Müziğe başlarken niyetimiz sadece eğlenmekti

UYGAR TAYLAN

uygartaylan@gmail.com

Harm Coolen ve Merijn Scholte’ın eğlenmek dışında herhangi bir niyeti olmadan başladığı müzik macerası, bugün dünyanın her yerinde yankılanıyor. Eskiden ilham alıp yepyeni soundlar deneyen ve tesadüflerden beslenen Weval, 24 Şubat’ta İstanbul’da olacak. Elektronik müzik ikilisi Weval ile konuştuk.

Hollandalı iki arkadaş Harm Coolen ve Merijn Scholte’dan oluşan elektronik müzik ikilisi Weval, Amsterdam’da kuruldu. İlk albümleriyle elektronik müzik dünyasını altüst eden ikilinin ismi, Felemenkçede “şelale” anlamına geliyor. 2013 yılında yayınladıkları ilk parçaları “Half Life” ile büyük çıkış yakalayan ikili, aynı zamanda elektronik müziğin en önemli plak şirketi Kompakt Records’un da dikkatini çekmeyi başarıp albüm için anlaşma imzaladı. Grubun dinleyiciyi anında etkisi altına alan aksak ritimler ve loop vokallerden oluşan atmosferik parçaları, ambient, techno, noise gibi etkenlerden oluşuyor. Kendine has parçalarıyla hızlı bir çıkış yakalayan ikili, 24 Şubat Cumartesi günü Babylon Bomonti sahnesine çıkmaya hazırlanıyor. Weval konseri öncesi ikili sorularımızı yanıtladı. 

Oldukça karakteristik ve yaratıcı bir soundunuz var. Yeni sesler yakalamak için nasıl bir araştırma yapıyorsunuz?

Teşekkürler! Stüdyoda çok deney yapıyoruz, çalışırken soundlar için hep ileri gitmeye çalışıyoruz. Örneğin, bir Roland Juno-106 kullanırsak, onun hemen duyulmasını sevmiyoruz. Sesi, artık tanınamayacak bir şekilde işlemek için uğraşıyoruz. Bunun yanında, her zaman üretmenin ve kaydetmenin yeni yollarını araştırıyoruz. Bir gitar amfisi içine koro pedalıyla şarkı söylemek yeni bir örnek olabilir.

SPONTAN ÇALIŞIYORUZ

Daha önce parçalarınızda kullandığınız elektronik beatlere albümünüzde akustik canlı davulları da eklediniz.  Teknoloji ve akustik enstrümanların bir araya gelişi Weval’e ne gibi kazanç sağlıyor?

Her iki spektrumun da ilginç özelliklere sahip olduğunu düşünüyoruz, bu yüzden neden birleştirmeyelim? Grid, bateri veya bir bilgisayar beat’i süper ‘kıyak’ olabilir. Bu, eğlenceli ve organik akustik davullarla birleşince ilginç bir kombinasyon, sadece ahenk olarak değil aynı zamanda sound olarak. Ancak yapım sürecimizde yaptığımız şey hakkında pek fazla düşünmüyoruz, tekrar tekrar duymak istediğimiz müziği aramak kolay bir araştırma. Spontan olmak, sanırım işlemin büyük parçasını oluşturuyor.

İlk satın aldığınız albümleri hatırlıyor musunuz?

Harm: İlk aldığım şeyler single’lardı. Captain Jack onlardan biriydi. Milyonlarca kere çaldım.

Merijn: Sanırım Fight Club’ın ya da Matrix’in soundtrack’iydi. 1999!

Müziğinizde hangi isimlerin etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

Kısmen, yaptığımızdan çok farklı olduğu için, eski (çoğunlukla soul ve funk) kayıtlara dalmaya başladık. Spotify çalma listemize, bu parçaların birçoğunu topluyoruz. Shuggi Otis - Aht Of Mi Hed kompozisyona, sese ve mix seçeneklerine kadar geniş bir yelpazede bize ilham veren parçalara iyi bir örnektir.

İlk albümünüzü elektronik müzik dünyasının ikonik plak şirketi Kompakt’tan çıkardınız. Kompakt ailesine dahil olmak size nasıl hissettirdi?

Eğlenmek dışında herhangi bir niyetimiz olmadan müziğe başladık. O yüzden Kompakt, kapımızı çaldığında çok özel hissettik. O sırada Gui Boratto için bir remix yapmamızı istediler. Şimdiye kadar sadece bir tane EP yaptık, o yüzden hâlâ iki haftalık bir süre içinde ne ile geleceğimizi görmek için bize bir çeşit test yaptıklarını düşünüyoruz.

Gui Boratto, geçtiğimiz günlerde yaptığımız röportajda kendi parçasına en iyi remixi hazırlayan isim olarak Weval’i gösterdi. Peki, bugüne kadar yaptığınız remixler arasından en çok hangisi sizi tatmin etti? 

Bunu duymak çok güzel! Bunu söylediğini bilmiyorduk. Bu remix, söylediğim gibi, Kompakt ile başlangıcımızdı. Gui Boratto’ya yaptığımız Come and Hell- Take Control remixini hâlâ canlı çalıyoruz. Bu yüzden bu remix de sanırım bizim favorimiz.

EN İYİ ŞARKILARIMIZDAN BİRİNİ KAZAYLA YAZDIK!

“Gimme Some” parçanızı nasıl bir ruh halinde, hangi atmosferde kayıt etmeye başladınız hatırlıyor musunuz?

Aslında bir kazayla başladı. Üç ay boyunca bir şey yazamamıştık. Kış zamanıydı, uygun bir stüdyomuz yoktu. 'Thinking Of' üzerine çalışırken (aynı EP'deki başka bir parça), bilgisayar-mouse takıldı ve yanlışlıkla, farklı notalardan oluşturduğumuz üç katmalı bir vokalden döngü yarattı. Baştaki sound buydu. Parçanın geri kalanı kendiliğinden yazıldı, çok hızlı gitti ve doğal bir şekilde bir araya geldi. Böyle tesadüfler sık olmaz. 

Sahnede ve turnede olmadığınız zamanlarda Amsterdam’da sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?

Son birkaç aydır, çoğunlukla hafta sonları, evde birbirimizden ayrı olarak çalışıyoruz. Sonra birlikte iki stüdyo günü geçiriyoruz ve sık sık seyahat etmek zorunda kalıyoruz.

Turnede olmak sanırım işinizin önemli bir parçası. Bugüne kadar gittiğiniz ülkelerde ne gibi enteresan olaylarla karşılaştınız?

Az zamanda birçok yeri görmek çok ilginç bir deneyim. Hızlı ve çok parça parça. Bir gün New York'ta ve ertesi gün Meksika'da olmak bize hayal görüyormuşuz gibi hissettiriyor. Ancak yavaşça anılar sisteminizde bir yer tutuyor; bu şekilde dünyayı görebilmek çok özel.

Müzik videosu dahi çekmeden dünyanın başka bir ucundan insanları yakalayabilmek size nasıl hissettiriyor?

Gerçek dışı. Bazen biriye konuşurken müziğimiz hakkında komik bir anekdot duyuyoruz ve sonra biraz farkına varıyoruz. Ancak yine de müziğinizin orada bir yerde olduğunu anlamanız gerçekten zor. Bu da iyi bir şey. Beklentilerin bizi şaşırtmasını istiyoruz. Sürekli aynı zihniyetle müzik yapmayacağız. 

Hakikaten böylesine sinematografik müzik yapısı olan parçalara video çekmeyi düşünmüyor musunuz?

Bunu çok düşünüyoruz ama bir şekilde şarkının ve film fikrinin doğru kombinasyonunu henüz bulamadık. Her iki taraf üzerinde de çalıştığımız için bir zaman sonra o kombinasyonu bulacağız, bu yüzden umutluyuz!

BİR ŞARKI İÇİN 14 SAAT ÇALIŞIYORUZ 

Elektronik müzik üreten sanatçılar günümüzün rock yıldızları, hayatınız gerçekten parti tadında mı geçiyor?

Sanırım biraz romantikleştiriyorsun (Gülüyorlar). Başta, iki arkadaş olarak uçağa binmenin, kendi ülkenizin dışında bir yerde çalmanın rüya gibi olduğunu söylemeliyiz. Ancak bunu yapmamızın tüm nedeni, yeni şarkılar yaratmak, en iyi duygu bu. Bir şey yaratırken katılabileceğin bir parti yok, ancak o kadar uzun süre çalıştığınızı bilmeden 14 saat boyunca bir şarkı üzerinde odaklanarak çalışabildiğimiz için bu işi yapıyoruz sanırım.

Son olarak Babylon’da gerçekleştireceğiniz performansı izlemek için gelecek müzik severlere ne demek istersiniz?

Daha önceki albüm veya EP'lere kıyasla farklı olmasını bekleyin. Bazen şarkı fark edilmeyecek kadar farklı gelebilir, ancak umarım bunun karşılığında farklı bir şey elde edersiniz. Yeni bir deneyim ve çok fazla eğlence…