saatlik yolculuğun ardından Hatay'a vardık. Hatay Defne ilçesi Dostluk Parkı'na kuracaktık mutfağı. Şehir yıkıntılar içinde olduğundan otobüs bir yere kadar gidebildi. Biz 24 kişilik bir ekiptik ve otobüsten inip yürümeye başladık. Yürürken birçok acı olayla karşılaştık. Belki de o yolda gördüklerimiz hala yılmadan devam etmemizi sağlıyor. Arkadaşlar göçük altından gelen sesleri duyunca müdahale etmek istedi ancak ben müsaade etmedim. Çünkü bu konuda yanlış bir şey yapabilirdik. 3 buçuk saat yürüdük. Yıkıntılar sokakları kapatmış. Yıkık bir binanın en alt katındaki camı kırıp insanlar kendine yol açmış bizde oradan geçip gideceğimiz yere varabildik. Bizden 4 saat sonra da tırımız geldi. Biz daha önce Elazığ depremine de gitmiştik oradan tecrübeliydik. Yanımıza her türlü malzemeyi almıştık. Mutfağı kurar kurmaz 3 saat içinde ilk çorbamızı yaptık. Bizi görünce insanlar çok sevinmişti. O andan sonra ocağımızın ateşi hiç sönmedi. 7/24 sıcak çay, çorba yaptık. Öğle yemeği, akşam yemeği vermeye başladık. İlk başlarda sadece bakliyat yapabiliyorduk. Daha sonra yine gönüllü olarak yine aşçılar geldi ama onların ekipmanı yoktu. Bizdekilerin bir kısmını onlara verdik. Daha sonra sponsorlardan yine eşyalar istedik. Sürekli gönüllü aşçılarda geliyordu. Biz sadece Hatay Antakya ile Defne bölgesinde aşevleri kurduk. Depremden en çok etkilenen yer burasıydı." şeklinde konuşan şef Karaman 20 Şubat'taki 6.4 şiddetindeki depreminin kendileri için kırılma anı olduğunu söyledi. 11 tane aşevinden 5 tanesini kapatmak zorunda kaldıklarını dile getiren Karaman sözlerine şöyle devam etti: "Bu deprem öncesinde 54 kişiydik o günden sonra 11 kişi kaldık. Durum böyle olunca da aşevlerinin bazılarını kapatmak zorunda kaldık. Ben üç, dört gün kendi başıma gidip oralarda yemek yapmaya çalıştım ama ben de bitmiş durumdaydım. Daha sonra ekipmanların ve gıdaların bazılarını orada bırakıp insanlara yemek yapabileceklerini söyledik. Baktım böyle devam etmeyecek iki aşevine on tane depremzede çalışan aldık. Sigorta yaptık ve maaş bağladık. Daha sonra 15 kişi daha işe aldık. Şu anda 38 çalışanımız var bu şekilde. 7 tane aktif aşevimiz var. Ve 13 bin kişiye günlük üç öğün yemek veriyoruz. Gönüllükle başlayan bu iş inanılmaz evrildi. Ciddi bir alt yapı kurduk. Soğuk hava depoları, et entegre tesislerimiz var. Konteyner mutfaklar açıldı. Artık gıda güvenliği sistemine geçtik. Biz bağış yapmak isteyenleri yerel üreticilere yönlendirdik. Ki burada da ekonomik döngü olsun diye."

AZIMIZ ÇOK EKSİĞİMİZ VAR OLDU

Deprem bölgesinden 25 gün sonra İstanbul'a gelen şef Karaman AGAFED olarak 3 ve 6 aylık planlar yaptıklarını ve şu an o doğrultu da devam ettiklerini söylüyor. Manevi anlamda birçok ana şahit olduğunu belirten Karaman yaşadığı birkaç olayı bizimle paylaştı: "Rabbim azımızı çok, eksiğimiz hep var etti. Getirdiğimiz tüpler bitiyor. Yardım tırlarından da tüp çıkmaz oldu. Sonra duyduk bölgedeki tüpçü hizmet vermeye başlamış. 6 tane sanayi tüpü sipariş ettik. Ödemesi 8 bin 500. Ama biz de öyle bir para yok. Bulurum bir yerden dedim. Kapıdan içeri biri geldi. 'Siz günlerdir burada yemek yapıyorsunuz. Bu da benim hayrım.' olsun dedi elini paltosuna soktu bir zarf çıkardı ve masaya koydu. Ben adamın yanına gidene kadar adam kayboldu. İçine açtık tam 8 bin 500 vardı. Yine bir hayırsever köfte göndermiş ama tarihi geçecek o zaman depoda yok. Raf ömrünü uzatmak için sucuk yapalım dedik. Maliyeti 20-25 bin. Şubat ayının ilk haftalarından Almanya'dan gelen bir yardımsever vardı. Bizde de yemek dağıtmıştı. Baktık yine o gelmiş. Buradan gittiğinden beri uyku uyumadığını maddi yardım yapmak istediğini söyledi. Biz de sucuk için gereken miktarı söyledik ve hemen getirdi. Yine depremin ilk günleri mantı yardımı geldi. 1 buçuk ton. İki sefer yaptık. Yanıma bir gün 7-8 yaşlarında erkek çocuk geldi. Mantı sordu bana. Bütün aşevlerine baktırdım yok. İçime dert oldu. Mantıyı getiren hayırsevere ulaştık. Para ile alacaktık. Çocukla yaşadığımız diyaloğu anlatınca adam, 'Sen kapa arayacağız.' dedi. Ve sonra aradı bir buçuk ton mantı daha gönderdi. Ondan beri 8-9 haftadır her hafta sonu bize Kayseri'den bir kamyon gıda gönderiyor. Allah herkesten razı olsun. Böyle birçok olay yaşadım. Birçok kez yemeğimizin çoğaldığını ve yetmez dediğimiz yemeğin daha çok kişiye yettiğine şahit olduk. İyi ki burada kaldım. Dönmüş olsaydım bir travma yaşardım. Bir şeylerin değiştiğini görmek iyi geldi. Bu benim kendi tedavim. Şu anda da her hafta 3-4 gün oradayım."

Aşevlerinin en az iki ay daha orda hizmet vermesi gerektiğinin altını çizen ve yoğurt, süt ve yumurta gibi ürünlere ihtiyaç olduğunu belirten Karaman, "Biz depremzedelere dağıtımız yemeğin haricinde bir şey yemedik. Canımız yumurta çekiyordu ama herkese yetecek kadar olmadığı için yemiyorduk. Hatta bazen bize yemek kalmazdı. Ekmeğin arasına ne bulursak koyup yerdik." diyor.

AŞÇILIK OKULLARI AÇILIYOR

Afet yönetmeliğine göre normalleşemeye giden adımda bir takım süreçler var. Bunlardan biri de insanların devletin sağladığı sosyal marketlerde ihtiyaçlarını karşılayarak konteyner kentlerde kendi yemeklerini yapması. Bundan dolayı da zamanla aşevlerinin sayılarının azalacağını vurgulayan şef Karaman bölgede aşçılık kursları açmaya karar vermiş. "Biz AGAFED olarak eğitimde güçlüyüz. Normalleşmeye giden süreçte bu adımlar çok doğru. Yemek yapmak bile insanlar için bir meşgale olacak. Ayrıca kendi evlerinde yemek pişiyor olması insanlara iyi gelecek. Ancak görüştüğümüz bazı insanlarda şunu gördük. Çocuk anne babasını kaybetmiş, üç kardeşi var ve yemek yapmayı bilmiyor. Biz de kurs açalım hem bir meslek edinirler ve bunu istihdama çeviririz hem de kendi evlerinde yemek yapabilirler diye düşündük. Türk mutfağı eğitimi vereceğiz. Halk eğitim merkezi ve valilikle iletişime geçtik. Samandağ pilot bölgemiz oldu. Orada okulun bahçesine eğitim mutfağımız kuruldu. Kontenjanımız 20 kişi. 458 saat kurs alacaklar. Perşembe günü başladık derslere. Burada yapılan yemeklerde dağıtılacak." diyen Karaman başka projeleri olduğundan da bahsetti: "Aşevlerimize yakın 11 tane okuldaki çocuklara sandviç ve meyve suyu dağıtacağız. Ayrıca bu aşçılık okulu başka yerlerde de açılacak."