'Müziğin sürekli değişen tanımını arıyorum'

Kendi müzik kimliğini, “Müzik yaparken estetiğin ve özgünlüğün sürekli değişen tanımını arıyorum. Sanırım hiçbir zaman buldum diyemeyeceğim.” sözleriyle ifade eden film müzikçisi Ali Saran, daha çok bağımsız filmler için işler üretmekten yana çünkü buralarda daha özgür olabildiğini söylüyor…

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Bazen bir filmi, senaryosu ya da görüntü yönetimiyle birlikte daha değerli kılan şeyler olabiliyor. Onlardan biri de hiç şüphesiz müziği. Öyle ki kötü bir müzik güzel bir filmi berbat edebileceği gibi iyi bir müzik de kötü bir filmi en azından sabredilebilir kılıyor. Peki, nasıl oluyor bu işler, Güvercin Hırsızları, Kapan, Dilsiz gibi filmler ile Tutunamayanlar gibi dizilerin müzik bestecisi Ali Saran ile konuştuk. “Mümkün olduğunca bağımsız filmlerde çalışmaya gayret gösteriyorum. Gişe filmlerinin birincil meselesi sanattan ziyade izlenme sayısı olduğundan bu yapılacak müziğe de etki ediyor. Müziğin tarzından tutun da kullanılacak enstrümanlara kadar pek çok kriteri izleyicinin beğenisine göre belirlediğinizde özgünlükten bahsetmek ne kadar mümkün olabilir? İşte bu tür sebeplerden dolayı bağımsız işlerde çalışmak benim için çok daha anlamlı oluyor.” şeklinde konuşan Saran aynı zamanda video oyunlarına da müzikler üretiyor.

Film müziği yapmak nasıl bir potansiyel yetenek gerektiriyor?

Film müziği konusunda beni en çok içine çeken şeylerden biri de özgürlük. Yani müziğin tanımına uygun olan her şeyi yapmakta özgürsünüz. Neydi müziğin tanımı? Seslerin hatta sessizliğin organize edilmesi. Burada ses derken herhangi bir sesten bahsediyoruz. Bu alışık olduğumuz müzik aletlerinin çıkardığı sesler de olabilir fakat tanım bizi bununla sınırlamıyor. Kaldı ki son yıllarda film müziklerinde kullanılan seslerin de sadece alışılagelmiş müzik aletlerinden ibaret olmadığını görmekteyiz. Bazen filme uygun bir sesi üretmek için yeni bir enstrümanın icadına bile tanık oluyoruz. Bence film müziği için gerekli yetenek duvarları kaldırabilmek. Müzik türleri, formları, kullanılan enstrümanlar… Bunların hepsini bir kenara koymak ve temeline inip müziğin aslında seslerin ve sessizliğin oluşturduğu bir dünya olduğunun farkında olmak...

YÖNETMENİN KURDUĞU ATMOSFERİ GÜÇLENDİRİYORUZ

Film müziği yapımında yönetmenle nasıl bir diyalog halindesiniz?

Film, yönetmenin kurduğu bir dünya. İşte biz de yönetmenin kuracağı bu atmosferi güçlendirmeye çalışıyoruz. Oyuncular, ışık, sinematografi ve diğer alanlar gibi müziğin de amacı kurulacak olan bu dünyayı yönetmenin hayal ettiği gibi oluşturabilmek. Ben filme mümkün olduğunca henüz senaryo aşamasındayken dahil olmaya çalışıyorum. Yönetmenin sete çıkmadan önce kurmak istediği dünyayı öğrenmeye çalışıyorum. Onlar sette çekimle uğraşırken ben de bir yandan müzik temalarına kafa yoruyorum. Fakat benim için asıl çalışma filmin kurgusu bittikten sonra başlıyor. Bu süreçte yönetmenlerle daha çok iletişim halinde oluyoruz. İşin bu kısmı zaman zaman zorlu olabiliyor. Müzik gibi soyut bir konuda konuşmak gerçekten kolay değil. Böyle zamanlarda yönetmenin müzik terminolojisine hâkim olması büyük kolaylık sağlıyor.

Müzik filmin önüne geçmeli mi? Sınır ne olmalıdır?

Filmi oluşturan öğelerin çoğunda olduğu gibi müziğin rolü de yardımcı oyuncu ya da figüran gibi görülebilir. Yani hikâyenin başkahramanı olmak yerine hikâyeyi destekleyici bir yerlerde durursunuz. Tabii eğer müzik konulu bir film ya da müzikal film yapmıyorsanız. Kısacası bizim amacımız yönetmenin kurduğu atmosferi desteklemek olmalı. Filmin seyirci üzerindeki etkisini müzik ile yönlendirmek mümkün. Öte yandan bu manipülasyona çok açık bir alan. Müziğin filmdeki rolü çoğunlukla seyirciyi atmosferin içine sokmak, izlediği şeye inandırmak gibi görünse de bunun tam tersini de müzikle yapabilmek mümkün. Örneğin izlediğiniz sahnede gördüğünüz şey ile alakalı olmayan bir müzik duyuyorsanız – ve bunun kasten yapıldığından eminseniz- burada bir ironi olduğunu fark edebilirsiniz. Bir de müziğin kurtarıcı rol olarak kullanıldığı yerler var ki sanırım bu bestecilerin pek sevmediği kısım. Çekim esnasında çoğunlukla teknik sebeplerden dolayı yeterince güçlü aktarılamayan yerlerde müzik ile durumu kurtarma yoluna gidilebiliyor. Açıkçası bu manipülasyonun en yoğun hissedildiği kısım bence. Özellikle yerli dizilerde gördüğümüz hiç bitmeyen müzik kullanımı bunun bir örneği.

VİDEO İLE FİLM MÜZİĞİ BİRBİRİNE BENZİYOR

Aynı zamanda oyun müzikleri de yapan Saran şimdilerde ise 2021 yılında steam üzerinden satışa sunulacak olan The First Men isimli bir video oyun için müzik yazıyor. “Video oyunu müzikleri film müziğinden çok ayrı bir alan değil mi?” diye sorduğumda ise şöyle yanıtlıyor: “Birbirine pek çok açıdan benzerliği bulunan iki alan diyebilirim. İkisinde de atmosferin oluşumuna katkıda bulunmaya çalışıyorsunuz. Fakat teknik olarak ayrışan çok nokta var. Film müziğinde atmosferi oluşturmanın yanı sıra görüntüdeki hareketlere göre de çalışıyoruz. Buna skor diyoruz. Örneğin bir aksiyon sahnesinde müziğe dikkat kesildiğinizde sahnedeki hareketlere göre müziğin yükselip alçaldığını ya da yer yer durup tekrar başladığını fark edebilirsiniz. Video oyunlarının bazı bölümlerinde de bu teknik kullanılıyor olsa da genel olarak oyunlarda müziğin asıl amacı oyuncuyu atmosferde tutmak. Ve filme göre asıl farklılığı bunu interaktif bir şekilde yapabiliyor olmanız. Çünkü film başı sonu belli olan ve lineer şekilde ilerleyen bir ortam. Oyunlarda ise kontrol oyuncuda olduğu için böyle bir kurgudan bahsedemiyoruz.”