Neden ağlarız, ağlamak faydalı mı?

Bilimsel olarak ağlamanın gözlerimizi koruduğu kesin kanıtlanmış durumda. Peki ya duygularla tetiklenen ağlamanın nasıl bir fonksiyonu olabilir?

DR. SEVDA SARIKAYA / sevda.sarikaya@stargazete.com

Ağlamak her insanda aynı yoğunlukta olmasa da sıklıkla hayatımızın bir parçasıdır. Çok eski zamanlardan beri ağlamanın vücudumuzda nasıl bir fonksiyonu olduğu anlaşılmaya çalışılıyor. Ağlamak diğer canlılarda sadece ağrı gibi bedensel sıkıntılarla tetiklenirken, insanda bunun dışında duygularla da tetiklenebiliyor. Bilimsel olarak ağlamanın gözlerimizi koruduğu kesin kanıtlanmış durumda. Peki ya duygularla tetiklenen ağlamanın nasıl bir fonksiyonu olabilir? Bununla ilgili ilginç çalışmalar var. Örneğin duygularla tetiklenen ağlamalardaki gözyaşı içeriğinin, soğan doğradığımızda gözümüzden gelen yaştan daha farklı olduğu saptanmış.

Duygularla tetiklenen gözyaşının protein içeriği daha yüksek olarak bulunmuş. Bir hipotezde bu durum şöyle açıklanıyor; protein içeriği daha yüksek olan gözyaşının akışkanlığı daha azdır. Bu da gözyaşının ciltte daha uzun süre kalmasını sağlar, yüzde daha yavaş akar. Böylelikle diğer insanlar tarafından daha kolay fark edilir. Çünkü ağlayan kişi diğerleri tarafından fark edildiğinde ona karşı empati yapılır. Diğer insanların yardımını daha kolay elde eder. Gözyaşı sizin kırılgan anlarınızı diğer insanlara gösterir. Bu da insanlar arası bir iletişim çeşidine yol açar. Çünkü ağlayan bir kişi gördüğünüzde beyninizde, sizin ağladığınız zamanda aktive olan devreler aktive olur. Böylelikle şefkat duygusuyla iletişim sağlarsınız, yakınlaşırsınız. İnsan olmanın önemli özelliklerinden birisidir bu.

Dr. Vingerhoets’in yürütücülüğünü üstlendiği The International Study of Adult Crying (Uluslararası Erişkin Ağlama Çalışması) bize oldukça ilginç bilgiler veriyor. Bu çalışma 37 ülkede 5 bin kişi üzerinde gerçekleştirilmiş. Yaşla birlikte ağlama nedenlerini de araştıran çalışmada; empatiye bağlı ağlamanın yaşla birlikte arttığı, daha genç yaşlarda duygusal ve ahlakî nedenlerle olan ağlamanın yaşlılara göre daha düşük olduğu tespit edilmiş. İlginç olarak güçsüzlük hissiyatı karşısında gelişen ağlama, doğum anından yaşlılığa kadar yüksek düzeyde ve aynı. Yani insanoğlu güçsüz hissetmeye hiç dayanamıyor. Bu yüzden güçlü olabilmek için insanlığından taviz bile verebiliyor. Kayıplar ve ayrılığa bağlı ağlama da her yaşta en yüksek düzeyde olarak tespit edilmiş. Kişiden kişiye değişmekle birlikte kadınlar ayda 2-5 arası ağlarken, erkekler ortalama iki ayda bir defa ağlıyorlar. Ağlama sonrası insanların yüzde 52’si iyi hissederken, yüzde 38’i aynı, yüzde 10’u daha kötü hissediyor.

AĞLAMA MEKANLARI SIKLIK SIRASIYLA:

%72 Ev

%9 Umuma açık alanlar

%7 Ulaşım araçları

%6 İş ya da okul

%1 Sağlık kuruluşları

İnsanların yüzde 35’i yalnız ağlamayı tercih ederken, yüzde 30’u çoğunlukla yanında bir kişinin varlığında, diğer yüzde 35’i en az 2 kişi ya da daha fazlasının yanında ağlıyor. Ağlamanın en çok gerçekleştiği saatler ise 19:00-22:00 arası.

KADINLARDA AĞLAMA NEDENLERİ SIKLIK SIRASIYLA:

Trajik olaylar

Cenazeler

Ayrılıklar

Üzücü filmler ya da TV şovları

Çaresizlik/umutsuzluk

ERKEKLERDE AĞLAMA NEDENLERİ SIKLIK SIRASIYLA:

Cenazeler

Ayrılıklar

Trajik olaylar

Ağlama

Üzücü filmler ya da TV şovları

Ağlamanın diğer insanlara istediğini yaptırmak için kullanıldığını gösteren çalışmalar da var. Bebeklikte nasıl ihtiyaçlarımızı karşılamak için ağlamayı kullanıyorsak, erişkinlikte de ağlamanın insanlar üzerindeki gücünü fark ettiğimizde bilerek ya da bilmeyerek bu amaçla kullanabiliriz. Science dergisinde 2011 yılında yayımlanan başka bir çalışmada da ağlayan bir kadın görmenin erkeklerdeki testosteron seviyesinde belirgin bir düşüşe neden olduğu gösterilmiş.