Neşeli olmanın formülü çocuklar ve hayvanlar

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Hem müzisyenlik hem oyunculuk var Nurcan Eren’in hamurunda. Yıllarca Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a kadar pek çok ünlünün vokalistliğini yaptı, şimdi albüm yapma sırası onda. Stüdyo ve dizi çalışmalarından fırsat bulup da bir araya geldiğimiz Eren’le sohbet ettik.

Neler yapıyorsunuz bu aralar?

Şahane oyuncu kadrosu ve ekibi olan ‘Kördüğüm’ dizisinin çekimlerine gidiyorum. Bazen çok yorucu olmakla birlikte eğlenceli de geçiyor. Çünkü çalışma arkadaşlarım çok özel ve değerli insanlar. Aybars'ın da (Kartal Özson) olduğu çekirdek çitleme partilerimiz var.  Çekim dışında kalan vakitlerimi de stüdyoda geçiriyorum.

Nihayet bir albüm çıkıyor yani.

Uzun zamandır bir albüm üzerinde çalışıyorum. Çoğu kendi bestelerim ve sözlerim olduğu için biraz titiz davranıyorum, bu yüzden bir türlü bitmek bilmiyor. Tam “Hah bu son parça” diyorum, bir bakıyorum ufaktan yeni bir beste daha yapmışım. “Acaba onu da koysam mı?” derken zaman geçiyor. Olsun, içime sinmeden ortaya çıkarmayacağım cicilerimi.

Stüdyo dışında müzik çalışmalarınız devam ediyor musunuz?

Evet, her ay grubumla birlikte performansımız oluyor. Bu sezon biraz daha değişik tarzlar deniyorum. Daha önce etnik ağırlıklı çalışmalar yapmıştım, şimdi alt yapılarım biraz soft rock ve funk ağırlıklı.

Dizilerde artık oyuncular da şarkı söylüyor. Beğendikleriniz var mı?

İnanır mısınız hemen hemen herkesi beğeniyorum. Oyunculuk müziği-  müzik oyunculuğu besliyor ve ortaya

iyi seslerin iyi yorumları çıkıyor. Bence olması gereken de bu zaten. İlla isim vermem gerekirse Serenay Sarıkaya ve Hayal Köseoğlu favorimdir.

SU GİBİ OLMAK GEREK

"Hayatın zorluğu beni neşeli olmaya itiyor" demiştiniz önceki röportajımızda hâlâ bu neşenizi koruyor musunuz?

Evet, bunun için bazen büyük bir çaba göstermek zorunda kaldığım oluyor ama evet, yine evet... Kendimi iyileştirebilmek için başka bir çıkış yolu bulamıyorum.

Kendinizi neşelendirmenin yolunu nasıl buluyorsunuz, bize de formülü versenize...

Çevremi iyi gözlemlerim ve komik malzemeleri depolarım. Bu bir yol, diğer yollar da var; çocuklar, hayvanlar, biraz da şaka kaldıran arkadaşlar tabii... Keşke hayat bayram olsa en çok da çocuklar için...

Mutsuzluktan çıkmak için de bir formülünüz vardır herhalde…

Olmaz mı. Yaşadığımı kendime hatırlatmak. Yılmadan yeniden başlayabileceğimi bilmek. Gittiğim her yere kendimi götürdüğüm için bunu unutmamak. Bir de ‘su’ iyi bir formül H2O (kahkahalar). Su gibi olmak gerek, akmak, coşmak, durmak, çarpmak ama en güzeli bir şeyler üretebilmek için aklının unuttuğun yerlerine sızabilmek.

BENİ YALAN VE HAKSIZLIK İNCİTİR

Sizi en çok ne incitir?

Yalan ve haksızlık.

Peki, kolay kolay incinir misiniz ve bununla nasıl baş edersiniz?

Kırılırım ama hemen kendimi tamir ederim. Bunun yolu da pozitif olmaktan geçiyor. İnancım yüksek ve çok dua ederim. Çok üzülerek bu hayatla baş edilmiyor ki. Dertlenerek yaşamayı beceremedim çünkü bu hastalıklı bir duruma dönüşüyor. Üzüntüler, kırgınlıklar içimizde beslendikçe daha da büyüyor. Bana bir de çalışmak iyi geliyor. Ne kadar çok çalışırsam o kadar çok iyi oluyorum. Bugün kendim için bir şey yaptım duygusu bana iyi geliyor. Çalışırken çok yoruldum diye sızlanıyorum ama yaptığım iş de çok güzel.