Müziğimizde hüzün büyük bir yer kaplıyor

EMİNE BIYIK
emine.biyik@aksam.com.tr

Caz sanatçısı Nilüfer Verdi, dile kolay 10 yıllık bir aradan sonra ‘Knidost’ adını verdiği bir türkü albümüyle geri döndü. Hepimizin hafızalarına kazınan Allı Turnam, Kara Toprak, Neredesin Sen, Uzun İnce Bir Yoldayım gibi türküleri caz ile buluşturan sanatçı, “Müziğimizde hüzün büyük bir yer kaplıyor” diyor.

Dile kolay 10 yıl sonra yeni bir albümle geri döndünüz. Bu kadar ara vermek hangi duygunun bir sonucuydu?

Yeni bir albüm için 10 yıl ara uzun bir süre haklısınız ama geçen süre boyunca ben sürekli çalmaya devam ettim. Hani arabasını 3 yılda bir yenileyen makul insanlar gibi değil yaşamımız. Kâh şevki kırılmış kâh hevesli ruh halimiz. Duygularımız inişli, çıkışlı... Ülkenin içinde bulunduğu gündem gerçekten hazmetmesi zor bir gerçeklikle karşı karşıya bırakıyor insanı. Yaptığımız işten suçluluk duygusu bile yaşadığımız oluyor. Sanki müzik sürekli eğlenceden oluşuyormuş gibi. Hâlbuki yaşamın ağır koşullarına katlanabilmek için bir merhem aslında müzik. İçinde yoğun duygular barındırırken, müziğimizde hüzün de büyük bir yer kaplıyor.

‘Knidost’ projesi nasıl doğdu? 

Vokalli bir albüm yapmak benim için yeni bir deneyimdi. Kendi özgün şarkılarımdan oluşan bir kayıt için niyetliyken, bu türküleri kaydetmek bize de sürpriz oldu. Aslında tarifi, nedeni, niçini yok. Denedik ve kendiliğinden ilerledi proje. Porjenin isim annesi de Ülkü Aybala. İlk kez Ülkü’yle beraber Knidost kalıntılarının olduğu bölgede denedik türküleri. Sanki kenetlenmiş gibi aktı gitti parçalar. Kendimiz de şaşırdık. Bu türküleri yorumlarken en önemli şey tavır... Biz üçümüz parçalarda ortak bir tavırda buluştuk galiba...

VAZGEÇMEK MÜMKÜN DEĞİL 

Allı Turnam, Kara Toprak, Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar, Neredesin Sen, Uzun İnce Bir Yoldayım… Hepimizin hayatına dokunan ve severek eşlik ettiğimiz türküler var albümde. Pek çok türkünün arasından neden onlar?

Özel bir sebebi var mı?

Hepsi çok nadide türküler. Âşık Veysel doğuştan filozof... Ozan, bestekâr, nasıl güzel melodiler öyle. Belki bugüne kadar birçok sanatçı tarafından yorumlandılar ama bunlardan vazgeçmek mümkün değil, çok özeller… Bozmamak uğruna çok dikkatli olunması gereken birer çiçek gibiler. Zarar vermekten ve özelliklerini bozmaktan çok korktum. Bu yüzden de her birine itinayla yaklaştım. İltifat edebildiysek ne ala. Gerçek halk müzikçilerin kritikleri benim için çok önemli olacak. Ne düşüneceklerini çok merak ediyorum. Umarım olumsuz fikirleri olmaz yoksa çok üzülürüm. 

Konser takviminiz nasıl peki?

Birçok konser planı var. Güney’de çalacağımız yerler olacak. “Konser istiyoruz sizden ama piyanomuz yok” tekliflerine artık sıcak bakmıyorum. Kerem Görsev’e “Alt grubun olalım, beraber çalalım” diyeceğim (gülüyor). Şaka bir yana elektrikli piyanolarla elektriğim tutmuyor. Yanlış bir düğmelere basıp abuk subuk sesler çıkmasına sebep oluyorum. Enstrümanlarını elinde taşıyabilenler çok şanslılar.

CAZ MÜZİĞİ EVRENSELLEŞTİ

Ülkemizde ‘caz müziğini elitistler dinler’ gibi bir algı var. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Maalesef gerçek caz dinleyicisi hâlâ kemikleşmiş değil ama artık eskisi gibi korkulur bir tür olmaktan da çıktı, evrenselleşti. Kenan Doğulu, Bergüzel Korel gibi popüler sanatçılar caz alt yapılı albümler çıkardı. Eskiden pop şarkıcıları caz kelimesinden bile imtina ederdi. Şimdi bu kırılmış gözüküyor. 

Caz müziğiyle ilgilenen gençlere neler öğütlersiniz?

Şahane gençler güldür güldür geliyor. Hepsi çok kabiliyetli, yaratıcı ve eğitimli, daha ne olsun! Tırmalamaya devam, olanak yaratmaya devam, pes etmeden, camiada birbirini destekleyerek, kösteklemeden var olmaya üretmeye çalışmaya devam.