Müzik piyasası artık daha rahat

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

2010’dan bu yana sahnesine taşıdığı özel seçki isimleriyle müzikseverlerin buluşma noktalarından biri haline gelen Salon İKSV yeni sezon programını duyurdu. Rhye, Warhaus, Mashrou’ Leila, Sons of Kemet gibi türünün en iyi örneklerinin sahne alacağı konserler serisi 8 Eylül’de başlıyor. Salon İKSV Direktörü Deniz Kuzuoğlu’yla buluştuk, sanatçı seçim sürecini ve yeni sezon konserlerini konuştuk.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Müzik sektöründe yaklaşık 10 yıllık kariyerim var. Babylon ve Pozitif bünyesinde Booking departmanında başladım. 2013’te İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nda operasyon koordinatörü oldum. Bengi Ünsal’ın Londra’ya transferinin ardından Egemen Eti ile birlikte Salon’un yöneticisi olduk. 2017’de de eş direktör olarak devam ettik. Salon İKSV’nin direktörüyüm. Yani Salon’un her şeyinden birinci derecede sorumlu kişiyim.

Davet edeceğiniz sanatçıların seçimini yaparken neye göre karar veriyorsunuz?

Mottomuz “Türünün en iyi örneklerine yer vermek”. Bu nedenle, yurtiçinde ve yurtdışında kabul görmüş isimleri seçiyoruz. Kalitesi, müzik eleştirmenlerinden aldığı yorumlar ve canlı performansları çok önemli. İsimleri getirmeden önce mutlaka canlı performanslarını izlemeye çalışıyoruz. Senelik bir liste çıkarıp tarih ve bütçe uygunluğuna göre eleyerek en sonunda yılda ortalama 110’dan fazla konser yapıyoruz.

BAZI YABANCI GRUPLAR KENDİLİĞİNDEN GELİYOR

Peki, size ulaşıp konser vermek isteyen isimler oluyor mu?

Oluyor, çünkü artık gruplar da plak şirketlerinin küçülmesi ve fiziksel albüm satışlarının düşmesi sonucu en büyük gelir kaynakları olan canlı performanslara ağırlık veriyor.  Artık en çok nerelerde dinlendiklerini takip ediyorlar. Özellikle Spotify gibi müzik platformlarında dinlenme sayılarına baktığınızda hiç beklenmedik isimlerin İstanbul’da bir numarada olduğunu görüyorsunuz. Mesela geçen senenin en başarılı isimlerinden Tamino tarafından “dinlenme oranlarımız İstanbul’da çok iyi, iyi bir kitlemiz var” şeklinde teklif geldi. Biz de hemen konser programımıza aldık.

Bir yandan da Olafur Arnalds gibi hemen hemen her sene konser veren isimler oluyor. Bir süre sonra sanatçılarla aile gibi oluyorsunuz sanırım...

Güvenilir destekçi olmak bu sektörde çok önemli. Yurt dışında İKSV markası geçtiği noktada kapılar sonuna kadar açılıyor. Buraya geldiklerinde çok iyi ağırlanacaklarını, en iyi şartlarda sahne alacaklarını ve iyi bir deneyimle ayrılacaklarını biliyorlar. O yüzden bazı sanatçılar arada bir anlaşma olmaksızın Salon’a veya İKSV’ye öncelik verebiliyor. Olafur’la gerçekten arkadaşça bir ilişkimiz var.

Bir gece olarak planladığınız Salon konserlerine 2-3 gece daha eklemeye başladınız. Bu yoğun ilgiyi neye bağlıyorsunuz?

Zorlu bir dönemden çıktı müzik piyasası. 2013-2016 arası hiç kolay zamanlar değildi. Ama 2017-2018’le beraber seyirci dışarıya çıktı. Konser programlarındaki sanatçı tercihlerimiz oldukça başarılı bulundu. Tahmin etmediğimiz isimler 2-3 gecelik konserlere çıkabiliyor. Zaten istediği bir isim olursa seyirci gerçekten gelip önceden bilet satın alıyor.

Yabancı müzisyenleri ikna etme süreci daha kolaylaştı mı?

Artık müzik piyasası daha rahat, evet! Bir yandan Salon gibi küçük bir mekânda sanatçıyı getirmek için ikna etmek her zaman daha kolaydı. Zaten endişeler genelde büyük kapasiteli işlerde oldu. Durumu gruplara her zaman dürüstçe anlattığımız için pek sıkıntı çıkmadı. Son iki senedir İstanbul’a getirmek için ikna etmekte zorlandığımız isim olmadı.

GECEDE 200 GRUP ÇIKARAN FESTİVALLER VAR

Sanatçı seçimleri için çıktığınız yurtdışı seyahatlerinde hangi festivallerde daha verimli keşifler yapıyorsunuz?

Klasik anlamda herkesin bildiği Barselona Primavera, Sonar ve Rock Wechter gibi festivaller var. Bir yandan da bu işin mutfağında olan isimlerin takip ettiği Eurosonic ve Brighton The Great Escape gibi vitrin festivaller var. Avrupa’nın müzik sektöründe çalışan herkesin buluştuğu festivaller bunlar. Ajans da orada mekân sahibi de orada, festival bookerı da orada. Bu festivallerde yeni isimler sahne alıyor. Mesela The XX, 2010 yılında Eurosonic’te sahne aldıktan sonra parladı. Hepsini izlemek pek mümkün olmasa da bir gecede 100-200 sanatçı sahne alıyor. Asıl keşifler bu festivallerden çıkıyor.

Yurtdışından keşifleriniz olduğu gibi burası yerli gruplar için de bir keşfedilme alanı diyebilir miyiz?

Salon olarak öncelikli görev edindiğimiz şeylerden biri, yeni ve yükselen yerli isimlere yer vermek. Artık kendini ispat etmiş, çok büyük kitlelere çalan grupları burada ağırlamıyoruz. Yeni yerli müzisyenlere yer veriyoruz. Jakuzi bunun çok güzel bir örneği ve gerçek karşılığını da Salon’da buldu aslında. İnsanlar o dönemde pek kalkıp Kadıköy’den konsere gelmezlerdi ama artık geliyorlar. Gevende her sene Salon’da bir konser verir. Ama zaten Gevende için Salon özel, Salon için de Gevende özel bir grup. Mabel Matiz’in ilk çıktığı dönemde albüm lansmanları hep Salon’da olmuştur.

PEÇETEDEN WARHAUS ÇIKTI

Bu yıl sizi en çok şaşırtan konser veya isim hangisiydi?

Açıkçası King Gizzard & The Lizard Wizard konserinin biletlerinin 24 saatte bitmesini beklemiyorduk. King Gizzard’ın burada büyük bir kitlesi olduğunu biliyorduk ama 24 saatte bitmesi bizi gerçekten şaşırttı. Mart ayı Salon konserlerindeki yoğun ilgiden sonra King Gizzard Gezgin Salon kapsamında yarın saat 17:00’de KüçükÇiftlik Park’ta tekrar sahnemizde olacak.

Facebook ve Instagram’da uyguladığınız “Peçeteye İstek” kampanyanızla birlikte dinleyicilerin verdiği isimler sanatçı seçimlerinizi gerçekten etkiliyor mu?

Tabii ki! Bütün isimlere tek tek bakıyoruz. Evet bazı isimler var, olması mümkün değil. Radiohead, Tame Impala gibi çok büyük arenalarda sahne alan isimleri Salon’da ağırlamak zor. Ama bazen öyle bir isim çıkıyor ki biz de şaşırıyoruz. Peçeteye en çok yazılan isim Warhaus’du. Hatta sanatçı tarafına da bildirdik. Böyle bir kampanyamız var çok büyük talep gördü diye.

BÜYÜK GRUPLAR DA BİR GÜN GELECEK, İNANIYORUM

Peki, Radiohead demişken, yıllardır bir beklenti var... “Türkiye’ye özellikle gelmiyorlar” söylentisi doğru mu?

Hayır, değil. Bilgi kirliliği çok fazla bu konuda. Radiohead gibi bir grubu getirmek çok yüksek bir bütçe ve maliyet. Bu maliyetin karşılanması için gereken bilet satış oranı ve bilet satış fiyatları, gereken sponsorluk bedelleri doğru zamanda, doğru şekilde yapmanız gereken zorlu işler… Şartlar yavaş yavaş oluşacaktır. Bu büyük grupların bazıları bir gün gelecek, inanıyorum.

Yeni sezon programında ne gibi sürprizler var?

Eylül’ün başında açacağız sezonu. Açılış konserlerimiz 8-9 Eylül’de RHYE olacak. Ardından Warhaus var. Daha önce büyük ilgi görmüş Masrou’ Leila ve Ürdün’den El Morabba3 var. Sadece Batı’dan değil Doğu’dan da grupları programımıza almayı seviyoruz. Kadınlardan oluşan saykodelik rock grubu La luz enteresan gruplardan biri. Mercury Prize’a aday olan yeni nesil caz gurubu Sons of Kemet var. La Casa Del Papel’in jeneriğinde şarkıyı seslendiren Cecilia Krull var. Akordeon virtüözü Mario Batkovic var. Salon’un vazgeçilmez yerli isimlerinden Jakuzi, Jehan Barbur var. Turkish Saykodelik rock’ın yeni seslerinden Altın Gün kaçırılmaması gereken enteresan gruplardan.