Müzik dünyasına yeni bir soluk

Uzun yıllardan beri müzik dünyasında oluşmayan müzik grubu yeni bir grupla yeniden canlandı. Keman, Çello ve Saksafonun muhteşem uyumu sizi bu grubun müdavimi yapacak. Üç kadın sanatçıdan oluşan Trionstage grubu iki yılda yurtiçi ve yurtdışında sahne aldı. Enstrümantal müziği dans ve kareografiyle harmanlayan Trionstag grubu performansıyla her geçen gün daha geniş kitlelere ulaşıyor.

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Bir çello, bir keman ve bir saksafon sanatçısından oluşan Trionstage grubu farklı tarzıyla dikkat çekiyor. 3 kadın sanatçıdan oluşan grup sahnelerini, hazırladıkları koreografilerle de  ilgi çekici hale getiriyor. Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Avrupa ülkelerinde de sahne alan grup üyeleri Verni Art Salon’un büyülü atmosferinde AKŞAM’a konuştu. Her biri daha önce ayrı ayrı sanatını icra ederken yolları kesişen Nihan Demirkapı, Hülya Uysal ve Aslıhan Batur,  oluşturdukları sinerji ile daha geniş kitlelere ulaştıklarının da altını çizdi. Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuar Bölümü mezunu olan çello sanatçısı Nihan Demirkapı, benzer performanslar sergilediklerini belirtirken üçlünün yolunun kesişmesini sağlayan nedeni de anlattı.

PROGRAMDA BİR ARAYA GELDİK

İki sene önce grup olarak üç ayrı enstrümanla birlikte sahne almaya karar verdik. Hepimizin bireysel deneyimleri ve hafızalarımızda kalmış olan etkilendiğimiz performanslar kendi hayal gücümüzle enstrümanlarımızla birleştirip koreografik bir çalışma gerçekleştirme arzusu vardı. Sonrasında bunu gösterdikçe insanlardan aldığımız etkileşim her geçen gün büyüdü.

Grubu kurmaya nasıl karar verdiniz? Ya da sizi bu karara iten neden neydi? 

NİHAN DEMİRKAPI: Bir etkinlik için trio arayışı vardı, fakat bunun çok daha hareketli bir performans olması gerekiyordu. Biz zaten birbirimizi gözlemliyorduk, Hülya saksafona yönelmişti, ben ayakta çello çalıyordum, Aslıhan keman çalıyordu. Birbirimizi tanıyorduk ‘bu enerjiyi acaba düzenli bir performansa çevirebilir miyiz’ arayışı bizim grubu kurmamızın da ilk adımı oldu.

HÜLYA UYSAL: Biz de bu grubun çıkış noktası hem müzisyenliğimiz hem de bu işin geldiği nokta günümüzde görsellik. Biz bir etkinlikte hem müzik yönümüzle hem de görselliğimizle insanlara ulaşmak istedik. Bazen performans dansı, bazen misafirlerin arasında dolaşarak herkese ulaşıyoruz. Yani sadece bir sahne üzerinde sabit çalınan bir müzik değil, herkese bir şekilde dokunarak insanları yormadan onlara müzikli ve görsel bir performans sunuyoruz. Avrupa ve Ortadoğu’dan bununla ilgili çok talep var. Türkiye dışında da sahne aldığımız için kendimizi sürekli geliştiriyoruz.

Nerelerden teklif geliyor?

HÜLYA UYSAL: Yakın zamanda Dubai’de sahne aldık. Daha önce Mısır’dan, Avusturya’dan talepler oldu.  

Zor değil mi sahne ve performans? 

HÜLYA UYSAL: Elbette zor oluyor ama düzenli provalar yapıyoruz. Normalde enstrüman çalarken bütün enerjinizi enstrümana vermeniz gerekirken biz buna dansı ekliyoruz. Bu işimizi iki kat zorlaştırıyor belki ama çalışmalarımızı buna göre yaptığımız için üstesinden geliyoruz.

Çalışmalarınızı ne şekilde devam ettireceksiniz?

ASLIHAN BATUR: Her anlamda kendimizi geliştirmek istiyoruz; sahneyi nasıl daha güzel doldurabiliriz, dans alanında nasıl geliştirebiliriz, daha güzel koreografiler nasıl sergileyebiliriz… Çaldığımız şarkılarda kendi bestelerimizi de değerlendirebilir miyiz? Şu anda güzel geri dönüşümler alıyoruz fakat bizim hedeflediğimiz nokta çok daha yukarıda o nedenle yapacak çok şeyimiz var. Bunun için sürekli bir araya geliyoruz. 

Şarkı söylüyor musunuz?

NİHAN DEMİRKAPI: Yok, biz tamamen enstrümantal çalışma yapıyoruz.

ÖZEL DAVETLERİN ÖZEL GRUBU

Ne tür organizasyonlardan teklif geliyor?

NİHAN DEMİRKAPI: Ağırlıklı olarak kurumsal organizasyonlar, özel davetler, doğum günü partileri, düğün-nişan… Kapalı etkinlikler genelde ama bunun yanı sıra AVM’lerde de halka açık etkinlikler ve yazları festivallerde sahne alıyoruz. Türkiye’nin her tarafından teklif geliyor; Van, Kars, Sinop, Antalya, Erzincan’a gittik, Akdeniz ve Ege kıyılarından yazları özellikle yoğun teklif geliyor. Çok çeşitli ve çok uyarlanabilen bir performanstan bahsediyoruz biz de repertuvarımızı, kostümümüzü, koreografimizi etkinliğin talebine göre şekillendiriyoruz. 

Çello ve saksafon halk tarafından çok rağbet gören enstrüman değil siz bunu nasıl sağlıyorsunuz?

NİHAN DEMİRKAPI: Enstrümantal bir müzik yapıyoruz, bu çok büyük bir kitlesi olan bir müzik tarzı değil zaten ama festival ya da AVM’lerde bilindik parçalar üzerinden sunduğumuz için insanlar o enerjiyi yakalayabiliyor.  

HÜLYA UYSAL: Bizim trio olmamızın nedeni üçümüzün de ayrı karakterler olması. Farklı vizyon olabilir kadınsal olarak farklı beğenilerimizin farklı görüşlerimizin olması ama üçümüzün birlikte ortaya çıkardığı enerji uyum sahnedeki enerjimiz bunu hani ortaya çıkarıyoruz. Bu da karşımızdaki seyirci tarafından çok anlaşılıyor. 

Sahne dışında arkadaş mısınız?

Hem iş anlamında çok iyi arkadaşlarız, hem de sosyal hayatımızda kardeş kadar birbirimize yakınız. Kimsenin ego problemi olmadığından iki yıldır en küçük bir tartışmamız olmadı. Sosyal hayatımızda da sıkıntımızı ve mutluluğumuzu birbirimizle paylaşmaktan keyif alıyoruz.

YAPTIĞIMIZ İŞ ÇOK ZOR

Saksafon çalmak zor değil mi? 

HÜLYA UYSAL: Saksafon zor bir enstrüman daha öncesinde flüt mezunu olduğum için daha kısa zamanda adapte oldum. Zor ama keyifli bir enstrüman, özellikle kendinizi geliştirdikçe daha da keyif alıyorsunuz. Zaten grupla da birlikte aslında Avrupa’da olsun dünya üzerinde birçok böyle şeylerimiz var önümüzde hani böyle esinlenebileceğimiz gruplar var ama böyle bir grup bir çello bir keman ve saksafonun oluşması yok. O yüzden biz güzel bir alternatif ve güzel bir boşlukta olduğumuzu düşünüyorum.

KÖTÜ BAŞLAMIŞTIM

Keman çalmanın zorlukları var mı?

ASLIHAN BATUR: Keman çok zor zaten, kemanı özel kılanlardan bir tanesi çalmanın gerçekten zor olması… Baktığınızda dört tane tel var bir de bir yay var ondan ses çıkarmaya çalışıyoruz. Hissiyat olarak inanılmaz bir haz. Ben kemanla ilk tanıştığımda kötü sesler çıkardım ama sonra bu noktadayız. Yani insan isterse her şeyi başarabilir. 

ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞTUM

Çello için neler söylersiniz?

NİHAN DEMİRKAPI: Her enstrümanın kendine göre zorlukları var ben onu biraz daha zorlaştırmaya çalıştım. Çünkü çello oturarak çalınan bir enstrüman ben ayakta çalmaya başladım. Bu görsel olarak  ayrıcalıklı bir alternatif oldu, sonrasında askı takıp mobil olarak çalmaya başladım. O ağırlığı ve enstrümanın aynı zamandaki o performans esnasındaki zorluklarının üstüne bir de o mobilizasyon hayatıma girdi ama kendimi geliştirdikçe bundan da çok keyif almaya başladım. Daha önceden kıskandığım kemancı arkadaşlarım gibi hareket özgürlüğüne kavuştum.