Müziğin dili yok

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

Onlar, savaş yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalıp yüzlerce kilometre uzakta müzik çatısı altında buluştu. Kırık dökük enstrümanlarıyla İstanbul parklarında çalışan bando, coşkuyla alkışlanıyor. “Yeni yıldan tek dileğimiz bir müzik öğretmeni ve çalışacağımız bir mekan” diyen Suriye İzci Birliği’nin yetenekli gençlerinden hikayelerini dinledik.

İstiklal Marşı, İzmir Marşı, Türkler Geliyor, Ceddin Deden ve Suriye Milli Marşı... Bugünlerde İstanbullular trompet, davul sesleri eşliğinde bazı parklardan yükselen marş ve parçalara kulak kesiyor. Onlar kırmızı siyah şapka, fular ve armalarında yazdığı isimleriyle Suriye İzci Birliği Bandosu...  Savaş yüzünden evlerini terk etmek zorunda kalan kader ortağı gençler, yüzlerce kilometre uzakta bir araya gelmiş. Aralarında üçer beşer topladıkları parayla kırık dökük enstrümanlar alıp YouTube videolarına bakarak kendilerini geliştirmeye çalışıyorlar. Başlarını sokacak yer bulamayan bando, bir araya gelip çalışmak için İstanbul’un parklarını mesken edinmiş. İstanbul’da sosyal yaşamın dışladığı Suriyeli çocuklar, mutluluğu müzikte bulmuş. Onların yeni yıldan tek dilekleriyse bir müzik öğretmeni ve çalışabilecekleri bir alan. “Müziğin dili yok” diyen Suriye İzci Birliği’nin yetenekli çocuklarından hikayelerini dinledik.

TEK BAŞIMIZA YAPAMAZDIK

Bandonun liderisin. Seni biraz tanıyabilir miyiz?

Adım Majid Elewi, 23 yaşındayım. Suriye, Humus’tan geldim. Suriye İzci Birliği’nin bando lideriyim.

Humus’ta nasıl bir hayatın vardı?

Hayatımız savaş olmadan önce çok güzeldi. Hem izci, hem bandoda görevliydim. Orada çok güzel faaliyetlere katılıyordum. Okulda çok başarılıydım. Mimarlık bölümünü kazandım ama savaş çıktığı için gidemedim okula. Derken okumak için tek başıma buraya geldim. Sonra Suriye’de durumlar kötüleşince ailem de geldi.

Müziğe nasıl başladın?

2007’de 12 yaşında başladım. İzcilikle birlikte trampet öğrendim. Son sene trompet çalmayı da öğrendim. Her izci grubundan 40–50 kişilik bir bandomuz vardı ve müzik bizim için çok önemliydi.

Kapılar yüzümüze kapandı

Burada izci grubu kurma fikri nasıl oluştu?

İzcilik insanı geliştiriyor, ben de bu çocuklara aynı eğitimi vermek istedim. Suriye’den gelen bir diğer izci arkadaşımla burada el ele verdik ve bu grubu kurduk. Türkiye’de izci gruplarında bando yok. Biz grubumuzun bando orkestrasını da kurmaya karar verdik. Türkiye İzcilik Federasyonu bize çok destek veriyor. Bize Ümraniye kampında yer verdiler, yemek ve yatacak yerimizi karşıladılar. Hatta geçen sene Cumhuriyet Bayramı için Vatan Caddesi’nde yürüdük. Açıkçası bir tek Türk İzcilik Federasyonu bize yardım etti, onlar olmasa tek başımıza yapamazdık.

İstanbul’daki müzik okullarından yardım istemediniz mi?

Birçok kapıyı çaldım. Para istediğimi sandılar. “Bizim çalışacak yere ve bizi çalıştıracak bir hocaya ihtiyacımız var” dedim. Kapılar yüzüme kapandı. Sonuç alamadım. Instagram’dan bir müzik hocasından yardım istedim. Karşılıksız bizi çalıştırıp eğitim vermeyi çok istedi ancak tam çalışmalara başlayacakken bağlı olduğu okul kabul etmedi.

Herkesi kabul ediyoruz

Birbirinizi nasıl buluyorsunuz?

Suriyeli çocukların olduğu bir okuldan başladık. Sonra, katılan çocuklara “Siz çağırın arkadaşlarınızı” dedik. Kulaktan kulağa duyuluyor aslında. Yerimiz olmadığı için parklarda çalışabiliyoruz ancak. Şu an başvuranları alamıyorum. Çünkü hava çok soğuk.

Gördüğüm kadarıyla bandoda sadece Suriyeliler yok...

Evet! Suriyeli çocuklarla başlamıştık. Daha sonra Iraklı bir çocuk geldi. Tabii ki hayır diyemem. Herkese hoş geldin diyoruz. Daha sonra Filistinli bir çocuk geldi... Sonra Türkmen bir çocuk geldi... Sayımız bayağı arttı ve daha güzel çalıyorlar. Fark etmez, herkes gelebilir.

Nasıl parçalar çalıyorsunuz?

Suriye parçaları da var, Avrupa, Rusya şarkıları da var. İzci bandosu olarak Türkçe parçalar çalmaya İstiklal Marşı’yla başladık. İzci kampında her gün tören oluyor. Geçen törende bayrak göndere çekilirken ilk defa İstiklal Marşı’nı canlı olarak biz çaldık. O gün herkes çok mutlu oldu. Mehter Marşı, İzmir Marşı, Yemen Türküsü istemeye başladılar. Sonra hem sizden, hem bizden parçalar çalmaya başladık. Zaten müziğin en önemli tarafı bu. Dil öğrenmeye gerek yok. Müziğin dili yok, bir şekilde ortak bir dil oluyor.

İmkanınız yok, bu enstrümanları nasıl alabiliyorsunuz?

Biz liderler, çalışabiliyoruz. Başlarda kendimiz para toplayıp almaya çalıştık. Daha sonra ortaya bir kutu koyduk. Kim ne kadar verebiliyorsa versin dedik. Yani hiçbir zorlama olmadan para topladık. Bazen açılış ve konserlerde çalarak da para toplayabiliyoruz. Marka sormaksızın en ucuz, ikinci el enstrümanları alıyoruz.

Peki bandoyla ilgili hayalin nedir?

Çalışabileceğimiz özel bir yer... Çocuklara ikinci ev gibi olabilecek bir yer hayal ediyorum. Bandoyu da 40-50 kişilik, enstrümanların güzel olduğu, iyi bir seviyeye ulaştırmak istiyorum.

Bando hepimizin hayatını renklendirdi

Hussein (17):

Trombon ve zil çalıyor. Türkiye’ye üç sene önce Irak, Musul’dan gelmiş. Bando sayesinde yeni arkadaşlar edinmiş. Hayali, trombon konusunda profesyonelleşmek ve kendinden küçüklere öğretebilmek.

Moaz (15):

Bariton Tuba çalıyor. İstanbul’a Şam’dan gelmiş. Babasının tatlıcı dükkanında çalışıyor. İmam hatip lisesinde okuyor. Bandoyla arkadaşları aracılığıyla tanışmış. Hayali izci lideri olmak.

Obaida (16):

Korno çalmayı YouTube’dan videolar izleyerek öğrenmiş. Bando grubuyla arkadaşları aracılığıyla tanışmış. Suriye, Deraa’dan ailesiyle birlikte göç etmiş. Tek hayali bir orkestraya girmek.

Obada (15):

Trampet çalıyor. Türkiye’ye 2014’te Şam’dan gelmiş. Müzikle ilk kez burada tanışmış. “Müzik hayatıma renk kattı, hobi olarak çok sevdim. Evde ancak bagetlerle çalışabiliyorum” diyor.