'Müzikte tür ayrımı yapmıyorum'

20 yıllık müzik kariyerinde opera, müzikal, pop ya da caz türlerinde farklı projelerde yer alan sevilen sanatçı Barbaros, ''Müziği tür ya da dil olarak ayırmıyorum. Kendime yakın bulduğum ve bir solist olarak icra etmeyi isteyeceğim her şarkıyı repertuvarıma alıyorum.'' diyor. Barış Manço'nun unutulmaz şarkısı ''Evelallah''ı yeniden yorumlayan Barbaros, yeni çalışmalarını Akşam Cumartesi'ye anlattı.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Müzikle yolunuz ne zaman kesişti?

O tutkuyu hissettiğinizde, nasıl ve hangi anda başladığını anlayamıyorsunuz aslında. Birden içine düşmüş oluyorsunuz. Klişe belki ama müzik tutkum çocukluğumdan beri var. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Şan Bölümü'nden mezun oldum. Müzik kariyerime Grup Rapsodi ile başladım. 20 yıldır da hem sahneden hem de albüm ve yayınladığım teklilerle müzikseverlere sesleniyorum.

Barış Manço'nun unutulmaz şarkısı "Evelallah"ı yeniden yorumladınız... Nasıl dönüşler aldınız?

Şu ana kadar dinleyicilerden çok güzel tepkiler aldık, bu şarkıyı tekrar dinleyicilerle paylaştığım için çok mutluyum. Çocukluğuma dayanan özel bir hikâyem var. O nedenle bu şarkıyı söylemek benim için aynı zamanda gurur verici. Şarkının ruhunu kaybetmeden, bugünün soundu ile o günlerde hissettiklerimi yeni bir heyecan olarak dinleyiciye sundum.

Barış Manço ile çalışma fırsatı bulmuşsunuz. Evelallah'ı yeniden yorumlama fikri nasıl ortaya çıktı?

1982 yılında babam beni ilk kez elimden tutup bir konsere götürmüştü. O konser Barış Manço konseriydi. Konserden sonra Barış Manço ile bir fotoğraf çektirdik. Yıllar sonra müzikle ilgilenmeye başladığımda da Barış Manço'nun Best of albümüne vokal yapma şansım oldu. "Barbaros büyümüş" diyerek el yazısıyla bir not düştü. Barış Manço'dan bir şarkı seslendirmeyi çok istiyordum. Kafamdaki soundu doğru bir şekilde yansıtmak için çok uğraştık. Şarkının eski halinin aynısını yapmanın bir anlamı yoktu. Yeni şarkıda ise özgürsünüz, çünkü insanlar ilk kez sizden dinlediği için sizi referans alacak. Burada da yorumunuz ve nasıl yansıttığınız, sözlerin içine girip girememeniz önemli.

Farklı müzik tarzlarında çalışmalarınız olmuş. Asıl yapmak istediğiniz müzik hangisi?

Klasik eğitimden geliyorum. Teknik olarak Bariton bir sese sahibim. Sesimi farklı tarzlarda kullanmayı seviyorum. Şu ana kadar kariyerim boyunca opera, müzikal, pop ya da caz türlerinde farklı projelerde keyifle yer aldım. Müziği tür ya da dil olarak ayırmıyorum. Kendime yakın bulduğum ve bir solist olarak icra etmeyi isteyeceğim her şarkıyı repertuvarıma alıyorum.

Müzik anlamında olmak istediğin yer neresi?

Çalışmaya, üretmeye ve müzik yoluyla insanlarla kurduğum ilişkiye devam etmek istiyorum. Elbette geniş kitlelere konser vermek her müzisyenin isteyeceği bir şeydir ama bir dinleyicinin kalbinde yer edebilmek çok daha heyecan verici.

Farklı diller biliyorsunuz ve bunu müziğinizde kullanıyorsunuz. Bu durum müzik hayatınızı ne yönde etkiliyor?

Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Yunanca konuşuyorum bu dillere ek olarak Portekizce, İspanyolca, Arapça ve Rusça şarkılar da söylüyorum. Aslında diller işin bir parçası. Öncelikle iyi yorumcu olmaya ve doğru şarkı söylemeye odaklanmak ve bunun için çalışmak gerekiyor. Klasik eğitim aldığım için zaten okul döneminde de farklı dillerden klasik eserler seslendiriyoruz. Farklı diller bana o kültürlere daha çabuk adapte olmanın yolunu açıyor. Ama önemli olan müziğin dilini bilmek.

Birçok sanatçı ile çalışmışsınız bugüne kadar... Sizin için en özel olanı hangisi idi?

Sahne üzerinde çok başarılı star isimlerle yaptığım çalışmalar benim için çok özel anlardı. Özcan Deniz'le, senfoni orkestrası eşliğinde Caruso söylemem ya da Sertab'la Zorlu da Phantom of the Operadan düetler yapmam ayrı bir heyecandı. Ferhat Göçer'le Alessandro Safina gibi isimlerle aynı sahnede olmak, Ajda Pekkan gibi bir efsane ile bir dizi konserde birlikte söylemek hepsi kariyerimin en özel müzikal iş birlikleriydi. Seçmek çok zor tabii ki ama Sertab ile tekrar bir projede bir araya gelmeyi isterim.

Opera ile ilgili bir şeyler yapmayı planlıyor musunuz?

Ben bir opera sanatçısı değilim. Tabii ki klasik eğitimden geliyorum sahnede de klasik repertuvardan örnekler veriyorum. Müzikaller ve opera çok keyif aldığım müzik türleri. Sahne üzerinde bu tarz projelere her zaman açığım.

Geriye dönüp baktığınızda müzik hayatınızın dönüm noktası ne oldu?

Müzikal kariyerime çok büyük katkıları olan sevgili Sinan Ufuk Nergis ve Pasion Turca ile yolumun kesişmesi diyebilirim. Bana dünyaca ünlü birçok sanatçının ve projenin kapısını araladı. Kapasitenizi iyi analiz eden ve belki farkında bile olmadığınız müzikal taraflarınızı ortaya çıkaran biriyle çalışmak büyük bir şans.

Müzikallerde de yer almışsınız. Var mı ilerisi için bu konuda bir plan?

Aslında zaman içinde gelen teklifleri değerlendirdim ve müzikal olduğu için de seve seve kabul ettim. 2009 yılında Enis Fosforoğlu Tiyatrosu'nun sahneye koyduğu "Seni Seviyorum, Mükemmelsin, Şimdi Değiş" ve Zorlu'da sahnelenen "Tahir ile Zühre" müzikalinde başrol oynadım. Yapabileceğim ve keyif alacağıma inandığım projelerin içinde her zaman olmaya devam edeceğim.

DARİO MORENO ŞARKILARINI DÜNYAYA DİNLETECEĞİZ

Yeniden albüm yapmayı düşünüyor musunuz?

Düşünüyorum ama henüz değil. Hem kendi yazdığım şarkıları hem de sevdiğim besteleri bir albümde toplamak isterim.

Yakında bir single planı var mı?

2021 yazı içinde söz ve müziği Sadettin Dayıoğlu, düzenlemesi Sabi Saltıel'e ait bu kez yeni bir şarkı gelecek. Onun dışında Dario Moreno'nun şarkılarından oluşan senfonik bir projeyi hazırlıyorum. Aynı zamanda yine bu yıl içerisinde Balkanların en önemli seslerinden biri olan Lena Kovacevic ile birlikte bir düet yapmak için hazırlanıyoruz.

Lena Kovacevic ile nasıl bir çalışma bekliyor müzikseveleri?

Karantina döneminde 80 Günde Müzikli Devr-i Alem konseptiyle Instagram canlı yayınları yapmıştık. İspanya'dan Cecilia Krull, Almanya'dan The Weather Girls'ün efsane solisti Dynelle Rhodes, Fransa'dan Viktor Lazlo, Güney Afrika'dan Pumeza Matshikiza, İngiltere'den The Puppini Sisters, Yunanistan'dan Stan Antipariotis, Portekiz'den Dulce Pontes gibi dünyaca ünlü isimlerle yayınlar gerçekleştirdim. Lena Kovacevic de o isimlerden biriydi. Canlı yayında sohbet ettik ve birlikte şarkılar söyledik. Sonrasında da bir düet yapma fikri doğdu umuyorum bu yaz içerisinde stüdyoya girerek birlikte yeni bir şarkıya imza atacağız.

Dario Moreno Senfonik projesi nasıl ortaya çıktı?

Dario Moreno, hayatına baktığınızda Türkiye'nin en büyük uluslararası kariyere sahip sanatçılarından biri. Çok dilde şarkılar söylemiş, kültürümüzdeki şarkıları da yabancı dilde söz yazarak yurt dışında seslendirmiş bir isim. Benimle paralel olan çok tarafları var. Zaten şarkılarını sahne üzerinde söylediğim bir sanatçıydı. İzmir'den başlayarak Dario Moreno şarkılarını farklı dillerde ve senfonik düzenlemeleriyle dünyaya taşımayı hedefliyoruz.