Müzik üretimlerimde yaşadığım coğrafyaya kayıtsız kalamıyorum

Türk besteci ve piyanist Evrim Demirel, ''Türk Müziğini zengin kılan en önemli unsur tarih ve dolayısıyla coğrafya. Bu coğrafya, çok çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Burada yetişen bir besteciyseniz yanı başınızda duran bu büyük hazineye kayıtsız kalmak çok zor. Örneğin Tralles'li Seikilos'un Ağıtı, Tamburi Cemil'in bir saz eseri veya bir Kütahya türküsü beni üretmeye teşvik edebilir. Bu anlamda kendimi sınırlamıyorum. Son albümüm Kadim'de de Anadolu'nun antik seslerini kimi zaman bir melodik yapıda kimi zaman bir çalgının tınısında duyabilirsiniz.''

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

"Benim için müzikten başka bir seçenek hiç gündeme gelmedi." diyerek sözlerine başlıyor piyanist ve besteci Evrim Demirel. Ninatta Operası ve orkestra için yazdığı, 2022 yılında ona Avrupa Besteci Ödülü'nü getiren Osmanlı Minyatürleri No:2 adlı eseriyle tanınan Demirel bugüne kadar opera, konçerto, oda müziği gibi birçok türde eserler besteledi. Makamsız albümü ve son çıkardığı Kadim adlı çalışmasıyla da Türk müziğini diğer müzik tarzlarıyla harmanlamaya devam eden Demirel, Batılı olmayan çalgıları batılı bir yaklaşımla kullanılmasında öncü sanatçılardan biri. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Caz Anasanat Dalı Bölüm Başkanı olan Demirel yaptığı müziği şöyle tanımlıyor, "En kısa yoldan caz ve Türk müziği etkisi taşıyan çağdaş müzik üretiyorum diyebilirim."

KENDİMİ SES TASARIMCISI OLARAK TANIMLAYABİLİRİM

Türkiye'de okurken yurt dışına gidiyorsunuz eğitim için. Neden?

14 yaşından beri müzik yazıyorum. İzmir Güzel Sanatlar Lisesi'nde eğitim gördükten sonra Ankara Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Teori-Kompozisyon Bölümü'ne girdim. Daha fazlasına ulaşmak, daha verimli bir sanat ortamının içinde olmak üzere Rotterdam Konservatuarı'na gittim. Bu dönem müzik kariyerimde kırılma noktası oldu diyebilirim. Hollanda'ya gitmeden önce ciddi bir müzikal birikimim vardı elbette ama orada bir vizyon geliştirdim. Ancak orada kalmayı hiç düşünmedim.

Piyano, caz, kompozisyon alanlarında eğitiminiz var. Yaptığınız müziği nasıl tanımlarsınız?

En kısa yoldan caz ve Türk müziği etkisi taşıyan çağdaş müzik üretiyorum diyebilirim. Ben bir besteciyim ve kendimi ses tasarımcısı olarak tanımlayabilirim. Her tasarımcı gibi ben de üretimlerimde tanıdığım, bildiğim ve etkilendiğim malzemeleri kullanıyorum. Türkiye'de yetişmiş bir müzisyenseniz Türk Müziğine ilgi duymanız çok olası. Aslında mesele biraz müzik sevgisi ve arsızlığından kaynaklanıyor. Caz da çok çekici, klasik müzik de Türk Müziği de.

Ana enstrümanınız piyano...

Piyano müthiş bir çalgı, klasik başta olmak üzere hemen her türlü müziği icra edebilme imkânı sunar. Hele caz gibi doğaçlama içeren bir müzik türü için piyano son derece uygun bir çalgı. Tabi tüm bunların ötesinde bir aşk var. O aşk olmadan olmaz.

OSMANLI MÜZİĞİNİN BENDE OLUŞTURDUĞU ETKİYLE İLGİLENİYORUM

"Batılı olmayan çalgıları batılı bir yaklaşımla kullanıyor" yorumu yapılıyor sizin için. Bunu biraz açabilir miyiz?

Türk Müziği çok geniş bir alanı kapsıyor elbette ama genel olarak Halk Müziği ve Sanat Müziği olarak iki ana yaklaşımda sınıflandırabiliriz. Türk Müziğini zengin kılan en önemli unsur tarih ve dolayısıyla coğrafya. Antik Yunan'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne çok geniş bir zaman ve çeşitlilikten bahsediyoruz. Tüm bunları bir miras olarak kabul ediyorum. Örneğin Tralles'li Seikilos'un Ağıtı, Tamburi Cemil'in bir saz eseri veya bir Kütahya türküsü beni üretmeye teşvik edebilir. Bu anlamda kendimi sınırlamadığımı söylemeliyim.

Osmanlı müziği ne zamandır ilginizi çekiyor?

Osmanlı Devleti bu geniş tarihin önemli bir parçası. Hatta bu müziğin gelişmesine en önemli katkıların sunulduğu zaman diyebiliriz. Yazılı kaynaklar elbette tatmin edici boyutta fakat bir de yazılı olmayan, kayda alınmamış bir dünya müziği olduğunu unutmamak gerekir. O nedenle bizim bugün bildiğimizden daha fazlası olduğuna inanıyorum. Benim bir besteci olduğum gerçeği de unutulmamalı. Müzikolog değilim. Osmanlı Müziği'nin gerçekliğinden çok onun bende oluşturduğu izdüşümüyle ilgileniyorum. Besteci hayalperest hatta biraz da sorumsuz bir üreticidir. Geleneği eğip büker var olan normlarla her zaman ilgilenmez, hayalinin peşinde koşar. Peşinde koştuğum hayali Osmanlı Müziği iyi bir etki yaratmış olsa gerek ki Osmanlı Minyatürleri 2 adlı eserimle 2022 Avrupa Bestecilik Ödülünü bana layık gördüler.

OPERA BESTELEMEK OLAĞAN DIŞI BİR DENEYİM

Üretim anlamında albümler dışında bugüne kadar neler yaptınız, hangisi daha keyifliydi?

40 civarı eser besteledim. Bunların içinde 2 konçerto, 2 çocuk operası 2 büyük opera çok sayıda senfonik yapıt ve oda müziği var. Aynı zamanda Makamsız Project, Ada, Kadim ve Suite Stanpolites gibi yayınlanan albümlerimi sayabilirim. Bu eserleri seslendiren bini aşkın müzisyen konser salonlarında bu müzikleri dinleyen sayısız dinleyici. "Bu nasıl müzik?" diyen de oldu ağlayarak boynuma sarılan da. Her eser, her konser, her proje ayrı bir tecrübe.

İcracılık ve bestecilik bir arada yürüyor. İcracı olarak çeşitli projeler oluşturup performanslar gerçekleştiriyorum bu müthiş bir keyif. Müzik yazmanın başka bir durumu var. Hele opera gibi capcanlı bir alanda üretim yapmak inanılmaz bir tatmin. Hayal ettiğiniz şey vuku buluyor, sanki gördüğünüz rüya gerçek oluyor. Müziğiniz kostüm giyip özel bir dekorun içinde karşınıza dikiliyor. Bu gerçekten olağan dışı bir deneyim.

Sipariş üzerine hazırladığınız eserlerde de siz de çalıyor musunuz?

Hollanda'da Doelen Ensemble'ın bir siparişi üzerine caz piyanisti için bir konçerto yazmıştım. Onu toplulukla birlikte ben icra etmiştim. Ama çoklukla icracı olarak yer almıyorum. Sipariş üzerine son yazdığım piyano konçertosunu Gedik Orkestrası ile Cem Mansur yönetiminde genç piyanist Doğaç Bezdüz seslendirdi.

İKİ DÜNYA ARASINDA GİDİP GELEN BİR ESER: "MAKAMSIZ"

Makamsız albümünüzü de konuşalım. Sizin isminiz geçtiğinde çok önemli bir yerde duruyor. Nasıl bir çalışma idi bu?

2005 yılında kompozisyon hocam Teo Loevendie Amsterdam'da Ziggurat isminde bir oda müziği topluluğu kurdu ve bana bir eser siparişi verdi. Topluluğunda batılı ve doğulu sazlar yeni bir müzik icra ediyorlardı. Ben de o topluluk için iki dünya arasında gidip gelen bir müzik yazdım ve ismini Makamsız koydum. Batıdan bakınca içinde farklı tınılar olan -ki bu tınılar makamlar sayesinde oluşuyor- doğudan bakıldığında ise makamların geleneklere uymadan kullanıldığı makamsız olarak nitelendirilebilecek bir müzik bu. Sonra Hollanda'da seslendirilen 5 eserimin yer aldığı bir albüm yayınladım. O dönem makamları aynı bakış açısıyla ele aldığım müziklerin yer aldığı bu albümü Hasan Saltık, 2006 yılında Kalan Müzik etiketiyle yayınladı. Albümün adını Makamsız koyduk. Yıllar sonra Alman Müzikolog Martin Greve, Türk müziğini ve çağdaş bestecileri ele aldığı İngilizce bir kitap yayınladı ve kitabın ismini Makamsız koydu. Benim uydurduğum kavramı referans gösterip isimlendirdi bu kitabı. Ve böylece kavram literatüre geçmiş oldu. 2022 yılında benzer bir durumu Türk Müziği ve caz arasında ilişkilendirdim ona da Makamsız Project dedim.

POPÜLER KÜLTÜR BENİMLE İŞ YAPMAYI DÜŞÜNÜR MÜ?

Şu an neler yapıyorsunuz?

Ahmet Ümit'in romanlarından birini müzikale dönüştürmeyi hedefliyoruz. Daha önce Ninatta'nın Bizleziği kitabından Ninatta operasını bestelemiştim. Ninatta'yı İstanbul Devlet Opera ve Balesi 2017-2018 sezonunda sahneledi ve büyük ilgi gördü. Bunun dışında Miles'ın müziğine bir saygı duruşu olarak tasarladığım Kind of Jazz isimli bir proje üzerinde çalışıyorum. Avrupa ve Türkiye'den müzisyenleri bir araya getireceğim.

Popüler müzik içinde olmayı düşündünüz mü hiç?

Popüler müziğe karşı değilim. Nitelik olarak ödün verecek bir yapım olmadığı için popüler bir işin içinde yer alsam da yine inandığım müziği yazıp icra edeceğim. O bakımdan esas soru şu: "Popüler kültür benimle iş yapmayı düşünür mü?"

BİR DÜNYA MÜZİĞİ ÖRNEĞİ "KADİM"

Son çalışmanız Kadim adlı albümünüz. Nasıl bir albüm oldu?

Kadim albümünü "dünya müziği" olarak tanımlayabiliriz. Bu, her ne kadar muğlak ve geniş bir kavram olsa da bu albümü en iyi tanımlayan kavram. Bu albümde Türk Müziği başka bir çerçevenin içinde başka bir müzik türü ile iletişim kuruyor. Ney, duduk, zurna gibi çalgıları ustalıkla icra eden Murat Tırnak bu albüme ilham veren özel bir müzisyen. Kompozisyonları Murat'ın icra ettiği çalgılar üzerinden kurguladım. Bu coğrafya çok çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Burada yetişen bir besteciyseniz bu tarih ve çeşitlilik ister istemez ilginizi çekiyor. Yanı başınızda büyük bir hazine dururken ona kayıtsız kalmak çok zor. Ben de kendimde bu mirası kullanmaya hak görüyorum. Albümde Anadolu'nun antik sesleri var kimi zaman bir melodik yapıda kimi zaman bir çalgının tınısında bu kadim birikime rastlayabilirsiniz. Tüm bu çalgılar bu tınılar beni oldum olası cezbetti ve bu benim tasarım dünyamın içine bir yönüyle sızdı. Albümde 5 eser var; Kadim, Ziggurat, İlk Peşrev, Meddah ve Su.

2000 YILLIK BİR YOLCULUK OLACAK

7 Mart'ta Cemal Reşit Rey'de bir konseriniz olacak. Müzikseverleri nasıl bir konser bekliyor?

Hiç dinlemedikleri yepyeni ama aynı zamanda çok eski bir müzik duyacaklar; en az 2000 yıllık. Duduk, zurna ve ney gibi bu coğrafyanın müzikal belleğindeki çalgılar 'çok kültürlü' müzik anlayışıyla birleşiyor. Makamların yer aldığı bu proje cazla da buluşuyor. Konserde Yunan klarnet ustası Vasilis Saleas bize eşlik edecek. Makamsız Project için çok uygun bir misafir olacağını düşündüğüm için kendisine bu konser teklifini götürdüm. Vasilis de müziğimi dinleyip heyecanlandı ve bir parçası olmak istediğini söyledi. Konserde bize, Kağan Yıldız (kontrabas), Murat Tırnak (nefesli çalgılar), Meriç Öztürk (trompet), Bekir Sakarya ve Yaman Hadi (vurmalı çalgılar) eşlik edecek.