Neden Urfa kebabın başkenti olmalı?

Kebabın başkenti Adana olarak bilinir. Ancak, Urfa'ya, hatta Niğde'ye gitmemiş olanlar için bu geçerlidir. İstanbul'daki Urfalı kebapçıları da yabana atmamak lâzım.

HALUK KESİM / cumartesi@aksam.com.tr

Şimdi Adanalılar bana çok kızacak biliyorum. Ancak yazmazsam olmaz. Kebabın başkenti Adana olarak bilinir. Ancak, Urfa'ya, hatta Niğde'ye gitmemiş olanlar için bu geçerlidir.

Yıllar evvel yolum Niğde'ye düşmüştü. Ömrümde yediğim en güzel kebabı orada yedim diyebilirim. Bunun sebebi ise Adana ile Niğde'nin komşu olması olabilir. Boynuz kulağı geçer derler ya, işte o misal.

Şimdi gelelim neden 'Urfa kebabın başkenti olmalı' meselesine ve İstanbul'da yaşayanların mükemmel kebabı nerede yiyeceklerine.

Yıllardır lüks kebapçılarda yediğim hiçbir yemekten keyif alamadım. O lezzeti bir türlü veremiyorlar. Çatallar, tabaklar, bez peçeteler, ne yediğimi anlıyorum, ne keyif alabiliyorum.

90'lı yıllarda Yenibosna Sanayii içinde küçük bir kebapçı bulmuştum. İki masa, gazete kağıdından örtü ve ayak üstü yenilen dürümler.

İşte şimdi size anlatacağım yer İstanbul'un göbeğinde tertemiz, fiyatlarıyla, etinin kalitesiyle mükemmel fakat hâlâ geleneksel yeme içme mekânları tadında bir merkez.

Merkez diyorum çünkü orası İstanbul Kebap başkenti.

Vatan Caddesi'ne her İstanbullunun yolu düşmüştür. Vatan Caddesi'nin Taksim yönünde sonuna kadar gittiğinizde Aksaray Metro İstasyonu'nun hemen arkasında kebap severler için bir hayal dünyası inşa edilmiş.

Horhor'a gittiğinizde sağlı sollu kebapçılar sizi karşılayacak. Seçim hakkı size kalmış, ister ciğerin en lezzetlisini, isterseniz patlıcanlı kebabı, adana dürümünden, en has lahmacuna kadar yiyebildiğiniz kadar yersiniz.

Ben, çocukluk arkadaşım Didem ve eşi Semih'le yıllardır gittiğim Urfalı ustanın yerini tercih ettim. İlk baktığınızda oldukça görkemli tertemiz beyazlar içinde bir mekân, kapıda sizi karşılayan güler yüzlü bir ekipleri var. Hatta orada öğrendik sahibi Hacı ustanın oğlu İngiltere'de eğitimini tamamladıktan sonra işe yardım etmek için geri dönmüş.

Masaya oturduğumuzda hemen masa üstüne kağıtlar seriliyor ve ezmesinden, soğanına, yeşilliğinden, çiğ köftesine kadar masa dört başı mamur donatılıyor. Hele kebaplar gelmeden verilen Bostana kaşık kaşık içilirken şifasını hissediyor insan.

Biz biraz aç gözlülük yaptık galiba. Ciğer, çöp şiş, haşhaşlı kebap ve patlıcan kebabı söyledik. Lavaşlar eşliğinde ve köpüklü ayranlarımızla birlikte gelen kebaplarımızı nasıl yenmesi gerekiyorsa öyle yedik. Yemek elle yenir. Patlıcanlı kebabı tabağınıza aldığınız lavaşın içine koyduktan sonra, biraz soğan ve kızarmış biber eşliğinde dürüm yaparak önce kokusunu içinize çekip sonra bir ısırık aldığınızda beyninize giden mutluluk hissinin tarifi yok.

Yemeğinizi yedikten sonra şekeri az, malzemesi tamamen yöresel künefenizi üzerine konulmuş kaymakla damaklarınızda gezdirip ziyafeti taçlandırdıktan sonra tekrar bu dünyaya dönmek adına harika demlenmiş çayınızdan bir yudum almak zorundasınız.

İstanbul içinde Binbir Gece Masalları tadında bir lezzet şöleni yaşayıp birkaç saatliğine bu dünyadan kopup gülümsemek istiyorsanız muhakkak Horhor'da kebap yemeye gitmelisiniz. Urfalılar bu kebap işini çok iyi biliyor.